Kadınlar Meclise... Ancak...
17 Mart 2011 - Zeynep Oral -
Geçen hafta boyunca, kadınların eşit temsilinden, kadına karşı önlenmesi gereken şiddetten, ayırımcılıktan söz ettik. Ama içimdeki çığlık henüz bitmedi...
Şu andan başlayarak, gece gündüz "Meclis'in yarısı kadın olmalı" hedefi için çalışmalıyız derken... Bu yolda başta KA.DER olmak üzere sayısız kadın kuruluşunun ve platformun kampanyalarını desteklerken... Kadınlara yönelik katliamlar dolu dizgin sürerken, Meclisteki iki kadın bakanın tavırları, doğrusu beni hasta etmeye yetti!
Tamam, kadınlar Meclis'e, ama hangi kadınlar; elbet kadın duyarlığı olan, vicdan sesini yitirmemiş olan, kadın sorunları üzerine düşünmüş, düşünce üretmiş olan kadınlar diye geçirirken içimden "Alevi Kadınlar Birliği"nin Birsen Temir imzalı açıklaması geldi önüme.
Onlar da "Kadınlar mecliste eşit temsil edilmelidir, ANCAK, yalnızca kadın olmak da yetmez!...” diyerek kimi gerekçeler sıralıyorlardı. Tümüyle katıldığım görüşlerini aşağıda özetleyerek paylaşıyorum:
Yetmez... Çünkü
Çünkü bu meclis, onlarca kadın, "töre ve namus" diye adlandırılan cinayetlere kurban giderken, cemaatlerin, sefaletin ve çaresizliğin cenderesine sıkışmışlarken, aileden sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf'ın, "bunlar münferit olaylardır" diye ilan ettiğini ve sorunların çözümüne katkı sağlamadığını gördü...
Çünkü bu meclis, kadınlar iş olanağı bulamazken, Mardin'den kalkıp Beypazarı'nda olanaksızlıktan dolayı çocuklarıyla birlikte havuç toplamaya giden ve koltuğu bile olmayan bir minübüsün devrilmesi sonucunda ölen kadınlar orta yerdeyken, Eğitim Bakanı Çubukçu'nun örnek kadın olarak "Gülben Ergen üç çocuk doğurdu, kariyerini de bırakmadı" diye örnek gösterdiğine tanıklık etti. Sayın kadın Bakan, bu örneği gösterdiği sırada Ceylanpınar'da tıpkı Gülben Ergen gibi, üçer beşer çocuk doğurmuş olan tarım işçisi kadın da, tarlaya giderken, hem kariyerlerini bırakmadılar, hem de çocuklarını... Çocuklarıyla birlikte devrilen traktörde can verdiler!
Yetmez... Çünkü
Yalnızca kadın olmak yetmez! Çünkü bu meclis, "faili meçhuller kraliçesi" kadın Başbakanı da gördü! Nitekim, Türkiye'de en fazla sayıda faili meçhul cinayetin işlendiği dönem Tansu Çiller dönemidir!
Çünkü bu ülke de, bu dünya da, yalnızca kadın olmanın da sorunları çözmediğine tanıklık etti. Kösem Sultan gibi, Hürrem Sultan gibi kadınları, Margaret Thatcher, Golda Meir, Condoleezza Rice ve Çiller gibi kadınları gördü...
Evet, bizim meclisimiz de, dünyanın çeşitli meclisleri de, erkekler gibi şiddeti öne çıkaran ve erkek egemen kültürün söylemleriyle acımasızlaşan ve kadın vicdanına ihanet eden kadınların sorunları çözemediğine tanıklık etti.
A Partisi, B Partisi fark etmiyor, birkaç istisna dışında, sadece seçim dönemlerinde ortaya çıkan, suskun, konuşmayan ama mecliste bulunan kadın milletvekilleri, eğer her gün kadına ve çocuğa karşı işlenen taciz, tecavüz ve şiddete karşı, töre cinayetlerine karşı bile bir araya gelemeyen “Karton Kadınlar” olunca da bir anlam ifade etmiyor!
Yeni dönemde "meclise daha fazla kadın" derken, vicdanlı kadını, anne olsun olmasın "ana duyarlılığı" olan kadını kastediyoruz... Türkiye'nin sorunlarına, kadınların sorunlarına duyarlı... Türkiye'nin ve kadının sorunlarına söyleyecek sözü, çözecek yüreği olan kadınları kastediyoruz..."
Meclise taşınması gereken kadınlar için iki de örnek veriyorlar: Önlerinde saygıyla sevgiyle eğildiğim iki örnek: Behice Boran ve Türkan Saylan...
Cumhuriyet - 17 Mart 2011
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler