İstanbul sığınağı...
23 Ekim 2009 - Zeynep Oral -
'James Baldwin'in Türkiye On yılı: Sürgünlüğün Erotizmi'
İstanbul sığınağı...
İkinci Dünya Savaşı öncesinde Almanya'da yükselen ırkçı ideoloji ve politikadan kaçan bilim insanı, mimar ve sanatçıların, genç Türkiye Cumhuriyeti'ne sığınma öykülerini hep okuduk, dinledik, öğrendik… Sonraki gelişim sürecinde soğuk savaş yıllarının yasakları baskıları, askeri darbeler, işkenceler, insan hakları ihlalleri, vb. tam tersi bir yöne beyin göçünü, sanatçı, yazar göçünü, Türkiye'den kaçışı tetikledi… Bu göçün de yansımaları, bilime, sanat eserlerine, edebiyata yansıdı ve yansımaya devam ediyor.
ELEŞTİREL BAKIŞ
Bir süredir elimden düşüremediğim İngizce bir kitap okuyorum Orijinal adı “James Baldwin's Turkish Decade: Erotics of Exile”. (Yani: James Baldwin'in Türkiye On yılı: Sürgünlüğün Erotizmi. Duke University Press). Yazarı Magdalena J. Zaborowska, Michigan Üniversitesi'nde profesör, Amerika, Afro Amerikan ve Afrika Edebiyatı uzmanı… Bu alanlarda ve çokkültürlülük üzerine çeşitli bilimsel kitapları var.
Bugüne dek yabancı yazarlardan James Baldwin biyografisi okumuştum. Ancak bu çok farklı. Magdalena Zaborowska, James Baldwin'in İstanbul'da geçirdiği on yılı (1961-71) 416 sayfalık kitabında mercek altına alırken, o yılların, Türkiye'nin, Türk kültürünün, İstanbul'da olmanın, burada karşılaştığı insanların, olayların, yazarın kişiliğini, düşüncelerini, eserlerini nasıl etkilediğini eleştirel bir bakışla irdeliyor.
Ülkesindeki ırkçılığa karşı savaşı tetikleyen James Baldwin, bu ırkçılık yüzünden soluk alamazken Zaborowska'ya göre, 1961 öncesinde on yıl geçirdiği Fransa ve Batı Avrupa ülkelerinde değil de kendini İstanbul'da bulması ve en üretken olmasını vurguluyor. İstanbul yıllarının James Baldwin'in “Bir Başka Ülke” ve en önemli makalelerini içeren, en politik iki kitabı “Bir Daha Sefere Ateş” (1963) ve “Sokakta Adsız” (1972) kitaplarına yol açtığını ama aynı zamanda Amerika'ya ve Avrupa'ya bakışını da değiştirdiğinin altını çiziyor.
SİYAH VE EŞCİNSEL
Zaborowska'ya göre James Baldwin'in siyahlığı ve eşcinselliği ABD ve Batı Avrupa ülkelerinde bir baskı unsuruyken İstanbul'da böyle bir baskı söz konusu değil. (Kitap yabancılara seslendiğinden, Zeki Müren'in kim olduğuna ve bu toplumda gördüğü büyük saygıya bile yer ayrılmış.)
Siyahlığını ve eşcinselliğini saklamak, örtbas etmek zorunda kalmayışı İstanbul'u bir sığınağa dönüştürmüştü James Baldwin için. İstanbul onun yazarlığını, yaratıcılığını kışkırtmıştı.
Benim için çarpıcı olan bir de şu var: O yıllarda Jimy'nin çevresinde olan dostları, iş arkadaşları, yakın çevresi, hiçbir zaman, bu gerçeği böylesine açık açık söylememiştik. Oysa anımsıyorum onunla yaptığım her konuşmada bana bile “burada soluk alabiliyorum” diye haykırırdı.
(İstanbul'un bir sığınak olabileceğini, bu kitaptan yola çıkarak duyurmaya ve özendirmeye çalışan bir kültür kuruluşu biliyorum: “Amerika-Türk Koalisyonu” tam da bunu yapıyor.)
Magdalena Zaborowska bu kitabı hazırlarken başta Engin Cezzar - Gülriz Sururi olmak üzere, Sedat Pakay, Cevat Çapan, Ali Poyrazoğlu, benimle ve daha birçok insanla konuşarak, röportajlar yaparak, İstanbul, Ankara ve Bodrum'da yazarın ayak izlerini sürmüştü.
Kitabın Sedat Pakay'ın çektiği fotoğraflarla, hepimizin arşivlerindeki anı fotoğraflarla taçlandığını belirtmeliyim.
Dilerim Türkiye'de bir yayınevi, Magdalena Zaborowska'nın, bilimsel ama çok akıcı bir dille, keyifle okunan kitabını Türkçeye kazandırır.
Cumhuriyet- 23 Ekim 2009
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler