Menü

Kimsenin askeri olmamak!


02 Ağustos 2013 - Zeynep Oral -

Direnişte, evde, sokakta, parkta, hamileyken ya da değilken kadınlar- :
Kimsenin askeri olmamak!

"Hamilelerin  sokağa çıkması terbiyesizliktir" ... Bunu diyen  "Tasavvuf düşünürü"  Ömer Tuğrul İnançer.  Sanmayın ki bu düşüncesinde yalnız.  Ülkemizde onun gibi düşünen çok olduğundan kuşkum yok.  Uygar bir ülkede böyle bir laf edebilecek insanı televizyona, hele hele devlet televizyonuna çıkarmazlar.  Bizdeki asıl vahim durum bu!

Hamile olmadan  çocuk doğrulamayacağına göre bence  "en az 3 çocuk yapın" komutunu hükümet yetkilileri ya yeniden gözden geçirmeli ya da yine bir gece yarısı darbesiyle  hamilelerin sokağa çıkmasını yasaklayan bir yasa çıkarmalı.

Tepkiler çığ gibi geldi... Leman Dergisi durumu gayet güzel açıklamış. Kimi kafalar  nereye baksa , neye baksa, gözlerini ne yana çevirse kafasının içindekini görür. Bir heykele bakarken ya da manavın önünden geçerken, kafanın içi cinselliğe ilişkin  sadece pislikle doluysa önündeki heykelde de  manavdaki salatalıkta da sadece pislik görür. Ülkemizde "kadın" sözünden, kadın sesinden tahrik olanların  kadının kendini görünce saldırganlaşması  neredeyse doğal sayılır  oldu. Oysa doğal ya da olağan değil. Hiç değil.

Gezi Direnişinin öğrettikleri:

Anımsayın: Başbakan  kadın örgütlerinin temsilcileriyle  daha ilk buluşmasında " kadın erkek eşitliğine  inanmadığını" açıkladığı halde, o  salondaki  hiç bir kadın  toplantıyı terk etmeyi aklına getirememişti. Oysa çoğu feminist ve kadın sorunları üzerinde çalışmış kadınlardı.

Bugüne gelince:  Gezi Direnişinde daha ilk günden  kadınlar en öndeydiler. Parkta alanlarda, barikatlarda, alanlarda , sokaklarda...   Birkaç gün önceki   hamilelerin bir anda sokağa çıkıp "Gezine gezine doğuracağız" "Diren hamile" protestolarına gelene dek, eşsiz bir sınav verdiler...

Bu (her yaştan) genç feministler, daha ilk günden  tavırlarını  açık seçik ortaya koydular. Söylemleriyle eylemlerini bir kıldılar.  Parktaki  Mor Çadırlarını  ve çevresini "Tacizsiz ve Tayyipsiz Hava Sahası" ilan ettiler.  Bedenlerinin bütünlüğünü savundular. Kürtaj  hakkıma başkası karışamaz dediler.  "Başbakan elini bedenimden çek" diye haykırdılar.  Hükümetin kadın düşmanlığını körükleyen politikalarına dikkati çektiler. Polisin cinsel tacizine karşı savaş verdiler.

Ayırımcılık yapmadılar.  Yetkililerin kışkırtmalarına karşın başı örtülü, başı açık  ayırımcılığına  geçit vermediler. Başı açık ya da örtülü, kafasında baret ya da  cadı şapkası yukarıda saydıklarım için elele  verdiler. Benim  yaşamıma  sen değil ben karar veririm dediler.

Bizim gibi üç çocuk  

"Bu ülkede doğum kontrolü yaptılar . Milletimizi kısırlaştırmak istediler" diye   feryat figan eden ve hem dış komplolara hem de CHP'nin "oyununa gelmeyeceklerini" açıklayan  başbakan "en az 3 çocuk" diye ısrar edince.... İşte o an bence  o muhteşem soruyu sordular, daha doğrusu yorumu yaptılar:

"Bizim gibi 3 çocuk istediğine  emin misin?"

Böylelikte direnişte "Devlete de, Tayyipe de çocuk borcumuz yok"  sözleri çok geçmeden kadınların giysilerine , şu sözlerle yansıdı: "En az 3 ağaç"; "En az 3 kitap", "En az üç güzellik", "En az 3 Park", "En az 3 duble"...

Yaşamı ve dili şiddetten arındırma  

En çarpıcı yanları şiddete karşı çıkışlarıydı. Sadece duvarlara yazılmış erkek egemen , kadınları aşağılayan sözleri, sloganları silmekle kalmadılar , bunları içeren   haykırışları da  engellediler.  Küfürle değil, inatla direndiler!

Şiddete  direnirlerken  özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını ortaya koydular.  "Kimsenin askeri olmayacağız! Öldürmeyeceğiz, ölmeyeceğiz!" haykırışı hiç ama hiç kulaklarımdan  gitmeyecek.  ( 70'lerdeki  İKD -İlerici Kadınlar Derneği'nden günümüze, feminizm de değişti ve değişiyor. İyi ki de böyle.)

Aynen böyle biline: Feministler, kimsenin askeri olmayacaklar!

Bu genç feministler bunları yaparken  yaratıcıydılar, özgürdüler, bilinçliydiler.  Düş güçleri sonsuz , dayanışmaları ibret vericiydi.

Direnişte feministlerin yaptıkları, hangi partiden olursa olsun Meclisteki kadın milletvekillerinin de yapacağı gün, hayatımızda çok şey değişecektir. 

Cumhuriyet- 2 Ağustos 2013

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.