İlk Taşı Günahsız Olan Atsın…
27 Mart 2009 - Zeynep Oral -
Şu son günlerde gönlümde yatanı, dilimin ucunda düğümleneni avaz avaz haykırmak istiyorum: “İlk taşı günahsız olan atsın!”
Meğer tüm medyamız ne kadar demokrat, ne kadar özgürlükçü ve bağımsız, ne kadar adil, ne kadar insan hakları savunucusuymuş da benim şimdiye dek hiç haberim olmamış!
Adı üzerinde “iddianame” bu … Suçlanana daha söz hakkı verilmeden ortaya saçılan medyanın öfkesi kini, ileride “gazetecilik” derslerinde okutulacak türden.
“Darbeci gazetenin(!) darbeci yazarları(!)” diye ağızlarından salyalar püskürterek Cumhuriyet Gazetesi’nın tüm yazarlarını hedef alıp yazanlar, çizenler, konuşanlar, Mustafa Balbay’ın tecritten, avukatı aracılığıyla yollayabildiği ve Cumhuriyet’te yayınlanan açıklamalarının birine yer verselerdi, ne yapmaya çalıştıklarını anlamaya gayret ederdim. Ama hayır vermediler! Benim için çifte standartlığın, kaypaklığın ölçütü oldu bu!
“Gazeteci olmak”
40 Yıllık meslek yaşamımda, (33 yıl Milliyet, 7 yıl Cumhuriyet) “bıktık artık her yazıda insan hakları, yetti be kabak tadı verdi” diye çıkışan ağabeyler, şefler, yöneticiler, “meslektaşlar” meğer nasıl da insan haklarından, vicdandan yanaymış…Ben anlayamamışım! Bugüne dek amma kamufle etmişler, ama gizlemişler; hiç çaktırmamışlar!
Güneydoğu’da Komutanların peşine takılıp askeri tatbikata giden gazeteciler… (İçlerinde üniforma giyenleri bile bilirim!) Polisten daha “polis” kesilen polis muhabirleri… Yargıçtan daha yargıç kesilen adliye muhabirleri… Amerika’nın Irak işgalini alkışlayan “Dış Haber şefleri”, Amerikan ordusuyla Irak’a girmek için yanıp tutuşan acar yazarlar… Patronların iş takipçisi “gazetecileri” olduğunu bilmeyen mi var? Bugüne dek yetkili Generaller, Paşalarla ilişkisi olmayan tek Ankara Temsilcisi tanıyor musunuz??? Elleri kanlı Evren’i savunan, baş tacı eden gazetecileri görmedik mi?
Darbe kışkırtıcısı “gazeteci” kadar, İktidarla kucak kucağa “gazeteci” de olmaz! İkisi de aynı yozluğun, yamukluğun parçasıdır! Ben Abdi İpekçi’den böyle öğrendim!
Bulanık sularda, çamurlu zeminde, lekeli ortamda temiz kalmak, zor iştir. Ama işte bu zoru başarana “gazeteci” denir. Sahibinin sesi kuklalara değil!
Ayıptır
Bütün bunları zaten herkes biliyor… Hiç yazmayacaktım , eğer bir “arkadaş”ın çarşaf çarşaf suçlamalarını okumasaydım… Eğer bu “meslektaş”, Milliyet’ten topluca kovulduğumuzda “ombudsman“ olduğu halde günlerce susmasaydı… (Ki bu kovulanlar arasında , ona yazı yazma olanağını verenler, ona paye veren yöneticiler de vardı.) Okur tepkileri, kovulma gerekçemizi öğrenme istekleri karşısında susup susup , 15 gün sonra “CNN de böyle yapıyor… İşten çıkarma haberini okura duyurmuyor” gibilerinden bir açıklama yayınlamıştı. Şimdi insan hakları havarisi kesilmiş bu “ombusman” , suçlamaları arasında şu satırları okumasaydım yine de susacaktım:
“”Umuyoruz ki Balbay masum olsun. Ama meslek dayanışması diye yeri göğü inletenlere şunu sormak lazım: Gerçek bir düşünce ve ifade özgürlüğü kurbanı olan Hrant Dink öldürüldüğü zaman neredeydiniz? Hanginiz Agos’a gitti, hanginiz cenazesine katıldı? Hanginiz 90’lı yıllarda işinden olan gazetecilere sahip çıktı?”
Ayıptır. İnsanın utanması olur. Mustafa Balbay’a reva görülen muameleye karşı, meslek dayanışmasında bulunanları yermek isterken Hrant Dink’i “kullanmak” ayıptır.
On binler Hrant’ın ardından yürürken doğrusu “Ombusman”a tekmil vermek kimsenin aklına gelmemiş olabilir. Sayım mı yapmış, yoklama mı?! İnsan böyle şeyler söylemeden bir düşünür!
Şimdi Ignacio Ramonet'in "Medyanın Zorbalığı"(Om yayınları) ve Noam Chommsky’nin “Medya Denetimi” (Tüm zamanlar yayıncılık) kitaplarını okumanın tam zamanıdır… Düşünme zamanı… Konuşmadan, yazmadan önce susup düşünme zamanı… İlk taşı günahsız olan atsın deme zamanı…
Beşiktaş Belediyesinin kültür Atağı
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal bugüne dek sanat ve kültür mekanlarına, sanat ve kültür etkinliklerine verdiği önemle de öne çıktı. Birkaç akşam önce verdiği yemekte, sanatçıları ve yazarları Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya getirmesi, sohbet olanağı yaratması sevindiriciydi. Katılımcıların bunca çok olmasında kanımca “çalışkan nefer” Faruk Şüyün’ün rolü büyüktü. Gecenin bir de sürprizi vardı: Beşiktaş Belediyesi için Necdet Sakaoğlu’nun yazdığı “Güle Güle Çocuklar- Atatürk’ün Beşiktaş Günleri” adlı kitabı. Muhteşem fotoğrafları, özenli ve titiz baskısıyla kalıcı bir değer… Kitaba emeği geçenlere sonsuz teşekkürler.
Cumhuriyet- 27 Mart 2009
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler