Hafıza Boşluklarına Birebir
07 Mart 2004 - Zeynep Oral -
"Hatırlamıyorum" diyordu beyazperdedeki yüz… "Hatırlayamadım" diyordu sokaktaki yaşlı başlı adam… "Bilmiyorum," diyordu sokaktaki kadın…"Duymadım" diyordu genç kız ya da delikanlı…"Hayır hatırlamıyorum"… "Hatırlamadım"… "Bilmem, hatırlayamadım"… Üç, beş on değil, onlarca, belki yüzlerce, "Hatırlamadım", "Hatırlamıyorum" …
Her "Hatırlamıyorum" bir hançer gibi daha derine, daha derine saplanıyordu… Her "hatırlamıyorum"da biraz daha kahroluyorduk, biraz daha utanıyorduk, biraz daha ufalıyorduk…
Ben hatırlıyordum. Filmi izlemeye gelen, o salonu dolduran herkes hatırlıyordu. 2000 Yılının Aralık ayındaydı. F tipi cezaevlerini protesto etmek için mahkumların ölüm orucu yaptığı cezaevlerine aynı anda bir operasyon düzenlendi. Adına "Kurtarma Harekatı" dendi. O "kurtarma" sonucunda yaşananları izliyorduk "Üstü Kalsın" adlı belgeselde… Ve biz o belgeseli izlerken, ölüm oruçlarında ölenlerin sayısı 109'a yükseliyordu…
Artık gazetelerde görmediğimiz, hele hele televizyon kanallarında hiç rastlayamayacağımız 109. ölüm… Dört yıldır süregelen bir trajedi, artık "haber" değeri taşımıyordu anlaşılan vur patlasın çal oynasın, nurlu ufuklara ilerleyen ülkemizde…
Bir başka belgesel filmde, "Gereği Düşünüldü"de, kimse "hatırlamıyorum" demedi ama bir hak arama sürecinde unutmamak, unutturmamak için verilen mücadeleyi izledik. 1995 Yılındaydı. Gazi Mahallesi olaylarında emniyet güçlerince öldürülen onca insanın yakınlarının sürdürdüğü hukuk mücadelesini izliyorduk. Gazi Mahallesi İstanbul'daydı ama sanık polislerin yargılanması Trabzon'da yapılıyordu. Kayıp yakınları yıllarca Trabzon'daki mahkemeye, öldürülen yakınlarının , bir türlü yargılanamayan sanıkların peşinden sürüklenip durdular.
Hayır bu sürüklenişi de yayın organlarında izleyemedik. Yollarda geçen iki yılın öyküsünü şimdi bu belgeselde izliyorduk… Ülkemizdeki adalet uygulamasından hiçbir sonuç alınamayınca , halen dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde sürüyor… (Bu film Türkiye'de yasaklandı. Ancak festivallerde gösteriliyor.)
Bunlar yalnızca iki örnek… Türkiye'den iki örnek …Şu son dört gün içinde Türkiye'den ve dünyanın her yerinden, tüm kıtalardan belgesel filmler , Fransız ve İtalyan Kültür Merkezlerinde izleyicisiyle buluştu. Belgesel Sinemacılar Birliği'nin düzenlediği "Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali" yedinci kez gerçekleşti. Festivale geniş bir yabancı yönetmen katılımı da var. Ve örneğin yabancı yönetmenler, "Gereği Düşünüldü" belgeselinin neden ülkemizde yasaklandığına bir türlü akıl erdiremiyor!
Bütün zamanların tanıklığı
Belgeseller bir toplumun belleği…Bütün zamanların tanıklığı… Hafıza boşluklarını doldurmanın, toplumları anlama ve anlatmanın yolu… Hele bizimki gibi beleksiz toplumlarda önemi ve işlevi sonsuz…
Belgeseller aynı zamanda kendi başına özgün bir sanat. Malzemesi gerçeklik olan, ancak bir ekibin yaratıcı gücüyle, dünyaya, insana, doğaya, tarihe ve coğrafyaya, uzak ya da yakın olaylara, durumlara, olgulara, bakışı, algılayışı ve yorumlayışıyla biçimlenen bir sanat. Hayata bilgi ve yaratıcılıkla müdahale etmenin yolu.
Son yıllarda belgesellerin önemi ve işlevi daha da arttı. Adeta bir dönüşüm yaşadı . Küreselleşmenin en olumsuz yanlarını büyüten, yücelten dünyamızda , haber alma, bilgilenme hakkının sınırlandığı, iletişimin belli başlı güç odaklarının denetimine geçtiği bir ortamda , belgeseller müthiş bir özgürlük alanı.
Bize sunulan ve öğrenmemize izin verilenle yetinmeyip, farklı alanlara, farklı bakış açılarıyla eğilebilen, "öteki"ne ışık tutan, kanıksanılanın dışına çıkabilen, gizlenen, yok sayılan ayrıntıları mercek altına yatırabilen, yeniden düşünmemizi sağlayan bir güç oluşturdu belgeseller. Ve bu gücü dünya çapında kurulan bir iletişim ağıyla pekiştirdi. Müthiş bir karşı duruş oluşturdu.
Belgeseller sayesinde Afrika'nın en karanlık deliğinden, gözler önündeki Gazze Şeridi'ne, Irak'taki Arap Yahudilerden, bir radyo yayınının kışkırtmasıyla Ruanda'da insanların komşularını, kardeş çocuklarını neden öldürdüklerini, Kolombia'dan, Kalküta'ya; Bağdat'tan Kabil'e, medyanın söylemediklerini öğreniyoruz.
"Hatırlamıyorum" demenin utancını yaşamamak için , daha çok daha çık, daha çok belgesel… Toplumsal bellek, hepimize gerekli.
7 Mart 2004
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler