Güneş Balçıkla Sıvanmaz!..
19 Nisan 2009 - Zeynep Oral -
Bugüne dek elime geçen her fırsatta, her ortamda, her yaştan insana ha bire sivil toplum kuruluşlarında çalışmanın önemini anlatıp durdum. Konuşma yaptığım her öğretim kurumunda, çağrıldığım her programda bunun gerekliliğini vurguladım. Çünkü inanıyordum ki, ülkemin geri kalmışlığında , sivil toplum kuruluşlarının çoook , hem de çok gecikmiş olarak hayatımıza girmesinin rolü vardı. “Sivil Toplum Kuruluşlarında çalışmayan insana benim saygım yok” tümcesini dilimden düşürmez olmuştum. Karşıma geçip gidişatı eleştirenlere ya da ha bire yakınanlara, “Peki siz ne yapıyorsunuz hangi sivil toplum kuruluşunda çalışıyorsunuz” diye hesap soruyordum. Hem onları hem de “Ama ben ne yapabilirim ki?” diye soranları, kendisine en yakın bulduğu kuruluşta çalışmaya yönlendiriyordum…
Öyle ya , madem bu ülkede yaşıyorduk. Bu ülkeden sorumluyduk. Yanlışlardan, haksızlıklardan da sorumluyduk!
Bir haftadır Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Çağdaş Eğitim Vakfı’na uygulananları gördükçe, bütün bu söylemim aklıma geliyor… Bir haftadır tüm STK’lı arkadaşlarım sıra bize ne zaman gelecek, diye başlayan tümceler kuruyor…
Anımsayacaksınız 12 Eylül’de gepegenç çocukları “suçlu” diye televizyonlarda afişe ederlerdi. Önlerindeki masalarda da üst üste yığılmış kitaplar sergilenirdi! Yani kitaplar eşittir suç aletleri! Bu imge hepimizin içine yerleşmişti! Anneler çocuklarını korumak için “Benim oğlum/ kızım kitap okumaz” derdi. Yalnız anneler mi! Şehir Tiyatroların başındaki Vasfi Rıza Zobu bile 1402’likler yani “sakıncalılar”, tiyatrodan atılırlarken, korumak istediği bir oyuncuyu “o zaten okumaz” diye savunmuştu!
Ama gelin görün ki bugünün Türkiye’si o günlerden çok farklı! Bakın pazartesinden bu yana Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne her zamankinden daha çok para yağmaya başladı! Şimdiye dek çocukları okutmanın önemini kavramamış olanlar bile birden uyanıp seferber oldular ! Anlıyacağınız hesap tutmadı! Ters tepti!
Sevgili Türkan Saylan’ı anası gavur diye, kendisi misyoner diye, yok PKK’lı diye, hayır, hayır tam tersi Türk milliyetçisi olup Kürtleri asimile ediyor diye, kız çocukları okula yönlendiriyor diye, darbeci diye, darbeye karşı diye , şu diye bu diye suçlasınlar bakalım…O her zamankinden daha güçlü veriyor mücadelesini!
Güneş balçıkla sıvanmaz ki!
Yarın, 20 Nisan, Pazartesi. . Hrant Dink cinayeti davasının 9. duruşması var. Hrant’ın arkadaşları , “Adalet nöbeti” için saat 10:00’dan başlayarak Beşiktaş İskele Meydanı’nda toplanacak. Adalet için, Hrant için “Sen de orada ol” diye çağrıda bulunuyorlar.
“Adalet nöbeti” kaçınılmaz! Çünkü iki yılı aşkın bir süredir hala herhangi bir ilerleme yok. Görünen o ki, o korkunç cinayetten önce herkes ama herkes Hrant’ın öldürüleceğini biliyor. Emniyet biliyor, Jandarma biliyor, MİT biliyor! Ancak tek ortak yanları bu bilgiye sahip olmaları değil. Hiçbiri hiçbir önlem almıyor, Hrant’ı korumuyor... Bir ortak yanları daha var: Suikasttan sonra, hepsi katil zanlısına kahraman muamelesi çekiyor!
Bu cinayet aydınlanmadıkça, benim için Hrant her gün yeni baştan öldürülüyor! Bu cinayet aydınlanmadıkça, kamu vicdanı kanamaya devam edecek! Bu cinayet aydınlanmadıkça benim gözümde Türkiye Cumhuriyeti Devleti “suçlu” olacak!
Cumhuriyet- 19 Nisan 2009
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler