Menü

İlhan Koman : Eşsiz bir yaratıcılık…


28 Mayıs 2005 - Zeynep Oral -

Ah Türkiye’m… Değerlerinin kıymetini bilmeyen ülkem…

Çok az, çok zor , çok zahmetli yetişen, nice mücadelelerle, amansız çabalarla kendini tüm dünyaya kabul ettiren en değerli yaratıcılarını hiç mi hiç önemsemeyen ülkem…

Eğer engellemek, yok etmek, durdurmak, karalamak, önünü kesmek ve cezalandırmak üzere seferber olmamışsa, bu yaratıcıları, bu ustaları görmezlikten gelen, yok sayan, sanki hiç yaşamamışlar, var olmamışlar gibi yapan ülkem…

Bunları bir kez daha bana söyleten dev bir sergi: “İlhan Koman: Retrospektif” sergisi… İstanbul’un İstiklal Caddesinde, bir uçtan öteki uca süren sergi. Tünel ucundaki İsveç Konsolosluğu’nun bahçesiyle, Taksim ucundaki Fransız Kültür Merkezi’nde , ama asıl ikisi ortasındaki Yapı Kredi salonlarında tüm bir yaşamı, tüm sanat üretimini ortaya koyan sergi…

Ne kadar geç, ne kadar geç kaldık bu sergi için.

Türkiye’nin ilgisizliği

Düşünün: İlhan Koman (doğumu 1921 Edirne) , İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirdikten sonra eğitim için Paris’e gider (1947- 51) , İstanbul’a döner, Akademi’de öğretim Görevliliği (1951-58) ve 1958’den sonra , hayata gözlerini yumuncaya dek (1986) İsveç’te Drottningholm’da yaşar, çalışır, araştırır, nice öğrenci yetiştirir ve hiç durmadan üretir. Dünya kentlerini, o kentlere damgasını vuran heykellerle donatır , dünyanın belli başlı sanat kurumlarında dev sergiler açar, en önemli Bienallere katılır, eserleri belli başlı müzelere seçilir ….

Ve bütün bu süreç içinde Türkiye’den koca bir tıssss…

Ah evet , 1953’de İstanbul Şehir Galerisi’nde ve Amerikan Kültür Merkezi’nde sergisini açmış, o yıllarda Ankara’da Anıtkabir’in doğu kanadına bir rölyef yapmıştır. Ancak ilk kapsamlı sergisi, ölümünden dört yıl sonra İstanbul ve Ankara’daki Nev Galeri’lerde açılacaktır. İstanbul’u taçlandıran iki heykelinin ilki 1968’de Elmadağ’da Divan Oteli’nin önüne; ikincisi, “Akdeniz” 1980’de Ziincirlikuyu’da Halk Sigorta’nın önüne dikilecektir…

Ancak İsveç’te yaşadığı ve ürettiği 35 yıl boyunca, emeği, çalışması, eserleriyle, İlhan Koman sanat dünyasının doruklarında sınırları aşarken, ne Türkiye devleti, ne de gelip geçen onca hükümet, kimdir, nedir, ne yapar diye merak bile etmedi. İlhan Koman’ı ilgisizliğin labirentlerinde unuttu…

Gecikmiş bir sergi demem bundan…

Gecikmiş, ama iyi ki gerçekleştirildi. Bunun için hem İlhan Koman Kültür ve Sanat Vakfı’na , hemde Yapı Kredi Kültür Sanat’a müteşekkirim. Sonsuz bir çaba ve olağanüstü bir çalışmayla muhteşem bir retrospektif sergiyle, sanatçının tüm yaratısını bütünselliği içinde sunuyorlar bizlere.

İlk karşılaşma

Yıllar önce ben, şanslı gençlerden biriydim. İlhan Koman’ın eserleriyle ilk karşılaşmam, öğrencilik yıllarımda Paris’teki Modern Sanat Müzesi’ndeki sergisindeydi. (1964) O güne dek gördüğüm hiçbir heykele benzemiyordu onunkiler. Taş, demir, bakır , kil , kullandığı her malzeme sanki tüm ağırlığından arınmıştı, sanki kanatlıydı ama yine de taş taş gibiydi, demir demir gibi… Gizlilik yoktu, göz boyamacılığı yoktu, kandırmaca yoktu…Elbet “sırrını” içlerinde taşıyorlardı, o başka… Kullandığı malzeme olsun, yarattığı form olsun ikisi de gerilimi, “drama”yı içinde barındırıyordu. Hele o sıralar benim gibi bir tiyatro tutkunu için bundan heyecan verici “heykel” olabilir miydi!

1972’de “Sanat Dergisi”ni kurduğumuzda ve sonraki yıllarda , başta sanatçının yakın dostu sevgili Güneş Karabuda olmak üzere, Abidin Dino, Yaşar Kemal ve Melda Kaptana’nın yazıları ve katkılarıyla İlhan Koman’ın dünya sanatındaki serüvenini, yaratıcılığını , araştırmalarını yakından izleme olanağını bulacaktık.

Bilim ve Düş

Gidin görün “İlhan Koman: Retrospektif” sergisini. Yalnızca eşsiz bir sanatçının tüm eserlerini görmek için değil; yaratma sürecini ve serüvenini, 21. yüzyıl sanatını kucaklayışını, yaşamla sanatı bütünleyişini anlamak için de gidin görün…

Serginin muhteşem katalogunda (Yapı Kredi Yayınları) yer alan Kaya Özsezgin, Pierre Gueguen ve Koman Vakfınca derlenen sanatçının kendi yazıları, İlhan Koman’ı tanımak, anlamak, eserlerinin peşinden keşfe çıkmanız için zengin bir kaynak oluşturuyor.

Birkaç güne yaydığım “İlhan Koman: Retrospektif” sergisi dolaşmalarımın sonunda bende kalan duygu ve düşünceleri şöyle özetleyebilirim:

İlk karşılaşmada edindiğim izlenimler şimdi çok daha güçlü bir biçimde içime yerleşmişti.

Evet bu eserler kanatlıydı. Heykeller , içlerindeki gerilimi dramayı neredeyse devinimle dışa vuruyordu.

Bu “kanatlanmış” heykeller çok sağlam temellere, sonsuz disiplinli form arayışlarına oturtulmuştu. Uçucu bir heves ya da rastlantıya yer yoktu.

Bu heykellerin tümünde bir süreklilik vardı. Form ve malzeme arayışları , onları doğurgan kılıyordu. Kendi içlerinden çoğalıyor, çeşitleniyorlardı. Ve her seferinde zamanı ve mekanı yeniden yaratıyorlardı.

Bilimle sanatın, teknikle duyarlığın, matematikle düş gücünün bunca bütünlendiği bir yaratıcılığa belki de ilk kez yanık oluyordum...

“İlhan Koman: Retrospektif” sergisine emeği geçen herkese teşekkür ederken, 30 haziran’a dek süren bu ziyafeti kaçırmayın derim. Hele hele, mutlak çocuklarınızı da götürün. Götürün ki, önlerinde yepyeni ufuklar açılsın!

28 Mayıs 2005- Cumhuriyet

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.