Menü

Kalp Atışlarını Duydunuz mu?


19 Haziran 2009 - Zeynep Oral -

Tokmak davula vuruyordu. Yeryüzünün tüm duyguları içime akıyordu… Tokmak davula vuruyordu. Belgeler havada uçuşuyordu. Sahte -gerçek, sahte-gerçek…Tokmak davula vuruyordu, cemaat üyeleri “ben mazlumum, ben masumum, ben mağdurum, tu kaka STK bana darbe yapacak” diye beynime  vuruyordu…

(Tanrım, bu hastalıklı ortamda insan rahat rahat bir konser bile dinleyemez oluyor!)

Tokmaklar usul usul davula dokunuyordu. Bir soluk alıp, bir soluk verir gibi. Ben de ellerimi uzatıp hapiste  boş yere yatanlara, neden yargılandıklarını bilmeyenlere dokunuyordum… Okşamaya çalışır gibi.

Açık Hava  sahnesindeki davullar dev boyutluydu. Tokmakları ellerinde tutanlar ise  minicik … Ama tokmakları sallayıp vurmaya başladılar mı, onlar da büyüdüler, büyüdüler, büyüdüler.

Her boydan davullar arasına bir de flüt katarak, insan sesi katarak yakaladıkları ritimden müzik yarattılar, şiir yarattılar. Ama çalarken en çok bedenlerini kattılar. Giyinik ya da çıplak bedenlerini… Bedenin terini . terin tuzunu, ruhlarını…

Ah az mı duyduk bu ülkede  “davul bizim sırtımızda tokmak onların elinde” lafını! Bu kez farklı.  Davul, tokmak, beden, ruh hepsi bir bütündü. Adı Japoncada hem kalp atışı hem de davulun çocukları anlamına gelen KODO Topluluğu’nun nefes kesici konser ve gösterisinden söz ediyorum.

Onları 1998’de İstanbul’da dinlemiştim. Bu kez gösteri dozunu arttırmışlar, müziğe enstrümantal, vokal öğeler, dans katmışlar, koreografi çeşitlenmiş. Ancak öz değişmemiş.

Bir kez daha gelenekselin, çağdaşa uzanmasında, yaratıcılık, disiplinli çalışmayla buluştuğunda nasıl etkileyici olduğunu gösterdiler..  KODO, kalp atışlarını  dünyanın dört bir yanına taşımayı bence daha yüzyıllarca sürdürecek.

Suna Kan Gücü

Suna Kan’la iki karşılaşmam oldu son günlerde. İlkinde o sahnede, keman çalıyordu. İkincisinde  Nadir Nadi’nin  kemanı, Berin Nadi’nin vasiyeti üzerine Cumhuriyet Vakfı’nda ona emanet ediliyordu.

Aya İrini’deki,  yılların ustası Alexander Rudin (viyolonsel) , genç kuşağın yükselen değeri Nikolai Lugansky (piyano)  ve  Suna Kan’ı buluşturan konser  beni hiç terk etmeyecek . Bu buluşmayı kim akıl ettiyse teşekkürler!.  Grieg’in keman ve piyano sonatını;  Scubert’in üçlüsünü dinlerken…

Onu bin yıldır tanıyordum, sahnede bin kez dinlemiştim….Hep o vakur, düşünceyi öne çıkaran uslup ve tavır.  Her seferinde çaldığı esere  farklı bir tat katıyordu,  beni alıp müziğin daha derinlerine, daha daha derinlerine çekiyordu.  Her konseri bana, onu daha çok dinleme isteği veriyordu.

Vakıf binasındaki keman emanet etme töreninde  de aynı duyguya kapıldım. Ne çok özlemiştim. Sohbetine doyamıyordum.

Sahnedeki tavrıyla, salondaki tavrı bir bütündü. Sıradan bir insan olmanın alçakgönüllülüğüyle, usta bir sanatçı, virtüöz olmayı benliğinde bunca bütünleyen  az sanatçı var bildiğim.  Bu özelliği ve hep daha iyiye, daha derine ulaşma çabası Suna Kan’ı müthiş güçlü kılıyor bence.

Sol Gabetta coşkusu   

Konserler dolu dizgin. Teşekkürler İKSV. Teşekkürler Borusan.

Konser eleştirilerini, Evin İlyonoğlu’na bırakıp   söylemeden edemeyeceğim bir izlenim daha: Yine Aya İrini’deki “Barok Ziyafeti”nde İtalyan Topluluk “Sonatori de la Gioiosa Marca “ ile birlikte dinlediğimiz  yarı Rus yarı Fransız Sol Gabetta, bir ateş parçasıydı.

Geleneksel çalgılarla  17. yüzyıl  eserlerini  (Purcell, Corelli) eserlerini topluluk efendi efendi  en ciddi  biçimde ustalıkla yorumlarken … Vivaldi’yle solist olarak konsere katılan  Sol Gabetta (28) sahneye neredeyse bir Rock konseri   havası katıverdi! (Birazcık abartıyorum! )  Viyonselini  kavrayan bacakları tempo tutmaktan öte dans ediyordu. Tüm bedeni, kolları, başı, “atkuyruğu” sarı saçlarıyla, bacaklarıyla çalıyordu hem coşuyor hem de coşturuyordu.

Bir an için sahnede Fazıl Say, Patricia Kopatchinskaya ve Sol Gabetta’yı, bu üçlüyü birlikte izlemek acaba nasıl olur diye aklımdan geçirmedim değil!  Sonra öğrendim ki dünya festivallerinde Sol ve Patricia birlikte çalacaklarmış! Hayırlısı!

Cumhuriyet- 19 Haziran 2009

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.