Kadının bekaretini bırakın Ceza Yasasının ilkelliğine bakın!
26 Ekim 2003 - Zeynep Oral -
İzliyorsunuz değil mi ? Türk Ceza Kanunu (TCK) tasarısı üzerinde çalışan TBMM Adalet Alt Komisyonunda ne ilkellikler yaşanıyor!
Adalet Bakanlığı danışmanı ve ceza hukukçusu Doğan Soyaslan'ın Türk toplumu ve "bekaret" üzerine hezeyanlarını ve saçmaladıklarını birkaç gün önce okudunuz. Alt komisyonda neyse ki CHP'li Orhan Eraslan'dan cevabını aldı.
(Cumhuriyet- 23 Ekim.)
Bu köşenin okurları biliyor. Geçen Mayıstan beri Ceza Kanunu tasarısının ilkelliğini, hukuk alanına cinsiyetçiliği sokmasını, kadınlara karşı ayırımcılık yapmasını eleştirip duruyoruz. Başta Cumhuriyet kadınları Derneği ve Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Vakfı olmak üzere Kadın Platformlarının bu konudaki çabalarını da duyurmaya çalışıyorum.
Hangi "zafer"?
Bakmayın geçen hafta Türkiye'nin en çok satan gazetesi Hürriyet'in "Kadınların TCK Zaferi" diye koskoca bir manşet atmasına! Yanlıştı! Doğru değildi! Başka bir şey dememek için , muhabir arkadaşın iyi niyetli düş gücü ve yönetimin bu konudaki bilgisizliğiydi diyelim… Ortada "zafer" ya da herhangi bir kazanım yok yalnızca ilkelliğin değişmemesi konusunda direnç var!
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, TCK tasarısı üzerinde iki yıl boyunca titizlikle çalışan, önerilerde bulunan Kadın Çalışma gurubuyla hala görüşmemekte direniyor. Bu işi kadın milletvekillerine havale etti. Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Akşit'in "Evet ama Türkiye'nin hassasiyetleri vardır" gibi açıklamaları da doğrusu kadınlara pek umut vermiyor… Yukarıda belirttiğim Orhan Eraslan ve adalet alt komisyonunda görev alan, tasarıya ilişkin eşitlik ve ayırımcılık yapmama konusunda düşüncelerini bildiğim CHP'li Gaye Erbatur'a , tüm kadın milletvekillerinden daha çok güveniyorum.
Adalet alt komisyonunun iki günlük çalışması sonucunda, şimdilik olumlu tek değişiklik (o da büyük direnç ve "bekaret" vecizelerinden sonra) sağlanabildi.
"Tanımlar" maddesinde "Kadınlar- kızları da kapsar" ibaresi çıkarıldı. (Oysa aynı maddede "Erkek" sözcüğü tanımlanmıyordu; yalnızca bakire olan ve olmayan kadınlar arasında ayırım yapıyordu.)
Evli kadın- Bekar Kadın
Geriye, daha üzerinde durulması ve değiştirilmesi gereken pek çok madde var.
Özetliyorum:
Bu tasarıda cinsel suçlar bireye , kişiye karşı değil "topluma karşı" işlenmiş görünüyor. Yani kadının bedeninin üzerinde yine toplumun, ailenin, erkeğin tasarrufu var! Oysa cinsel suçların mağduru toplum ya da aile değil, bireydir!
Tecavüz ettiği ya da kaçırdığı kadınla evlenen erkek ceza indiriminden yararlanıyor. Diyelim on erkek kadına tecavüz etti, biri evlendi, onu da indirimden yararlanıyor! Tanrı aşkına, bu, tecavüzü teşvik değildir de nedir!
Birçok maddede kadınlara ya da çocuklara yönelik cinsel suçlar, "zorla ırza geçmek", "rızayla ırza geçmek" vb. diye "ırz" sözcüğüyle yer alıyor. Oysa "ırz" kavramı, "şan, şeref, namus, iffet" gibi göreceli bir tanımdır, bunun adı "cinsel tecevüz" dür. Ayrıca çocukların cinsel istismarında çocuğun "rızasından" söz etmek hiç mümkün olabilir mi!
Birçok maddede evli kadın -bekar kadın ayırımı yapılıyor. Örneğin kaçırılan ve alıkoyulan kadın evliyse, kaçıranın cezası arttırılıyor, yok bekarsa azalıyor!
Namus cinayetlerini engellemek, önlemek için hiçbir yasal tedbir alınmıyor.
"Edep Töreleri"
Düşünün ki, tasarıda bir bölüm başlığı şöyle: "Cinsel Bütünlüğe ve Edep Törelerine Karşı Suçlar "... Nedir "edep töreleri"? Biri açıklasa! "Hayasızca veya edep duygularını incitecek eylemlerde bulunanlar..." diye başlayan bir tasarı maddesi... İnsaf! Tasarı bu haliyle benim "edep duygularımı incitiyor! Namus, örf ve gelenekler bahanesiyle kadınların aile meclisi kararıyla öldürülmesi ya da intihara zorlanması benim "edep duygumu" yok ediyor!
Bunlar, eşitliği savunan Anayasamıza da, Türkiye'nin imzaladığı uluslararası BM belgelerine ve insan hakları sözleşmelerine de aykırı!
Ceza hukukunun koruması gereken hukuksal değer , bireyin hak ve özgürlükleridir, örf ve adetler değildir.
Bekaret kontrolünün, göz altında cinsel taciz ve tecavüzün, İş yerinde cinsel tacizin, evlilik içi tecavüzün suç sayılması , TCK'da açıkça suç olarak düzenlenmesi gerekirken de bunlar es geçiliyor.
Adalet alt komisyonu pazartesiden başlayarak yeniden çalışmaya başlıyor. Gözümüz üstlerinde olmalı.
Eşitliğin sağlanması, demokrasinin gereğinin yerine getirilmesi, altına imza attığımız, uluslar arası taahütleri yerine getirmemiz , TCK'nun çağdışı maddelerden arınması, yasal boşlukların ve yanlışların giderilmesi için hepimiz takipçi olmalıyız.
Avrupa Birliği ülkeleri ilgiyle izliyor bu çalışmaları.
Siz bu yazıyı okuduğunuzda, ben Yunanistan'da uluslar arası bir kadın toplantısında olacağım. Ve bana yine herkes, ceza yasasını soracak. Sahi, onlara ne diyeceğim?
26 Ekim 2003- Cumhuriyet
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler