Kirletilen yargı
01 Eylül 2022 - Zeynep Oral -
Ne rezillik ama: Gülşen’i tıktıkları hapishaneden çıkarıp ev hapsine yolladılar diye millet sevinir oldu.
Hadi öyleyse, milyonların katıldığı Gezi olayları nedeniyle hapse tıktığınız ve defalarca beraat eden mimarları, sinemacıları, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater ve nicelerini, sivil toplum kuruluşu çalışanlarını; bir türlü casusluğunu ispat edemediğiniz Osman Kavala’yı, neden hapiste olduğunu açıklayamadığınız Demirtaş’ı, anasının naaşını mezarından çıkarıp hapisteki kızına işkence ettiğiniz Aysel Tuğluk’u, zindandaki nice hastayı da ev hapsine yollayın... Madem bu kadar keyfi her şey... Madem hak hukuk bilimsel olmaktan çıktı artık!
Pazar günkü “Muhteşem Yargı Sistemimiz” başlıklı yazımı, sizlerden aldığım cesaretle sürdürüyorum. En güzel tepkilerden biri (eski) Yargıtay Başkanı Hukuk Profesörü Sami Selçuk’tan geldi.
‘GÖSTERİ ADALETİ’
Suç nedir, ne değildir açıkladıktan sonra, demokrasilerde hukuk ilkelerini sıraladıktan sonra Sn. Sami Selçuk şöyle diyor:
“Eğer kamuoyunda oluşan tepki gözetilerek yargılama ve tutuklama yoluna gidilmişse, durum daha da feci demektir. Çünkü bu takdirde yargılamaya, adalete yabancı bir öğe karıştırılmış ve kirletilmiş olmaktadır.” (Gülşen’in tutuklanması için...)
“Böyle bir durumda herkese anımsatmak isterim. Yabancı bir öğenin tek bir damlasının bile bütünüyle kirleteceği biricik değer, hukuktur, adalettir. Merhum Hocam Faruk Erem’in vurguladığı üzere, yargılama hukukunda ‘gösteri adaleti’ne yer yoktur.”
Altını defalarca çiziyorum bu tümcenin. Araya girmeden edemiyorum: Sadece adaletimiz değil bu iktidarla birlikte her alanımız kirletildi, her şey gösteriye, gösterişe dönüştü. Türkiye Cumhuriyet’ini pespaye bir gösteriye dönüştürdüler!
Sami Selçuk’u dinliyorum: “Unutmayalım ki çağımız yargılama süreci hukuku, bir suçun işlendiği iddiası karşısında suçlanan kişi, yalnızca yasama ve yürütme erklerinden değil, devletlilerden ve sokaktaki insandan da bağımsız olan yargılama organının önüne taşınır. Hukuk, savcıya, özellikle de yargıca şunları söyler: ‘Suçlanan kişi, bir nesne, eşya değil, saygınlığıyla donanımlı, şerefli bir hukuk öznesidir. Sanığa yetkin bir savunma olanağı vererek, dış dünyaya kulaklarını tıkayarak davran ve yargıla!’ Çağcıl hukukta, devlet de hukuk da yargılama süreci de insan içindir. O kadar.”
Sami Selçuk’un vurguladığı bir de şu var: Hukuk ve yargılama süreci, birilerine ders vermek için kullanılamaz! Aksi halde, toplumun başına dertler açan sözde kahramanlar yaratılır!
DEDİLER Kİ
Hukuk üzerine kimi alıntıları toplarken bir alıntı da ondan geldi:
“İbret olsun diye verilen cezada, toplum yararına, birey zararına bir adaletsizlik vardır.” (Montaigne-Hukukçu Gaius Cornelius Tacitus’tan alıntıyla)
En çok bilinen: “Söylediğinize katılmıyorum ama söyleme hakkınıza saygım var” (Voltaire)...
“Çoğunluk güçlüdür ama her zaman haklı değildir... Azınlık her zaman haklıdır” (İbsen)
“Her haksızlık şiddettir!” (Ghandi)
İsterseniz daha eskilere gideyim: Aristoteles’e göre “Yasaların egemen olmadığı yerde mantar gibi demagog biter!”
İrlandalı şair, yazar ve siyasetçi, İngiliz edebiyatının büyük yergi ustalarından biri Jonathan Swift der ki: “Yasalar örümcek ağlarına benzer; küçük sinekleri yakalar, yabanarılarına ve eşekarılarına geçit verir.”
Uygar ülkelerde şöyle bir söz var “Hukukun bittiği yerde, zorbanın egemenliği başlar”
Lafa bak! Ne de olsa kökü dışarıda bir söz! Bizde hukuk bitti ama, hani nerde var mı ortalıkta zorba morba!
Son söz Can Yücel’in olsun: “Kanun çalacağız diye çıkıp orta yere / Kanunu çaldılar yere”
01 Eylül 2022
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler