İyi Şeyler de oluyor…
12 Eylül 2014 - Zeynep Oral -
Taormina Festivali’nde Türkiye’den ”Saraydan Kız Kaçırma” başarısı :
İyi Şeyler de oluyor…
Diyelim yurt dışında bir futbol maçımız var. Haydaa gazeteciler ordusu seferber olur gider maçı izler… Bir futbol olayıyla sanatsal etkinliği karşılaştıracak kadar geri zekalı değilim ama yine de itiraf ediyorum ki, medyamızın sanat olaylarına ilgisizliği kanıma dokunuyor!
Birkaç gün önce 6 Eylül akşamı İtalya’da Taormina Festivali’nde Ankara Devlet Opera ve Balesinin sunduğu “Saraydan Kız Kaçırma” dakikalarca ayakta alkışlandı. Temsil bittiğinde antik tiyatroyu dolduran 4 bin kişi ayağa fırlamıştı… Hayır orada değildim. Ama o tiyatroyu iyi bilirim. İtalyan arkadaşlarım telefon edip tebrik ettiler! (Türk olduğum için beni!?) Ben de merak ettim sordum soruşturdum. Hem İtalya’daki dostlardan hem de o gece o Antik Tiyatro’da tek Türk seyirci olan arkadaşım Handan Şenköken’den ayrıntıları öğrendim. Baştan Başlıyorum :
BEŞ ÜLKEDE
Taormina , Sicilya’da. Etna Yanardağı’nın gölgesine sığınmış, Ortacağ’dan kalma kaleleri kuleleri, antik tiyatrosu, Rönesans kliseleri, sardunya ve begonvilya kaplı sokaklarıyla, Akdeniz’e tepeden bakan bir kent. Ama bu dünya güzeli kentin şöhreti, her yıl düzenlediği festivallerle ilgili. Bir zamanlar Tiyatronun Kabe’siydi ve ben her yıl giderdim.
Ankara Devlet Opera ve Balesi, Yekta Kara’nın rejisiyle 'Saraydan Kız Kaçırma' yı 2010 yılının sonundan beri Türkiye’de kapalı gişe oynuyor. O gün bugün yurtdışından çeşitli davetler aldı. Estonya (2011), Güney Kore (2011), Rusya (2012) ve Çin (2013) turneleri birbirini izledi… Çin’deki temsillerin Beijing’deki hani yumurta biçimindeki o muhteşem yapıda, Fransız mimar Paul Andreu’nun eseri Ulusal Gösteri Sanatları Merezi’nde oynandığını belirteyim. Bunların tümünde basından ve seyirciden övgüler aldılar.
Taormina, beşinci yurt dışı turnesiydi. 140 kişilik bir ekiple gidildi. Mozart'ın Osmanlı'nın hoşgörüsünü ve bağışlayıcı kimliğini anlattığı bu ünlü eser, Ankara Devlet Opera ve Balesi solist sanatçıları, orkestrası, korosu ve teknik ekibinin katılımıyla sergilendi.
Orkestra Şefi, Sunay Muratov; solistler Feryal Türkoğlu (Konstanze), Erdem Erdoğan (Belmonte), Tuncay Kurtoğlu (Osman),Okan Şenozan (Selim Paşa), Cenk Bıyık (Pedrilio), Görkem Yıldırım’dı (Blonde). Dekor Çağda Çitkaya’ya, Kostümler ise, Şanda Zıpçı’ya aitti.
DÖRT AYRI DİLDE
Bu prodüksiyonu daha önce izlediğimde, çağdaş yorumu, yalın ve işlevsel dekoru, hareketli, aksiyona dayalı rejisi, ses ve oyunculuk açısından zenginliği ve koronun ustalığıyla dikkatimi çekmişti. Ama asıl dikkat çekici olan , eserde tüm karakterlerin kendi dillerini kullanmasıydı. Orijinali Almanca, Blonde İngiliz, Osman ve Selim Paşa Türk) Yekta Kara eseri sahneye koyarken aslına sadık kalarak diyalogları yeniden düzenlemiş ve dört dili bir arada harmanlamıştı. Bu prodüksyon nereye giderse, oranın dili de az da olsa katılıyordu işin içine. Beijing’de Çince katılmıştı ; Taormina’da İtalyanca…
Handan Şenköken anlatıyor: “İzleyici bayıldı bu dört dil olayına. Oyunun her anına katılan, sık sık oyunu alkışlarla kesen, çok ilgili ve katılımcı bir seyirci vardı. İğne atsanız yere düşmeyecek bir kalabalık… Sonunda alkışlar bitmek bilmedi…”
Olay örgüsü İstanbul'da geçen, hoşgorüyü vurgulayan, Mozart’ın Mehter müziğinden esinlenerek bestelediği ve opera yazınında 'Türk Operası' olarak nitelendirilen bu eserin Türkler tarafından sahnelenmesi Sicilyalılar için başlı başına bir olaydı.
İşte böyle bir gece yaşandı Taormina’da 6 Eylül akşamı. Ve bunu Türkiye’de kimse duymadı, bilmedi. Hakkında tek sözük edilmedi, tek satır yazılmadı…
Yekta Kara’ya soruyorum , ne diyor bu vurdum duymazlık için. Gülümsüyor. “Kanımca kamuoyu ve basın yeterince bilgilendirilmiyor.” Diyor. Hepsi bu.
O gece eseri izleyenlerden biri de Napoli Operasının Sanat Yönetmeni Vicenzo de Vivo’ydu. Temsil sonunda Yekta Kara’yı kucaklıyor ve “Hiç kuşkum yok Leyla Gencer şu anda bizi izliyor” diyordu.
Cumhuriyet- 12 Eylül 2014
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler