Menü

Hayatı çoğaltan kadınlar


12 Şubat 2010 - Zeynep Oral -

Kimi zaman yaşamı zenginleştirmek, hayatı dönüştürmek, dünyaları çoğaltmak için bir, ya da iki, ya da üç kadının çabası yeterli olabiliyor… İşte yine böyle bir durumla karşı karşıyayız:

Eğer ressam Su Yücel, sahip olduğu kişiliğe, vicdana, yeteneğe, dünya görüşüne sahip olmasa… Eğer proje koordinatörü Neşe Erdilek, Su Yücel’e inanıp desteklemese… Eğer Maçka Sanat Galerisi’nin sanatla yaşamı her daim “yeni”yle buluşturan azimli yönetici Rabia Çapa, bu çalışmayı fark edip “farkındalık” yaratmak istemese… “Su’yun İçinden” başlıklı bu sergi olmayacaktı.. (Bu sergiyi 13 Mart’a dek Maçka Sanat Galerisi’nde izleyebilirsiniz.) Artık en başa dönebilirim:

KADIN OLMANIN ORTAK PAYDASI

Su Yücel, fildişi kulesine kapanıp çalışan ressamlardan değil. Onun kadınlarla birlikte çalışmasına daha önce İzmir Karaburun’un köylerinde tanık olmuştum. Hayır yazlıkçıların doldurduğu Karaburun’un kıyı kasaba ve köylerinde değil, dağ köylerinde… Burada WINPEACE yani Tükiye - Yunanistan Kadın Barış Girişimi olarak, üç köyün kadınlarını alternatif turizme açarken Su Yücel’in onlarla çalışması sonucunda nice mucizeler yaratıldığını görmüştüm.

Su Yücel, önce Mardin Kızıltepe’de, sonra Diyarbakır, Batman ve Kars’ta kadınlarla çalıştı. Sonra İstanbul’un orta yerinde Sulukule’de Roman kadınlarla… Bunların tümünde o bölgenin özelliklerini taşıyan, o bölgenin gelenekleriyle yetişmiş kadınlar vardı. Oysa bu kez farklıydı. Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği aracılığıyla buluştuğu kadınlar, Romanı, Türk’ü, Kürt’ü, Afrikalısı, farklı yerlerden göç etmiş kadınlar bir arada yaşıyorlardı.

Bu kez yine “Beni nasıl karşılayacaklar? Ortaya nasıl bir şey çıkacak? İletişim kurabilecek miyim? Resim yapmaya yanaşacaklar mı?” gibi birçok soruyla yola çıktı…

Tarlabaşı İstanbul’un sorunlu bölgelerinden biri. Yoksulluk ağır basıyor. Toplumdan dışlanmış, eğitimsiz kadınlar çoğunlukta…

Tarlabaşı Toplum Merkezi aracılığıyla İstanbul 2010 Projesi olarak, geçen sonbahar evlerin önüne seyyar atölyeler kuruldu, çalışmaya başlandı… Sonra yavaş yavaş sınırlar yok oldu ve kadın olmanın ortak paydasında buluşuldu. Ve bu buluşma, resim sanatı aracılığıyla 65 kadının içlerini, düşlerini, ruhlarını ve umutlarını dışavurmasıyla taçlandı.

SADECE FIRÇA DARBESİ DEĞİL

Şimdi sözü Su Yücel’e bırakıyorum:

“Bir sanatçı, bir ressam olarak, boyalarımı fırçalarımı önlerine serdiğimde gördüm ki, hiç de öyle hayattan beklentisi kalmamış bireyler değiller. Tam aksine, ticaret yapmayı kafasına koymuş kadınlar da var; 80 yaşında aşk özlemi çeken kadınlar da… Nerede ve ne koşulda yaşıyor olursa olsun, hayata, geleceğe dair umutları yaşatıyorlardı. Her bölgenin koşullarına bağlı olarak farklı beklentileri taşısa da, kadın olmanın ortak kaygı ve isteklerini görüyordum…

Bu çalışmaların hem beni hem de resmimi beslediğini belirtmek isterim. Ben, boyalarım ve fırçalarım, kadınların duygularını dile getirmede sadece bir aracıyız. Onların yaptıkları resimlere, kullandıkları renklere bakarak dünyalarını anlamak ise sizlere düşüyor.”

O dünyaları görmek, tanımaya çalışmak, anlamak zorundayız! Mecburuz buna! Başka yolu yok. Su Yücel’in dediği gibi: “Çünkü, yaşam birbirimizin dünyası hakkında fikir sahibi olunca anlam kazanıyor, tıpkı bir resimdeki bütün renklerin iç içe geçmesi gibi…”

TEFLER ÜZERİNDEKİ DÜNYALAR

Maçka Sanat Galerisi’nde tefler üzerinde binlerce ağaç, binlerce çiçek açıyor. Rengârenk evler açıyor. Umutlar açıyor. “Ne renk olursa olsun, yeter ki evim olsun”lar açıyor…

Tarlabaşı’nın çamaşırı bitmez” sözüyle “En sevdiğim şarkı: Seni sevmeyen ölsün” buluşurken teflerden çocuk kahkahaları, kuşların kanat çırpışı yansıyor. “Çok doluyum, resim yaparak biraz olsun rahatladım” ya da “Ellerim titredi istediğim gibi yapamadım” arasında gidip gelirken olanak verildiğinde her kadının yaratıcı olabileceğini görüyorum… Hayatı nasıl da zenginleştirdiklerini, çoğalttıklarını görüyorum.

Tarlabaşı’nda yaşayan kadınların tefler üzerine yaptıkları resimler daha önce Tarlabaşı’nda sokak sergisinde izleyiciyle buluşmuştu. Orada kaçıranlara önerim, gidin Maçka Sanat’ta görün. Ve çalışma sürecini anlatan videoyu da izleyin. Görün ve izleyin ki, farklı dünyaları, farklı yaşamları anlayabilesiniz… Emeği geçen herkese teşekkürler.

Cumhuriyet- 12 Şubat 2010

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.