Kaunos'dan ya da Cennetten geliyorum…
24 Temmuz 2004 - Zeynep Oral -
Bu başlığı ben daha önce de kullandım…Örneğin Zelve vadisinde Suna Kan'ı dinlediğimde; Çatalhöyük ya da Zeugma'da alınterini sevince dönüştüren genç arkeologlara karıştığımda; Aspendos'ta Zehra Yıldız'ı ve daha nice yeteneği izlediğimde; Yedigöllerde, yurdumun farklı yörelerinden gelmiş gençlerle bir ateş başında buluşup onların türkülerini dinlediğimde... Her seferinde "cennetten" gelip yazının başına geçiyordum. Bu kez yine öyle oldu…
Burası öyle bir ülke ki, yeryüzü cennetlerinden nasibini bol bol almış... Ne yalnızca doğa nimetleri, ne tarih ve kültür birikimi, ne de Anadolu uygarlıklarının değerler bütünlüğü , benim için orayı "cennet" kılan… Orayı "cennet" kılan, insanoğlunun yaratıcılığı, emeği, çabası, düş gücü , düşünün peşinden koşma gücü… Orayı "cennet" kılan geçmişin, bugünün ve geleceğin aynı yerde birbirini kucaklaması…
Baştan başlıyorum:
"Konsere, konsere"
Geçen Pazar'dı. Akşamüstüydü. Köyceğiz Gölünden çıkan Dalyan Çayı kıvrıla kıvrıla , irili ufaklı kavisler çizerek, sazlar arasında oynaşarak , sonra yine kıvrıla kıvrıla denize doğru akıyordu. Her kıvrımda görüntü değişiyordu, renkler değişiyordu, suyun hızı, ritmi ve sazların yoğunluğu değişiyordu…
Dalyan Çayının doğu kıyısında şirin mi şirin Dalyan beldesi, batısında ise görkemli mi görkemli antik Karia kenti Kaunos uzanıyordu. Belki on yıldır gelmemiştim Dalyan'a. Temizliği, derlitopluluğu, kıyı boyunca uzanan yemyeşil çiçekli düzenlemeleri, kahve ve lokantalarıyla cıvl cıvıldı.
"Konsere, konsere! " diye müşteri topluyordu motorcular, sıra sıra dizilmiş dolmuş motorlarının başında. Fazla çabaya gerek yoktu millet akın akın motorlara biniyordu. Turisti yerlisi, şalvarlısı blucinlisi, yaşlısı genci ve kundaktaki … "Konsere konsere"…
Güneş yeni batmıştı. Dalyan Çayının, çıkmaz yollarını, labirent tuzaklarını avuçlarının içi gibi bilen motorcular yukarı aşağı gide gele yığınla insanı antik tiyatronun eteklerine taşıyordu. Labirentin kıvrımları arasında ilerlerken, sulardaki kızıl lacivert ışık oyunlarına mı, yoksa nehre bakan yamaçlar boyunca yola eşlik eden Lykia kaya mezarlarına mı dalacağına karar veremiyordu insan…
Karşı kıyıya varınca antik tiyatroya tırmandık. (Tırmanma yolu , son gördüğümden bu yana genişletilmişti, ışıklandırılmıştı.Yol boyunca üzerinde Mopak yazılı flamalar... ) Ve işte antik tiyatrodayım.
Tiyatronun restore edilmiş ilk bölümü ağzına dek dolu. Sahnede Bremen Gençlik Senfoni Orkestrası yerine almış. Konser başlamadan önce tanıdık bir ses tüm ışıkları söndürtüp alacakaranlıkta sessizliği dinlememizi öneriyor…
Bir ilk
Antik tiyatronun yüksekteki taşlarından birinde oturuyorum. Alacakaranlıkta, sahnenin gerisinde, Dalaman nehrin kıvrımlarını ve kıvrımların denize ulaşmasını görüyorum. Ufuk çizgisinde , Mausolos'un Artemisia'nın Heredot'un seslerini duyuyorum; Perslere karşı direnen Karialılar görüyorum; … Alacakaranlıkta, Lykia, Karia, Helen, Roma, Bizans, Osmanlı'nın soluğunu duyuyorum…
Doğayla sanat tarihi bir olmuş, bu müthiş sessizliği yaratmış ... Ama havayı bunca büyülü kılan, tiyatroyu dolduran yaklaşık üç bin kişinin (belki de buraya ilk kez adım atan üç bin kişinin) aynı anda soluğunu tutması… Bir ilki yaşaması... Yüzyıllar, bin yıllar sonra, bu tiyatro buraya kurulalı 2500 yıl geçtikten sonra, burada ilk kez bir konser dinleyeceğimizin ayırımına varmamız, farkına varmamız, bilincine varmamız…
Ve bir ilke tanıklığımız başlıyor: Şef Heiner Buhlmann yönetiminde Bremen Gençlik Senfoni Orkestrası Bernstein'in "Batı Yakası Hikayesi"nden orkestra için bölümleri, Saint Saens'ın korno ve Orkestra için "Konser parçası"nı ve Dvorak'ın "Yeni Dünya Senfonisi"ni seslendiriyor. Üzerine oturduğumuz taşların eskiliğiyle, orkestra elemanlarının gençliği , geçmişle gelecek arasında harika bir köprü ya da bir uyum oluşturuyor. (Orkestra elemanlarının yaşları 14 ile 22 arasında değişiyormuş.)
sizlerle paylaşmaya çalıştığım bu büyülü hava, konser boyunca üç bin kişiyi terk etmeyecekti.
"Kaunoslu" olmak
Yaşadığımız bu eşsiz olaya Kültür ve Turizm Bakanlığı , Muğla Valiliği, Köyceğiz, Dalyan ve Göçek Belediyeleri, Sarıgerme'deki oteller katkıda bulunmuş. Hepsine teşekkürler.
Ancak en büyük teşekkür bunu var eden, gerçekleştiren, İzmir ve Dalaman'da çeşitli eğitsel ve kültürel hizmete imza atan, Antik Kaunos kazı çalışmalarına sponsorluk eden Mopak Eğitim ve Kültür Vakfı. Dilerim düşleri gerçekleşir ve Kauunos'daki bu etkinlik te süreklilik kazanır, devamı gelir. Hiç unutmuyorum bundan onbeş yıl önce Aspendos Festivali de sadece bir rüyaydı…
Olayın gerisindeki kişi, konser başlamadan önce "büyüye" dikkatimizi çeken kişiyse Prof. Cengiz Işık .
Öğrenciliğinden beri, Kaunos'a gelen, " ben bir Kaunosluyum" diyen arkeolog Cengiz Işık, 1966 yılında burada kazılara başlayan hocası Prof. Dr. Baki Öğün'ün ardından 1969'da buraya gelmiş. 2002 yılından beri buradaki kazı, araştırma, restorasyon ve konservasyon çalışmaları ile kentin hinterlandı içindeki "Sualtı Arkeolojisi"nin de başkanlığını yürütüyor.
Son bir yıldır kazı politikalarını "restorasyon ve konservasyona" kaydırdıklarını belirtiyor: "Gelecek kuşaklara kazılmak için "rezerv" alan bırakmak ve kentin mimari yapılarını restore ederek meslekten olmayanlar için "algılanabilir" konumuna ve kullanımına getirmek; bize miras kalan kültür varlıklarından gerekli olanlarının konservasyonlarını yaparak, onları gelecekteki sahiplerine emanet etmek..."
Adeta bir bayrak yarışı… Geleceğe omuz vermek gibi … Bilimsel şan şöhret sağlamasa da, keyifle yüklenilen yorgunluk ama aynı zamanda mutluluk veren bir "hamallık"..
Neden "tanıdık bir ses" dedim? Genetik olsa gerek, Prof. Cengiz Işık'ın sesi, ses rengi, tonlaması, konuşma biçimi tıpkı ağbeyi Kenan Işık'a benziyor da ondan...
Dilerim içinizden birkaçınızı seneye Kaunos'da konser dinlemeye ikna edebilmişimdir!
Mopak Eğitim ve Kültür Vakfına sesleniyorum: Sakın düşlerinizin peşini bırakmayın!
24 Temmuz 2004
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler