Menü

Güle güle Nasip İyem...


31 Temmuz 2011 - Zeynep Oral -

Aklımda, yüreğimde ve gözlerimin önünde hep o gülümsemesiyle yaşayacak Nasip İyem...  Hani dün  aramızdan ayrılış haberine eşlik eden o fotoğraftaki gülüşüyle...

Sanatçı kimliği dışında yakından tanıma şansına da eriştiğim Nasip İyem'in o  boynu bükük gibi duran, yüzünden eksilmeyen gülümsemesi,  eşsiz bir bilgelik  taşıyordu.  

O gülümsemede   bilgeliğin yanı sıra mütevazi kişilik,  sabır, çevresine çok yakın ilgi, toplumsal olaylarla haşır neşirlik vardı...   O gülümsemede sonsuz bir aşk vardı... (Eşi, yoldaşı, hayat arkadaşı Nuri İyem'e duyduğu aşk...)   O gülümsemede öğrencilerine verdiği yakınlık, dostluk, şefkat vardı...  Ama o gülümseme  ayni zamanda  muhteşem bir güç içeriyordu.    Bütün bu söylediklerimi yaratıcılığıyla bütünleme gücü vardı.

Nasip İyem, 90 yıllık yaşamına hem  yaratıcılığı, hem üretkenliği ve verimliliği, gelecek kuşaklara yönelik  çalışmaları , hem de mutlu bir aile yaşamını sığdıran o çok özel kadınlardan biriydi. 

Gönen'de annesinin, akrabalarının çömlekle haşır neşir olmasıyla   çocuk yaşlarında tanımıştı  çömlekçi hamurunu.  Resim yapmak için  gittiği Güzel Sanatlar Akademisi Leopold Levy atölyesi...  Orada tanıdı Nuri İyem'i ...  Ama zaten Akademi'de  , daha yıldızı o zamandan parlamış olan Nuri İyem'e bütün kızlar  hayrandı / aşıktı... Ve "Nuri Ağabey"  onu seçtiğinde  "dünyalar onun oldu." 1944'de evlendiler. Nuri İyem, 2105'de  aramızdan ayrılıncaya dek bir daha hiç ayrılmadılar.

Evlendiği için Akademiyi terk etmek...  Sonra resmi bırakıp, seramiği seçmek...  Böylesine devasa bir ressamın eşi olmak ... Bir gün annemin evinde oturmuş bunları konuşuyorduk.  (Canım annemin hem dostu, hem öğretmeniydi Nasip İyem. Ve ben aptal Zeynep , annemin arkadaşına ayrıcalık yapmayayım diye,  onun hakkında yazmaktan çekiniyordum. Sadece sohbet ediyorduk!) 

Acaba  bunca ünlü birinin  "gölgesinde kalmak"  ?  Hayır  sorumun sonunu bile getirmedim...  Bakışlarında, gülümsemesinde boşuna aradım öyle bir  "eziklik" ya da "geride kalmış", "hakkı yenmiş"  kadın sanatçı imgesini  ! O hiçbir zaman kendini,  kimsenin "gölgesinde kalmış" hissetmiyordu ki...  O gün annemi  anında ikna etti. Beni ikna etmek biraz daha güç oldu.  Ama bu yolda harcadığı çabayı hiç ama hiç unutmadım...

Aşkla bağlandığı  erkeğinden  sadece yaratıcılık açısından yollarını ayırmıştı , resmi değil seramiği seçmişti o kadar. Yaratıcılığını  kendi yolunda sürdürecekti. 

Seramik Yaşamı, 1958'de Eczacıbaşı Seramik Atölyelerinde başlamıştı. Önce seramik üstü resimle, sonra giderek rölyef  ve üç boyutlu eserlerle...  1963'de kendi atölyesini kurdukt5an sonra , seramik panolar, duvar uygulamaları, mimari eserlerle bir arada yürüyen çalışmalarını, bağımsız işler ve sergilerle bir arada sürdürdü.  Torna'da değil, elleriyle çamura ve hamura şekil vererek çalışmayı seviyordu.   Ellerinin , parmaklarının ucunda en çok çok Anadolu kadınları  beliriyordu.  

nce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen kadınlarımız..."  Ama ayni zamanda toprağın üretkenliğini, bereketini , verimliliğini yansıtan  güçlü kadınlarımız...

Heykel tadındaki bu seramiklerde gerçekçilikten hiç ayrılmadı;  rengi hemen hemen hiç kullanmadı Nasip İyem .  Her eserine birikimi, tarihi coğrafyayı kattı. 
Onun eserlerine baktığında ben her zaman Anadolu'nun çeşitli katmanlarını ve  binlerce yıllık birikimini gördüm...  

Güle güle Sevgili Nasip İyem.  Yaratıcılığınıza, sevgiyi, aşkı, gülümsemeyi ve Anadolu'nun birikimini, kadınlarını kattığınız için sonsuz teşekkürler...  O   güzelim gülümsemeniz ve eserleriniz hep bizimle.

 Cumhuriyet – 31 Temmuz 2011

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.