Menü

Karanlığın İçinde ; Aydınlığın Peşinde...


22 Şubat 2016 - Zeynep Oral -

Ülkede ölüm acısı, ölüm karanlığı, çıkış yok, umut yok kaygısı... Kimilerine göre tek umut, tek çıkış yolu daha çok şiddet, daha çok öldürmek, daha çok saldırı, daha çok bomba! Yandaşları buna ikna etmeye çalışıyorlar. Oysa büyük bir yalan bu! Bunu sadece hükümet değil, her kesim yapıyor; yaptırıyor. Göze göz, herkesin körelmesine yol açar, başka bir şeye değil!

Daha çok şiddet, daha çok bombalama, daha çok öldürme, barış ve huzur getirecek diyenler yalan söylüyor! Getirmeyecek! Daha çok intikam daha çok onanmaz yara açacak!

Kınamak, lanetlemek, acımızı hafifletmiyor. Hele hele yıllar boyu yanlış politikalarla, laiklik ve demokrasiden vazgeçerek, Şam’da namaz kılma hevesleri, doymak bilmez hırs ve iştahla sokulduğumuz bu rezil Ortadoğu savaşında; din savaşında, mezhep savaşında, etnik köken savaşında, yaşam ölüm savaşında, yetkililerden kınama ve lanetleme ezberini duymak, beni artık sadece öfkelendiriyor!

Bu karanlığın karşısında durmanın tek yolu daha çok demokrasidir, daha çok vicdan sesine kulak vermektir.
Ölümleri durdurmanın yolu öldürmemektir.
Karanlıktan aydınlığa çıkmanın yolu, yanlışları düzeltmeye çalışmaktır. Provokasyonlara gelmemektir, sorumluluk almaktır. İnadına barış umudunu, çabasını ve emeğini canlı tutmaktır.
Tek çıkar yol, ölümü değil yaşamı; savaşı değil barışı; totalitarizmi değil demokrasiyi; ayırımcılığı değil eşitliği savunmaktır.

Gülün Adı: Şimdi ölüm

Sevgili Okurlar,
Yazımın tam bu arasına geldiğimdeUmberto Eco’nun ölüm haberiyle sarsıldım. Yazımın başlığını koyduğumda“Işığın Peşinde”bölümünde sizi Sabancı Müzesi’ndeki o büyülü renk ve ışık ustası Mack sergisine götürecektim... Ama...

Umberto Eco... Düşünce biçimiyle, kitaplarıyla, konuşmalarıyla, hayattaki duruşuyla ne büyü bir ışık verdi, ne büyük bir aydınlık...
Bilge, filozof, yazar. Ama asla fildişi kulesine kapananlardan değildi. Dünyanın tüm kentlerinde kendini evinde hisseden, halkın arasına karışmaktan tat alan, sürekli demeçler veren (sadece yeni bir kitabı çıktığında, reklam amaçlı değil) gazete ve dergilere yazılar yazan bir düşünürdü...

PEN Dünya Yazarlar Birliği’nde, ne zaman gereksinim duysak, imzasını, görüşünü, söyleyeceğini hiç sakınmadan verenlerdendi.
İroniyi bir erdem sayıyor ve mizahı yüceltiyordu. Issız bir adaya ne götürmek istediği sorulduğunda, telefon rehberi demişti. İçindeki tüm harflerle öyküler yazmak için...

Verdiği sayısız röportajdan gülmeceyi, şarabı, rüyalarla yazı arasındaki ilişkiyi sevdiğini biliyorum. Sevmedikleri ise şöyle: Kendini önemsemek,Berlusconi, noktalama işaretlerinden üç nokta ve yeryüzündeki tüm diktatörler.

Solcuydu, son savaşını Berlusconi’ye karşı veriyordu. Günümüzün iletişim çağında hiçbir despotun, bilgi akışını durduramayacağını savunuyordu. Tüm yasaklara karşıydı.
Kitapları çok katmanlıydı. Her okuyuşta yeni bir ayrıntı, yeni bir derinlik keşfederdiniz.
Beni en etkileyen eseri romanları değildi. Antik dönemden günümüze uzanan dev araştırmasıydı:“GüzelliğinTarihi”ver“Çirkinliğin Tarihi”. Bu iki cilt, benim önümde nice yollar, nice ufuklar açtı. (Türkçesi Doğan Kitap’tan çıktı.)

Beni zamanın, edebiyatın, felsefenin, sanatın, estetik bilincin labirentlerinde eğiten usta... Bakmanın değil görmenin, duymanın değil duyumsamanın önemini kavramamı sağlayan Hoca... Sözcüklerin ardındaki anlamları çoğaltan düşünür... Verdiğin ışık bu en karanlık günlerde bile yolumu aydınlatacak...

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.