Menü

İdil Biret


28 Mayıs 2000 - Zeynep Oral -

Piyano, meşin bir top olsaydı...

Galatasaray'ın zaferi hepimizi sevince boğdu. Bu çok doğal... Sevinç kutlamalarımıza şiddet karıştı. Buna da çok şaşırmadım. Ne de olsa şiddet, kana susamışlık içimizde var. Kızınca vuruyoruz, çok sevince vuruyoruz, üzüntüden kahrolunca vuruyoruz, çok eğlenmek isteyince vuruyoruz... Bunlar değil de, maç sonrasında hem devlet ve siyaset katlarındaki, hem de medyadaki büyüklerimizin dillerinden düşürmedikleri sözler beni şaşırttı: Galatasaray'ın başarısının, Türkiye'nin tanıtımına katkıda bulunacağına dair sözler...

Bu mantığı benim aklım almıyor... Bir de şöyle düşünün: Allah korusun final maçını Galatasaray değil de Arsenal kazansaydı, dünya İngiltere'yi daha çok mu tanıyacaktı, farklı mı tanıyacaktı???

Nereden takıldı bu mantıksızlık kafama derseniz, belki de şu anda önümde serili olan dünya basınından (hem de dünyanın dört bir yanından) derlenmiş gazete ve dergi kupürlerinden, diyebilirim. Almanya'dan Japonya'ya , İngiltere'den Avustralya'ya, Amerika'dan Fransa'ya ve daha nice ülkenin en prestijli yayın organlarında yer alan yazılar... Hepsi Türk piyanist İdil Biret'ten söz ediyor.

Neden mi ? Çünkü dünyada ilk kez bir piyanist, Chopin'in bütün piyano eserleri, Beethoven'in bütün senfonileri ( Liszt düzenlemeleri), Brahms'ın bütün piyano eserlerinden sonra, şimdi de Rachmaninof'un bütün piyano eserleri dizisini kayda geçirdi . Rachmaninof dizisi (yine Naxos'dan) önümüzdeki günlerde dünya piyasasına dağılacak.

Ben bu işin "dünyada ilk" olduğunu New York'da yayınlanan "Listener" dergisi yazarı Patrick Meanor'un yazısından öğrendim. Üç sayfalık yazının bir yerinde şöyle diyor:

"Şimdi: Herhangi bir piyanist adı söyleyebilir misiniz ki Chopin'in tüm piyano eserlerini (15 CD), Brahms'ın tüm solo piyano eserlerini (12 CD), Liszt'in derlediği tüm Beethoven Senfonilerini, ve Rachmaninof'un tüm solo piyano eserlerini plağa geçirmiş olsun? Ben ne geçmişte ne günümüzde böyle bir şey duymadım, görmedim. Bu nedenle İdil Biret bir 'fenomen'dir... Ancak bu müzikal fonomenin ötesinde Birert, aynı zamanda fonomenal bir sanatçıdır. Şu istatistiklere bakın: Solo repertuarında 546 eser artı Chopin'in tüm eserleri ; oda müziği repertuarında 100 kadar eser; konçerto repertuarı , Rachmaninof, Prokofiev, Beethoven, Bartok, Çaykovski vb. tüm konçertoları olmak üzere 114 eserden oluşuyor."

Sanatçıyla karşılaşmasını, konuşmalarını anlattıktan sonra yazısını şöyle bitiriyor: "Bana beş dakika gibi gelen bir buçuk saatin sonunda gezegenimizin en zarif, en cana yakın ve egosundan arınmış müzik kahramanından ayrıldım. Daha önce müziğinde bulduğum özellikleri kişiliğinde de bulmuştum: Ender rastlanır bir aydınlık, zenginlik, sıcaklık ve açıklık. Neredeyse tümüyle ticarileşen müzik sahnelerimizden sessizce ama hızla yok olan özellikler. Tanrıya şükürler olsun ki,müziğin hala insani bir öneri olduğunu hatırltan İdil Biret'ler var dünyada."

Alıntı yapmayı sürdürecek olsam değil bu köşe, çok sayfalı gazetemin tüm sayfaları yetmez.

Chopin dizisiyle Varşova, "Grand Prix du Disque Chopin" büyük Ödülünü ; Boulez Sonatları'yla (Naxos) Fransa'da "Le Diapason d'Or" Ödülünü kazanan İdil Biret... "Brahms" dizisiyle Amerika'da Brahms üzerine kitap yazmış, araştırmacı, eleştirmen Bernard Jacobson'a (Funfare" Dergisi) şu sözleri söyleten sanatçı: "Brahms kitabı yazmış biri olarak, İdil Biret'in bu dizisine, en büyük övgüyü , şu gerçeği kabullenerek yapabilirim: Onun yorumu, Brahms anlayışımı değiştirdi, besteciye sevgimi çoğalttı,yoğunlaştırdı."

İdil Biret'in on diskten oluşan Rachmaninof yorumlarının dünya piyasalarına çıkmasını beklerken bir haber daha: Sanatçının , Bilkent Senfoni Orkestrası'yla doldurduğu Saint-Saens ve Ravel piyano konçertoları da yakında Türkiye'de piyasaya çıkacak.

Plakları beklerken, belirtmeliyim ki dört gündür İstanbul çok ilginç bir müzik tasarımını yaşıyor. Sergi, film gösterileri, panel ve konserleriyle , kavramsal bir festival de diyebilirsiniz. Akbank Oda Orkestrası Şefi Cem Mansur'un yüreğinden aklından çıkmış bir tasarı: " 1789- 'Akl-ı Selim'in Müziği" (Ayrıntıları 25 Mayısta bu sayfada okumuşsunuzdur.) Cem Mansur'un deyişiyle: "Çağının en sadık tanığı olan müzik, kaderleri 1789 yılında önemli bir değişim sürecine giren iki toplumun 'manevi' yaşamlarının yansıdığı bir ayna"... Doğuyla batı, Fransa'yla Türkiye, dünle bugün arasında gidip gelinen bu şenliğin son günü bugün. Bu akşam Beethoven'in Savaş Senfonisi "Wellington'un zaferi"ni , Schönberg'in "Napolyon'a Kaside"sini , Akbank Oda Orkestrası'ndan dinleyebilirsiniz. Gecenin solisti İdil Biret.

Başlığa bakıp bu da ne diyenlere... Bilmem işte, öyle içimden geldi.

"Piyanolar, kemanlar, flütler, neyler , kanunlar, vb. meşin bir top olsaydı eğer" ... diye başlayacaktım yazıya, sonra nedense vazgeçtim.

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.