Menü

Kazakistan'dan: Ülkeyi tanımak ; Edebiyatı tanımak...


03 Ekim 2019 - Zeynep Oral -

Bizler orayı Alma Ata diye biliyoruz. Ama şimdiki adı Almatı. Kazakistan’ın en güneydoğusunda; Kırgızistan ve Çin sınırına çok yakın, bir zamanlar ülkenin başkentiyken, şimdilerde sadece ülkenin en kalabalık, en kozmopolit ve en renkli metropolü olan Almatı... Sözcük anlamı “Küçük Elma”... Kent sadece elma değil, her tür meyve ağacıyla dolu!

Geçen hafta Kazakistan PEN Yazarlar Derneği’nin düzenlediği “Yazarlar Forumu”na katılmak üzere PEN Türkiye Genel Sekreteri Tülin Dursun’la birlikte oradaydık. (Siz bu yazıyı okuduğunuz sırada ise Filipinler’in başkenti Manila’daki Uluslararası 85. PEN Kongresi’ndeyiz.) Almatı’daki “Yazarlar Forumu”na geçmeden önce 3 gün içinde Almatı’dan edindiğim kimi izlenimleri sıralamak istiyorum:
Türkiye’nin 4 katı büyük topraklara sahip Kazakistan’ın nüfusu topu topuna 18 milyon. Sadece 2 milyonu Almatı’da yaşıyor. 1800 ortalarında sınır kalesi olarak Ruslar tarafından kurulmuş. Birbirini dik açı ve paralel kesen geniş mi geniş caddeler... Yerde tek izmarit ya da çöp yok. Çevrede yüksek mi yüksek dağlar... Dağlardan inen sular, sular, sular... Adım başı fıskiyeli havuzlar, bulvarlara eşlik eden su kanalları... Her yer yemyeşil... Asırlık ağaçlar... Türk inşaatçılar hızla gökdelenler dikseler de şimdilik ormanla kent iç içe... Kiril alfabesi geçerli, yavaş yavaş Latin harfler eşlik etmeye başlamış. (2025’te Latin alfabeye geçiş tamamlanacakmış.) En sevilen yemek “Beş Parmak” (elle yenen haşlama et). En popüler içki kımız, votka ve şarap.

Sovyet disiplini-Rus etkisi

Toplantı konusu çeviri sorunları, yayıncılık sorunları ve kültürel ilişkiler çerçevesinde düzenlenmişti; ancak özünde Kazak edebiyatını dünyaya tanıtmak yatıyordu.
Kente sinmiş olan Sovyet disiplini... Edebiyata sinmiş olan Rus etkisi... İlkinden yakınana hiç rastlamadım, ama neredeyse tüm Kazak yazar ve şairler bu ikincisinden yakındı.
Kazakların çok zengin bir edebiyatı var, ancak bunu dünya tanımıyordu. Türkiye’de bile Kazak edebiyatı daha çok akademik çevrelerin ilgi odağındaydı. (Bizde en çok bilinenler filozof, şair, klasiklerin atası Abay Kunanbayoğlu; 4 ciltlik destansı “Abay Yolu”nu yazan Muhtar Avezov; “Göçebeler”in yazarı İlyas Esenberlin gibi isimler.)
Foruma 18 ülkeden 80 katılımcı davetliydi. Bugün 95 yaşında olan Kazak PEN kurucusu Abdizhamil Nurpeisov, Kazak edebiyatının serüvenini anlatırken forumun en ilginç konuşmasını yapmakla kalmıyor, yıllara meydan okuyordu. Ona sevenleri “Ak Sakal” diyordu. Rus edebiyatını ve Nâzım Hikmet’in şiirini de Kazak Türkçesine o çevirmişti... Türkiye’den geldiğimizi duyunca Nâzım Hikmet hayranlığını dile getirmekten geri kalmadı...
Yazarlar Forumu’nda herkesin düşünce birliğine vardığı bir nokta vardı: Bir ülkeyi tanımanın yolu edebiyatını tanımaktan geçiyordu. Bir bakıma yazarlar ve çevirmenler toplumları tanımaya, anlamaya yol açan barış elçileriydi. Bu düşünceyi ben de konuşmamda Yaşar Kemal üzerinden dillendirdim.
85. Uluslararası PEN Kongresi’ni bir başka yazıya bırakacağım... Çünkü kongre boyunca bir komiteden ötekine koşuşturmaktan ve konuşmaktan şimdilik yazmaya vakit yok. Ne komitesi dediğinizi duyar gibiyim. Sıralıyorum: Hapisteki Yazarlar Komitesi, Barış Komitesi, Kadın Yazarlar Komitesi, Azınlık Dilleri Komitesi, Balkan Ülkeleri Komitesi, Ural-Altay Komitesi... Böyle gidiyor.

THY sürprizi

Asya’nın öteki ucuna uçarken, uçakta Tülin Dursun’la birlikte harika bir sürprizle karşılaştık. THY’nin film programını karıştırırken karşımıza İKSV yapımı “Leyla Gencer” belgeseli çıkıverdi.
Evet, THY dış uçuşlarında, artık yönetmenliğini Selçuk Metin’in yaptığı, Halit Ergenç’in seslendirdiği; metnini, senaryosunu benim yazdığım, “Leyla Gencer: La Diva Turca” belgeselini izleyebiliyorsunuz.
Ancak nedense “belgeseller” kategorisi, filmler değil televizyon programları başlığı altında yer alıyor. Filmimizin hem Türkçesi, hem İngilizcesi var. Ama yine nedense, uçuşlarda sadece Türkçesi izlenebiliyor, İngilizcesini koymamışlar. Leyla Gencer’i yabancı yolculardan niye gizliyoruz anlayamadım doğrusu…

3 Ekim 2019

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.