Menü

İntikam, aklı ve vicdanı yok eder


23 Ekim 2011 - Zeynep Oral -

Ateş, düştüğü yeri yakar. Bininci, on bininci kez yaktı, yıktı, yok etti ateş düştüğü yeri. Evi, ocağı ve tüm geleceği...

Bin kez, on bin kez yürekler yandı tutuştu... Acı dağladı bedenleri... On bin kez Kürtçe ve Türkçe ağıtlar yükseldi evlerden...

Kimileri gece yarıları uykularından bombardıman uçakları, jetler geçerken, yanı başlarında bombalar, önlerinde mayınlar patlarken kahroldu; kimileri çok uzakta ekrandan izlerken, haber fotoğraflarına bakarken kahroldu... On binlerce kez kahrolduk. On binlerce kez lanetledik.

Her lanet okuyuşta benzer sözler söylendi... Benzer nutuklar atıldı... Benzer klişeler sıralandı... Benzer manşetler atıldı...

Katliamlar operasyonları, operasyonlar katliamları izledi.

Çocukların ölümü azalmadı.

Ah ne çok, ne çok, ne çok ahkam kesiliyor ! Ah ne çok, ne çok, ne çok herkes her şeyi biliyor... Herkes ne çok, ne çok konuşuyor... Askerliği biliyorlar, iç politikayı, dış politikayı biliyorlar, savaşmayı biliyorlar, hakareti, yarışmayı biliyorlar... Bir tek susmayı bilmiyorlar!

Susun! Yasımıza saygı gösterin diye haykırmak geliyor içimden!

Bu ülke, çocuklarını yiyen bir ülkeye dönüştü.

Mecburi askerlik hizmeti diye eline silah verip savaş alanına yolladığımız çocukların ülkesi... Siyaseti Mecliste yapmalarına izin vermediğimiz için dağa çıkmaktan başka seçenek tanımadığımız çocukların ülkesi...

"Açılım"dan "savaş çığırtkanlığına"; "Kürt Sorunu"ndan "Türk Sorunu"na; komşu ülkelerle "sıfır sorundan", "PKK'yı kışkırtan komşular"a geliverdik iki yıl içinde... Nicedir 30 bin değil; 50 bin diye "yuvarlar" olduk ölülerimizi, ölü çocuklarımızı!

Sokaktaki adam öfkesini, acısını denetlemekten aciz olabilir, kendini ve aklını kaybedebilir; "Kana kan, yaşasın intikam" diye haykırabilir...

Ammmaaa... Bir ülkenin Cumhurbaşkanı "İntikam" sözcüğünü böylesine yüceltebilir, böylesine kutsayabilir mi?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül "Bu saldırının intikamı çok büyük olacaktır ve misliyle de alınacaktır" dediğinden beri...

(Sonrasını yazmak istemiyorum... Daha doğrusu düşüncemi ve duygularımı paylaşmaktan korkuyorum...)

İntikam ne kadar büyük olmalı? Kaç ölü? 24'den bir fazla mı, yoksa yüz fazla mı? Kaç misli intikam alınacak? On katı yeter mi? 50? 100 katı???

Cumhurbaşkanı milleti kışkırtacak değil, tam tersine milleti yatıştıracak, sağduyuya çağıracak bir söylem benimsemeli.

Şimdi, şu an, iktidarın da, muhalefetin de, birbirine saldırma zamanı değil. Hele hele söylemlerimizle rant toplama zamanı hiç değil.

Bugüne dek kanın kanla temizlendiği hiç ama hiç görülmedi. Şiddetin şiddetle sonlandırıldığı da...

Askeri bilgim çok az, bu savaşın nasıl biteceğini bilmiyorum. Ama şu üç noktayı çok iyi biliyorum:

1) Savaşta, her iki taraf da kaybeder ve kaybedecek...

2) Ekonomik uçurumu ortadan kaldırmadıkça "insan hakları, özgürlük, eşitlik, barış, vb." ve daha nice ulvi kavramlar sadece ve sadece içi boş birer sözcük olarak kalır.

3) İntikam, aklı ve vicdanı yok eder...

İşte, bu da benim ağıtım...

Cumhuriyet - 23 Ekim 2011

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.