İlhan Ağabey sesleniyor...
23 Mart 2008 - Zeynep Oral -
"Unutmuştum onu.
Dün mutfağın penceresinden baktığımda gördüm; Japon gülü çiçek açmış.
Duvarın dibinde, arsız sarmaşığın nefti kuytuluğunda, mavi çamın dibinde, incecik yapraksız dallarında, tanımsız güzelliğiyle bana gülümsüyordu Japon gülü.
Bir kuş pencerenin pervazına kondu, bir kibritin alevi parladı, bir bulutun gölgesi yere vurdu. O an anımsadım. Annemin bahçesinden onu iki yıl önce alıp getirmiştik. Kar, kış, fırtına, don, yaz, güz, sıcak, kurak demeden yeni toprağına tutunmuştu.
Kimsecikler ilgilenmese de kendi kendine yeterdi.
Unutulurdu bütün yıl; aralık ayında, yıl sonuna doğru, tomurcuklanıverirdi, insanı şaşırtarak...
Bilmem ki çoktan toprağa karışmış annem mi yeni yılımı Japon gülüyle kutlamak isterdi? (...)
x
Çoğu baharda doğa aldanır, ağaçlar erken çiçeklenir, ortalık donansa da insanın yüreğine kuşku düşer; çünkü kış, kar, don, soğuk geri dönerse vurgunu yiyen sapır sapır dökülecek, renkli cümbüş düş kırıklığı yaratacaktır.
Japon gülünün böyle bir aldanışı yok; çünkü kış kıyamette gülümsüyor.
Kimi çiçek zorda açar.
Kayalık dağ yamacında, kızgın çöl kuraklığında, pis kokulu bataklıkta, ulu bir ormanın güneş girmeyen kuytuluğunda, hiç umulmadık bir yerde rastladığım çiçek zindanın dibinde bembeyaz dişleriyle gülümseyen umut gibidir.
Japon gülünün açması için ne ağaçların dallarına su yürümesine, ne toprağın buram buram bahar kokmasına, ne doğanın içten içe kıpırdanmasına gerek var.
Zor günlerin çiçeği Japon gülü.
Belki de bunun için çok seviyorum, yeni yıla girerken yine açtığını görünce bir sevindim, bir sevindim; bir sevindim; elimi salladım pencereden : Merhaba Japon gülü!
x
Kimi insan Japon gülü gibidir.
En zor günleri bekler açmak için, karanlık, soğuk, fırtına, tipi vız gelir.
O kişiyi ne kışın geri dönmesi korkutur, ne kırağı çalması, ne don tutması...
Heeeey! Yurdumun Japon gülleri...
Hepinize merhaba!"
x
İki gün önce haberi aldıktan, sabaha karşı baskın olayının tüm şokunu ve dehşetini yaşadıktan sonra kendimi İzmir uçağında buldum. Karşıyaka Belediyesi'nin düzenlediği "Cumhuriyet ve Kadın" toplantısının konuşmacılarındandım... Yol boyunca toplantı saatine dek içimde, yüreğimde, tüm benliğimde yalnız ve yalnız sıradan faşizm olgusunun ayrıntılarını yaşadım.
Konuşmam "Sıradan Ayırımcılık" üzerineydi. Yaşadığım, yaşamakta olduğumuz ise sıradan faşizm!
Sonra... Sonra toplantı saati yaklaştıkça, toplantı boyunca, toplantıdan sonra .... Sonra iki gün boyunca... Sonra şu yazıyı yazmaya çalıştığım şu ana dek...
Heeeey, Sevgili İlhan Ağabey, yurdumun Japon Güllerini görmeliydin!
Görmeliydin sana sarılışlarını, seni kucaklayışlarını!
Görmeliydin soğuk ve karanlığa karşı, baskıya ve şiddete karşı, sindirme ve korkutmalara karşı direnmelerini! Görmeliydin faşizme karşı, gericiliğe karşı sana ve Cumhuriyet'e sahip çıkmalarını...
Hepsi senin sesini çoğaltıyordu:" Heeeey! Yurdumun Japon gülleri...Hepinize merhaba!" diyerek...
X
Tehlike çanları çalıyor... Çok yakında, anlı şanlı ve pek ünlü "Solcu ağbey"lerimizin iteklemeleriyle; "liberal" köşeciler ve dinci gazetelerin öngörüsü ve işbirliğiyle ; Cumhuriyet mitinglerine katılanlar da bir gece yarısı ya da sabaha karşı evlerinden alınıp götürülürlerse hiç ama hiç şaşmayın!
Şaşmayın ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın açıklamalarını bekleyin... Pek yakında... Az sonra...
Cumhuriyet- 23 Mart 2008
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler