Menü

İkibin Yılı


02 Ocak 2000 - Zeynep Oral -

Dün ya da bugün, şöyle bir iki satır yazıp altına tarih attınız mı? Vazgeçtim bir iki satır yazmanızdan, herhangi bir yere tarih attınız mı?

Yapmadınızsa, hemen yapın! Müthiş zevkli oluyor! İki ocak iki bin ya da üç ocak, dört ocak , beş ocak iki bin yazacaksınız. İlk faslı değil ama o iki bin sayısını yazmak... Önce 2 yanına tam üç tane sıfır 0 ! Eder 2000! Tadına doyulmuyor.! Nasılsa birkaç gün, birkaç hafta sonra onu da kanıksayacağız , heyecanı kalmayacak. Tıpkı bir ve dokuzla başlayan tarihleri kanıksadığımız gibi...İyisi mi şimdi yeniyken, çok yeniyken, taptazeyken tadını çıkarın! Sıradan bir şeymiş gibi kaçmasın parmaklarınızın arasından. Yazın önce ikiyi ve yanına üç sıfırı ve o anın heyecanını yakalayın, duyun, yaşayın!

Gelecek nasıl olacak? Bilmiyoruz! Zaman dediğimiz insanoğlunun yarattığı o kavram tik taklarıyla ilerlemeyi sürdürecek ve biz orasından burasından asılacağız o tik taklara... Önemli olan o asılma sırasında bırakın sevdiklerimize ve çevremize , dünyaya ve doğaya zarar vermemek, yıkımlara ve tahribatlara yol açmamak! Önemli olan o asılma sırasında güzellikleri, nimetleri , değerleri paylaşmak, yaratıcılığı güçlendirmek ve desteklemek ! Önemli olan zamanın , biz fark etmeden ellerimizin arasından kaçıp gitmesindense , yaşadığımız her anın bilincinde olmak!

Kesin olan bir şey var , o da artık hepimizin geçen yüzyıldan kalma olduğumuz!

Bundan böyle çocuklarımıza ve torunlarımıza "Ben, geçen yüzyılda..." diye ya da "Biliyor musun , geçen yüzyılda..." diye başlayan öyküler anlatacağız, bol bol kafa ütüleyeceğiz! Ve elbet onlar da, "Bırak şu geçen yüzyılı , sen bu yüzyıla bak!" diyecekler.

Kesin olan bir şey daha var: Hiçbirimiz bu yüzyılın sonunu görmeyeceğiz. "Fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz", 21. yüzyılın sonunu... "En güzel , en gerçek şeyin yaşamak olduğunu " bildiğimiz halde, öleceğiz.

Nazım Hikmet'e kulak veriyorum: "Yaşamak şakaya gelmez,/ büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın,bir sincap gibi mesela / yani , yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden / yani, bütün işin gücün yaşamak olacak."

" Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, / yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin,/ hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, / ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, / yaşamak, yani ağır bastığından."

"Yani, nasıl, nerede olursak olalım / hiç ölünmeyecek gibi yaşanacak..."

X

2000 Yılının bu ilk pazarında hepinize bir yeni yıl armağanı vermek istiyorum. Çok sevdiğim bir Çin Masalı... Bakmanın, görmenin, zamanı ve yaşamayı değerlendirmenin, yoğurmanın, yorumlamanın binlerce yolu olduğunu unutmamanız dileğiyle işte "Çin Masalı":

Çok yaşlı iki Çinli önlerindeki durgun suya, suyun içindeki balıklara bakıyormuş... Bakmışlar, bakmışlar, bakmışlar... Neden sonra içlerinden biri, "Şu balıklar, kim bilir ne mutludur" demiş...

Aradan bir süre geçtikten sonra , öteki karşılık vermiş: "Ne biliyorsun, belki de çok mutsuzdurlar..."

Uzunca bir sessizlikten sonra, ilki sözü şöyle bağlamış:
"Biliyorum, çünkü sen , ben değilsin."

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.