Gümüşlük insanı yüceltiyor!
06 Eylül 2009 - Zeynep Oral -
Yaşam kimi zaman, size “iyi ki yaşıyorum, iyi ki yaşıyorum” dedirten anlardan ibaret olabiliyor. O anı ya da o anları yaşamanın mutluluğu , yeryüzündeki ve ülkemdeki tüm yanlışları , haksızlıkları, ayırımcılıkları unutmanıza değil, onlara karşı direnmenize yol açabiliyor... İşte iki akşam üstüste böyle anlar yaşadım. İkisi de Gümüşlük’teydi. Bodrum Gümüşlük’te yani antik Myndos’da... İlki Uluslar arası Gümüşlük Müzik Festivali’nin kapanış gecesindeki Gülsin Onay konseri; ikincisi Gümüşlük Akademisi’nin Myndos Umut Konserleri’nin sonuncusu olan Kardeş Türküler konseri...
Birbirinden çok farklı alanları kapsayan iki müzik olayı... Onlara sorarsanız amaçlarını farklı sözcüklerle size uzun uzun anlatabilirler. Bana sorarsanız ikisi de özünde insanı “insan” yapan değerleri yüceltiyor, bireyi toplumsallaştırıyor, kültürel birikimle dayanışmayı tetikliyor, Gümüşlük insanının geçmişine ve geleceğine sahip çıkmasının en muhteşem örneğini veriyordu.
Gülsin Onay Konseri
Uluslararası Gümüşlük Festivali , 6 kez yapılıyordu. Bu yılki, kısa bir süre önce uçak kazasında yitirdiğimiz Ceren Necipoğlu’na adanmıştı. Bu yıl ilk kez Gümüşlük’ten Bodrum Kale’ye de taşmıştı. Festivalin yaratıcısı ve Sanat Yönetmeni Eren Levendoğlu, başarılı bir piyanist olmanın ötesinde bence olağanüstü de bir organizatör ve uygulayıcı. Bütün bu festivali artı Eklisia Yaz Okulu’nu sponsorlar ve bağışlarla yürütüyor. Evet her yaz , usta sanatçılar (örneğin bu yaz Şirin Pancaroğlu, Gülşen Talu, Cihan Aşkın , Emre Elivar, Taşkın Oray ne nice yabancı virtüöz) konser vermenin dışında öğrencilere “masterclass” (ustalık semineri) veriyor.
Bu festivalin en heyecanlı yanlarından biri de kullanılan mekan! Myndos ‘dan ayakta kalan ve restorasyon görmüş 400 yıllık bir kilisede gerçekleşiyor konserler. İçeri sığamayan dinleyiciler, dışarıya dizilmiş koltuklarda, dev bir ekrandan izleyebiliyor konseri.
Festivalin kapanış gecesi, Gülsin Onay’a eşlik edecek olan Eren Levendoğlu rahatsızlanınca, bu görevi , Gülsin Onay’ın eşi, Oxford Üniversitesi‘nde matematik profesörü Tony Scholl üstlendi. (Matematikçiliğini bilmem ama piyanistliği dört dörtlüktü. Belki de iki piyano arasında uçuşan duygu yoğunluğu elle tutulur gibiydi. )
Gülsin Onay deseniz, bir ateş parçasıydı. Tutku dolu bir çalışı var. Tutkulu, ha patladı ha patlayacak bir volkan, sessiz duru bir akar su ya da su damlası, bir parıltı, bir hayal gezgini... Bir bakıyorsunuz bunlardan biri ya da hepsi birden... İlginç bir programdı. Grieg Koncertesu ve Schumann konçertolarından birinci bölüm. Sonra Rachmaninov 3 numaralı Piyano Konçertosuyla olağanüstü bir fırtına! Sonsuz enerjisini ve sonsuz duyarlığını sergilediği bir yorum. Alkışlar dinmek bilmedi!
Kardeş Türküler
Latife Tekin, müthiş bir insan! Sadece usta bir yazar olarak kalmıyor, inandığı doğrular için canla başla çalışmayı sürdürüyor. Antik Myndos kentiyle ilgili duyarlılık oluşturmak ve Myndos’un gün ışığına çıkmasına yardımcı olmak için Gümüşlük Akademisi, bu yaz “Umur Konserleri “ düzenledi. Zuhal Olcay, Bulutsuzluk Özlemi , Ezginin Günlüğü gruplarından sonra, önceki akşam Kardeş Türküler konseri ile 'Myndos Umut Konserleri' şimdilik sona erdi.
Bu saydığım isimler Myndos’un kurtarılması gerektiğine inandıkları için, hiçbir karşılık beklemeden gerçekleştirdiler konserleri. “Kurtarılmak” sözcüğünü seçtim, çünkü parsel parsel satılan araziler üzerinde kitle turizmine ya da kitle “yazlıkçıları”na yönelik inşaatlar sürdükçe, toprak altında antik kent (ki “Efes’ten bile daha görkemli” olduğuna inanılıyor!) giderek bizden uzaklaşıyor.
Kardeş Türküler Konseri ‘ne gelince... Gümüşlük Akademisi’nin açık hava tiyatrosu, konser başlamadan çok önce dolmuştu. Yanımda oturan , “Ben önceden bilet alamamıştım, o nedenle iki saat önce geldim” diyordu. Topluluğun 11 elemanı bembayaz giysileriyle sahneye çıktıkları an,ortaya yayılan aydınlık , her türküde, her şarkıda, her ağıtta, her coşkuda daha da yoğunlaştı. Tam da dolunay vardı o akşam ama sahneden yayılan aydınlık, dolunayınkini bile bastırdı.
Türk, Kürt, Rum, Ermeni, Laz, Gürcü, Roman ve daha nice toplumun , bu topraklarda ve çevremizde konuşulan dillerin, yaşanan gerçeklerin, düşlerin, düşüşlerin, sevinçlerin , acıların , en çok da umutların, sözlerini ve seslerini ilettiler, yaşattılar bize. Belki de kadın ağzı, kadın dili egemen olduğundan bana hep vicdan sesi gibi geldi.
Konserin ilk anından başayarak sanki büyülü bir girdaba kapıldık. Bu girdabın adı kucaklaşmaydı, dayanışmaydı, el uzatmaydı... Konserin sonunda dinleyicilerin katılımıyla çekilen halay ve “Sarı Gelin”le uğurlandıktan sonra da , çoooook sonra da inanının o girdap ve sahneden yayılan o ışık, yolumuzu aydınlatıyordu.
Cumhuriyet- 6 Eylül 2009
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler