Menü

'İnsanlık Anıtı' İnsanlık Adına Kurtarılmalı!


16 Ocak 2011 - Zeynep Oral -

En açık seçik biçimde, sözü hiç dallandırmadan soruyordu Mehmet Aksoy: "Barış öneren heykel yıkılır mı?"

"Bırakın heykelimi bitireyim" diyordu.

"İnsan olma yolunda, ilerleme kaydetmek için"... Tüm savaşları lanetlemek için... Sarıkamış'ta, Kars'ta, Çanakkale'de ölen tüm şehitlerimizin anısına... Yan yana yaşamak; hayatı daha derinden, daha anlamlı, daha hoşgörülü kavramak için... "Bırakın birbirimizi kucaklamak gerekir duygusunu veren heykelimi tamamlayayım!"

İkiye bölünmüş bir insanın iki parçası karşı karşıya duruyor. Aralarındaki boşluk onları ayırıyor. Boşlukta uzanan el birbirlerine ve insanlığa uzanıyor. Yani uzanacaktı... Ama tamamlanmasına izin verilmediği için şimdi o el yerde... İnsanlık yerde sürünmeye bırakılmış...

Önceki gün bıraktığım yerden sürdürüyorum... "Heykelin bedeni formsa, ışık da kanıdır." Diyor Mehmet Aksoy. Bırakın ışığı görsün insanlık. Bırakın bedeni tamamlansın, hele bir kan dolaşımı başlasın...

Sınırın öte yanında, nefreti, kini, öfkeyi, ölümü yücelten bir anıt olduğunu bilmeyen yok. Ermenistan'a giden her resmi konuğun ziyaret etmesi mecburi olan "Soykırım Anıtı"...

Sınırın bu yanında, insanı, barışı, dostluğu, kucaklaşmayı, yaşamı yücelten bir anıt olacaktı...

Geç değil hâlâ olabilir...

Ne seçim tasası... Ne milliyetçi oyları kapma yarışı... Ne birkaç oy daha fazla alma tutkusu... Ne İslami referanslar... Ne de Başbakan'ın "estetik" anlayışı...

Bunların herhangi biri, henüz tamamlanmamış bir sanat eserini yok etmek için geçerli neden olamaz.

1500 ton ağırlığında, uçurum kenarında bazalt kütlelerin üzerinde duran, içindeki demir ve çelik yapıyla katbekat güçlendirilmiş betondan heykeli yok etmek ancak dinamitle patlatarak mümkün olabilir...

Başbakan'a seslenmek gereğini duyuyorum:

Vazgeçin!

Ne kendinize, ne de bu ülkeye bu kötülüğü yapmayın

Taliban çağrışımına yer vermeyin!

Sadece dış dünyaya karşı değil: Bu ülkede yaşayanlara yönelik söylüyorum: Bizi, bizden, bize karşı utandırmayın!

"Sanatın içine tüküren" sıfatından asla kurtuluş olmadığını yaşadık bu ülkede. Bir de "Taliban kafalı Başbakan" yaşamayalım!

Bırakın Mehmet Aksoy barış öneren anıtı tamamlasın!

Eğer sebep yukarıda sıraladıklarımsa (Seçim yatırımı, milliyetçi oylar, İslami referans, "estetik" kaygınız) ya da bu sıraladıklarım değil de, salt "dediğim dedik" tavrıysa, (Bakınız: önceki günkü "Padişahım Çok Yaşa" yazım...) eğer sebep inatsa, inanın değmez! Hiç ama hiç değmez!

"İnsanlık Anıtı" insanlık adına kurtarılmalı!

Sevgili Okurlar, birkaç gün önce Şef Sacha Goetzel yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Leyla Gencer anısına bir konser verdi.

Ağzına dek dolu salonda, kendilerini şimdiden ispatlamış üç genç soprano, Nazlı Deniz Boran, Pervin Çakar ve Sirel Yakupoğlu, Mozart, Mascagni, Verdi, Johann Strauss, Rossini operalarından aryalarını biz ölümlü dinleyiciler ve ölümsüz Leyla Gencer için söylediler.

Yaşamını müzik dünyasına adamış olan; genç yetenekleri opera dünyasına kazandırmak için uzun yıllar eğitimci olarak da çalışan Leyla Gencer sanki aramızdaydı... Sanki o genç sopranoları dinliyordu. Tıpkı dinleyiciler gibi, o da genç sanatçılarla kıvanç duyuyor, onları kucaklıyordu!

Operanın genç yıldızlarıyla bizleri buluşturan Borusan Kültür ve Sanat'a, konsere emeği geçen herkese teşekkürler.

Cumhuriyet – 16 Ocak 2011

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.