İşkence
15 Haziran 2000 - Zeynep Oral -
Paramparça
Nasıl da parçalanmış, lime lime edilmiş hayatlar yaşıyoruz. Paramparça yaşıyoruz!
Parçalarımı toplamaya , kendimi bütünlemeye çalışıyorum... İmkansız... Birkaç gün önce Milliyet'de Saliha Çolak'ın haberini okuyorum. Başlık "Çocuklara da Acımadılar" . TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun işkence raporlarında, çocuklara da uygulanan akıl almaz işkence yöntemleri var.
Okuyorum, okuyorum, okuyorum... "Elektrik verdiler"i, "askıya aldılar"ı okuyorum... İçi fareyle dolu hücrelere atılmaları okuyorum...
Sizin çocuğunuza hiç işkence yaptılar mı? Onu askıya aldılar mı? Dişi ağrıdı diye, dişlerini söktüler mi?
Gazete okuma saati bitiyor. Gün boyu çalışıyorum. Sonra kendimi Aya İrini'ye atıyorum. Uluslararası İstanbul Festivali var. Bulunmaz nimet. Ruhum için, yüreğim için, ölmemek için bir nimet...
Biri soruyor "Nasıl buldunuz Kiri Ta Kanawa'yı ?"...
Şey... Bulamadım... Yani sesi harika , sahnedeki görüntüsü , varlığı harika. Ona ilişkin bendeki birikim, donanım harika... Ama yine de eksik bir şeyler var. Belki de opera aryaları beklerken, "lied"lere takılıp kalmamız... Birinci konserdeydi. Neyse ki en sonunda alkışları bir Puccini aryasıyla karşıladı da yüreğime su serpildi...
Kod 143 konuşuyor: Batman Emniyeti'nde bizi içeri aldılar...Elektrik. Üç gün bizi ezdiler. Elektriği telefonla verdiler.
2000 Yılındayız.
Kod 139: Şu an zannediyorsunuz ki, belki emniyetlerde falan işkence yok. Hepsinde işkence var.
Sema Pişkinsüt soruyor: Bu söylenene hepiniz katılıyor musunuz? (Katılıyoruz sesleri)
Sema Pişkinsüt'e hayranım. Nasıl da dayanıyor ve diretiyor. Peşlerini bırakma sakın bırakma diye haykırıyorum gün boyunca. Sonra ...
Sonra akşam oluyor. Çalışma masamdan kalkıp Atatürk Kültür Merkezi'ne gidiyorum. Pacific Northwest Balesi'nin ilk temsilini izlemeye...
Temsil sonunda birileri soruyor: "Nasıl buldunuz baleyi?"
Nasıl mı? Şey... Çok disiplinli bir topluluk ama bir şeyler eksikti... Onlar mı ruhsuz, yoksa benim yüreğimde mi ayaz var... Bach'ın Barok Konçertosu , İsviçre saat ayarı gibi mükemmel bir şaşmazlık içindeydi . Ama yine de bana, bir an için de olsa Nazi dönemi gençliğinin cimlastiğini ya da hani sosyalist gerçekçi heykelleri çağrıştırıverdi... Bach'la geleneksel Afrika Müziğinin harmanlandığı o eşsiz müzik "Lambarena"da ise dansçıların mükemmelliğine karşın , koreografi sıradandı. Sahneden salona geçen elektrik ya da herhangi bir duygu, coşku yoktu.
Tekdüzelikten kurtulamayan koreografi mi, yoksa benim yürek atışlarım mı bilemedim.
Baleden etkilenmememin nedeni , yürek atışlarımın tekdüzeliği, ruhumun üşümesi olsa , şeytan tüylü o çılgın kemancı Kennedy ve viyolonsel ustası Lynn Harrell'den de tat alamazdım ...
Sahi sizin çocuğunuza hiç işkence yapıldı mı?
On bini aşkın çocuk varmış demir parmaklıklar ardında...
Oysa nasıl da etkilendim Kennedy-Harrell konserinden, nasıl da tat aldım! Konserin orta yerinde yer gök gümbürdemeye başladığında, sanatçılar şaşkınlık içinde çalmayı kestiklerinde bile işkencecileri aklıma getirmedim. Neyse ki yakınlarda bir yerdeki havai fişek gürültüsü kısa sürdü.
Demir parmaklıklar ardındaki çocukların acaba hiç biri hayatlarında bir kez olsun havai fişek gösterisi görmüş müdür?
Kod 15 konuşuyor: Ambarda dövüyorlar, havuza sokuyorlar.
Kod 12: Adana Emniyeti'nde bir arkadaşımız işkencede öldü.
Kod 143: Urfa'da bir arkadaşımızı çok pis ettiler. Üç dört gün ezdiler. Doktor "Sen ölmüşsün, sana ne oldu?"dedi. Polisler "Sapasağlam" diyor. Sağlam raporu verip gönderiyor.
Sizin çocuğunuz yalınayak dikenler üzerinde yürütüldü mü?
Sizin çocuğunuz işkencede öldü mü?Bu yazı nasıl bitebilir ki... Yıl 2000 işkence bitmiyor.
Bu ülkeyi yönetenleri çocukları yok mu?
Yazıyı bitiremiyorum ama bilgisayarın başından kalkmalıyım. Sokağa çıkmalıyım. Bu akşamki müthiş konsere yetişmeliyim. Olağanüstü bir program var: Sekiz harika solistimiz , Şef Rengim Gökmen yönetiminde İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde dört konçertoyu yorumlayacak. İkili konçertoları... Eşsiz bir maraton... Ayla Erduran ve Cihat Aşkın (kemanlar) Bach; Bülent Evcil (flüt) Şirin Pancaroğlu (arp) Mozart ; Emre Tamer (kenman) Rüya Taner (piyano) Mendelssohn-Bartholdy ; Ferhan ve Ferzan Önder (piyanolar) Poulenc seslendirecek. Hepsi bir arada, peş peşe... Tekrarı olmayan bir konser!
Siz bu yazıyı okuduğunuzda konser bitmiş , işkence devam ediyor olacak... Sahi, bu ülkeyi yönetenleri çocukları yok mu?
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler