Menü

İbrahim Tatlıses Özür Diler mi?


28 Kasım 2010 - Zeynep Oral -

25 Kasım "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü"ydü... Hafta boyunca, artık ezberlediğimiz sayılar tekrarlandı. Son yedi yılda kadına karşı şiddetin yüzde 1400 arttığı; 2002'de öldürülen kadın sayısı 66 iken 2009'un sadece ilk 7 ayında bu sayının 953'e vardığı belirtildi. Yasaların şart koştuğu sığınmaevlerinin bu hükümetin zihniyeti nedeniyle açılmadığı vurgulandı.

Ülkemizde kadına yönelik şiddetin ne denli sıradanlaştığı ve nasıl tehlikeli boyutlara ulaştığını hafta içinde İbrahim Tatlıses olayıyla bir kez daha yaşadık.

Olayı bilmeyenler için Ka.Der'in yayımladığı hem özetleyici hem de her sözcüğüne katıldığım açıklamasını aynen yayımlıyorum.

Kamuoyuna:

Kurban Bayramı'nın son günü, bir oteldeki performansı sırasında 10 yaşındaki hayranı küçük bir kıza "küçük orospu" diye seslenen İbrahim Tatlıses'i, Tatlıses'in "ayıbını" görmezden gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ı ve bunun bir haber olmadığını düşünen "erkek medyayı" kınıyoruz.

Argoda "para karşılığı seks işçiliği yapan" kadınları tanımlamak için kullanılan ve Türkiye'de erkeklerin kadınları aşağılamak için hakaret amacıyla kullandıkları bu kelimenin hele de bir çocuğa karşı "fütursuzca, şuursuzca, saygısızca" kullanılması büyük bir ayıp olmasının yanı sıra suçtur.

Küçük çocuğu ve ailesini rencide eden, yüzlerce kişinin önünde küçük düşüren, gururu ve onuruyla oynayan Tatlıses, "orospu" kelimesini "günlük hayatında en çok kullandığı kelimelerden biriymiş gibi" rahatça sarf etmiş, erkek egemen dilin içerdiği şiddeti bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Tatlıses'in bu rahatlığının nedeni, kadınlar hakkındaki düşüncelerinin herkes tarafından paylaşıldığını sanması olabilir. Oysa biz kadınlar Tatlıses'in tavrını tahammül ötesi buluyor ve kınıyoruz.

Olayın tehdit boyutu

Tatlıses, tepkiler üzerine yaptığı açıklamalarda, önce o lafı söylemedim dedi. Sonra, söylesem ne olur, bizim orada (Güneydoğu demek istiyor) sevdiklerimize söyleriz, ayıp değildir gibilerden düzeltti.(!) ... Elbet bu sözcüğü o küçük kıza bilerek kötü niyetle, hakaret diye kullanmadığı ortada... Sadece alışkanlık işte! Düşünce alışkanlığı, bakış açısı alışkanlığı, dil alışkanlığı!

Gelin görün ki, hele onun gibi topluma mal olmuş bir sanatçı, örnek alınan, alkışlanan bir insan, dilinden dökülen sözcüklerin, bir düşünceyi, bir duyguyu ifade ettiğini bilmeli. Kullandığımız sözcüklerin bizi, kişiliğimizi, kimliğimizi, düşünce dünyamızı, bakış açımızı temsil ettiğini bilmeli. Bilmiyorsa öğrenmeli.

"Oxford vardı da mı gitmedik" dediğini gülümseyerek anımsıyorum. Ama inanın bunlar üniversitede öğrenilmiyor!

O anda, madem ağzından böyle bir laf çıktı, yapabileceği tek şey vardı Tatlıses'in: Özür dilemek.

Tam tersini yaptı. Tepki gösteren kurumlara öfkelendi. Tepki gösteren, çok haklı olarak tepki gösteren bir kadın gazeteciyi tehdit etti. (Bakınız dünkü Emre Kongar yazısı) Balçiçek İlter, İbrahim Tatlıses'in telefonda kendisine "Gün gelir, o kalemler kırılır, kırarlar o yazdığınız kalemi" dediğini söylüyordu.

Özür dilemeli

Küfür yerine ya da Tatlıses'in deyişiyle "bizim oralarda" sempati niyetine "orospu" demek ne denli şiddet içeriyorsa, tehdit etmek, bin kat daha çok şiddeti barındırıyor.

Tatlıses'in dilindeki alışkanlık, sadece şiddet içermekle kalmıyor, ülkemde çok yaygın olan bir zihniyeti, kadına bakışı da ortaya koyuyor.

Son yedi yıldır, ne acı ki, "Ilımlı İslam demokrasimizde" bu bakış açısı, "muhafazakâr yaşam biçimi", kadınların çalışma yaşamından alınması, mutaassıp mahalle baskısıyla birlikte giderek yaygınlaşıyor ve güçleniyor.

Çok geç olmadan bu yayılmayı, bu güçlenmeyi kırmak istiyorsak bu zihniyete daha yüksek sesle karşı çıkmalıyız, daha çok tepki göstermeliyiz.

Kadın konusunda hükümetin tek ilgi alanının türban olduğunu artık bilmeyenimiz yok. O nedenle Kültür Bakanı'ndan bir özür falan beklemiyorum. Ama bu ülkenin sevilen bir sanatçısı olarak İbrahim Tatlıses hâlâ özür dileyebilir. Ve belki de, bir kez de bu açıdan örnek olabilir.

Cumhuriyet - 28 Kasım 2010

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.