İzmir kültür etkinlikleriyle kıpır kıpır:
23 Nisan 2010 - Zeynep Oral -
TüYAP KİTAP FUARI… GENÇ SOLİSTLER YARIŞMASI…
TÜYAP 15. İzmir Kitap Fuarı cıvıl cıvıldı. Bir çarşamba günüydü. Kitaplarla haşır neşir olmaya, yazarlarla konuşmaya gelenlerin büyük bir bölümü öğrencilerdi. Meraklıydılar, heyecanlıydılar. Bir sorunun yanıtını beklemeden, bir sonraki soruya geçmenin sabırsızlığı içindeydiler...
Benim İzmir’deki 24 saatim, EÇEV’in (Ege Çağdaş Eğitim Vakfı) düzenlediği toplantıdaki sohbetle başlamıştı. Toplumun siyasal, sosyal, ekonomik alanlarda çağı yakalayabilmesini eğitimde gören; herkese hakkı olan eğitimi sağlamak için çalışan, yetiştirdiği gençleri toplumsal yaşama katmaya uğraşan vakıf, zaman zaman sohbet toplantıları düzenliyor. Amaçlarına katkıda bulunmak, gelecekten umudu kesmeyen herkesin sorumluluğu bence. Buna inandığımdan oradaydım.
MUSTAFA BALBAY’A İZMİR’DEN SELAM
İzmir Tüyap Kitap Fuarı’nda ise Cumhuriyet Kitap standındayım. Öğrenciler sorularıyla kendi yaşamlarına, kendi geleceklerine odaklanırken, yetişkinlerin soruları Cumhuriyet gazetesinde yoğunlaşıyordu.
İzmirlilerin yüreğinde Mustafa Balbay’ın apayrı bir yeri var. Ona Mustafa Balbay demiyorlar. “Bizim Balbay” diyorlar!
“Bizim Balbay”a ilişkin yüzlerce soru soruyorlar. Sorduklarından daha çok da neler neler yapılması gerektiğini bildiriyorlar! “Bizim Balbay”ı ne denli sevdiklerini anlatabilmek, iletebilmek için birbirleriyle yarışıyorlar.
Cumhuriyet okurları bilinçli ve ne istediğini bilen bir okuyucu… Bir yanda her ne pahasına olursa olsun Mustafa Balbay’ın bir zerre bile üzülmesini istemiyorlar. Ama aynı zamanda tüm Cumhuriyet okurlarına ve çalışanlarına “Sakın oyuna gelmeyin, dikkatli olun” uyarısını yapmaktan da geri kalmıyorlar. Şu son günlerde, kimi yaraları kaşıyıp, Cumhuriyet gazetesi yazarlarını birbirine düşürmek, okurla arasını açmak isteyen odaklara karşı hepimizi uyarıyorlar. Çünkü zaten bunu yapan medya, bunu yapan başka gazetelerin yazarları var…
Sevgili Mustafa Balbay, şu birkaç satır, İzmir’den sana yürekler dolusu sevgi ve saygı iletmek içindir…
ULUSAL ŞAN YARIŞMASI
İzmir Kitap Fuarı’ndan sonraki durağım, İzmir Devlet Opera ve Balesi’ydi. Çocukluğumun ve ilkgençliğimin en muhteşem anılarını barındıran Elhambra Sineması’ndaydım. Orada, İzmir Devlet Opera ve Balesi, Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı ve Alsancak Rotary Kulübü’nün düzenlediği “3. Ulusal Genç Solistler Yarışması”nın final gecesi, final konseri vardı…
Her üç kurumu da ne denli kutlasam azdır. Harika bir organizasyondu. Heyecan verici çok çekişmeli bir yarışma, çok nitelikli bir final konseriydi.
Yarışmaya Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinin müzik eğitimi veren bölümlerinde okuyan ya da bu bölümlerden mezun olmuş 21-32 yaş arası 40 kadar aday katılmış; ilk elemede sayıları 22’ye, sonra 12’ye inmişti. Ve işte şimdi karşımızda pırıl pırıl 6 genç, 6 finalist vardı.
Önce piyano eşliğinde, sonra Tulio Gagliardo Varas yönetiminde İzmir Opera ve Bale Orkestrası eşliğinde seslendirdiler şarkılarını ve aryalarını.
Genellikle yarışma final konserlerinde alkış yasaktır, baktım İzmir yasak dinlemiyor… Taraftar alkışları, “Bravo” ve “Brava” haykırışlarından ortalık maç havasına ha dönüştü ha dönüşecek…
İzmir Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Prof. Jeanette Thompson başkanlığında, İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Sanat Yönetmeni Aytül Büyüksaraç, Aspen Music Festivali ve New York The Juillard Müzik Okulu Direktörü Edward Berkeley, Metropolitan Operası Ulusal Ses Sınavı Direktörü Gayletha Nichols, Brüksel’den sanatçı koordinatörü ve menajeri Birsen Demiriz’den oluşan jüri çok deneyimliydi ki, bu alkışlardan etkilenmedi.
Sonuçta bas Umut Tarık Akça birinci oldu, ikinciliğini soprano Deniz Yetim, üçüncülüğünü ise bas Engin Suna aldı. Mansiyonları ise mezzosoprano Hatice Zeliha Kökçek, soprano Elif İpek ve bas bariton Umut Tingür paylaştılar. Para ödülü dışında, yurtiçi ve yurtdışında çeşitli rol ve konser olanakları sağlayan yarışmada bence 6 genç de çok, hem de çok başarılıydılar. Hepsini kutluyorum.
Jüri onursal başkanı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, gecenin sonunda yaptığı konuşmada, eşsiz Leyla Gencer’i andığında, yalnız sahnedeki değil, daha nice gence onun açtığı kapıyı, onun aydınlattığı yolu dillendirdiğinde doğrusu ben de çok heyecanlandım.
Ama zaten Elhambra’nın sahnesinde de dile getirdiğim gibi, iki yıl önce 10 Mayıs’ta yitirdiğimiz Leyla Gencer, keşke bu akşamı görebilseydi… Ama yine de hiç kuşkum yok, bir yerlerden yarışmayı izlemiş, sahnede gördükleriyle sonsuz bir kıvanç duymuş ve mutlak “Şu gençlerde çok iş var” demiştir!
Cumhuriyet - 23 Nisan 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler