Görünen ve Görünmeyen...
28 Mart 2010 - Zeynep Oral -
Dün, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’ydü. Uluslararası Dünya Tiyatro Günü bildirisini İngiliz oyuncu Judy Dench kaleme aldı. Yıllara meydan okuyan, 80’ine varmak üzereyken sahne ve film çalışmalarına ara vermeyen Judy Dench…
Judy Dench, bildirisinde bu sanatın eğlendirici, öğretici, düşündürücü yanlarına dikkati çektikten sonra, sahnede görünenler kadar, görünmeyenleri de vurguluyordu. O sahne olayını var etmek için sahne gerisindekilerin emeğine, yaratıcılığına ve çabasına duyduğu saygıyı dile getiriyordu… Gözümüzün önünde olmayanlara… Göze görünmeyenlere teşekkür ediyordu.
Judy Dench’in tiyatro bildirisi beni özellikle bizimki gibi kolaycılığa alışmış toplumlarda “göze görünmeyeni”, nasıl da yok saydığımıza yönlendirdi…
Elbet 21. yüzyılda görselliğin önemini yadsıyacak değilim. Ancak yaşamın görsellikten ibaret olmadığını da bilmemiz gerekiyor.
Günümüzde edebiyat bile magazin sayfalarında ne denli yer kapsadığıyla orantılı olarak önemsenir oldu! Yazarların bile, yazdıklarından çok sevgilileri, ne yiyip ne içtikleri, nerede görüldükleri ön planda…
Yalnız edebiyat değil, tüm sanat olayları için söz konusu bu.
En yeni örnek: Bir gazetede, bir köşe yazarı, eski eşine, yeni sevgilisi için veryansın edince, ülkemizin tüm “gazete okurları” ansızın usta çellist Jacqueline du Pré’yi (1945 - 1987) tanımış oldu.
Ne ilgisi var demeyin… Burası Türkiye!
Sanat ürünlerine, edebiyata bile reyting ve sansasyonla değer biçilen bir toplum olduk çıktık! “Edebiyat”, “çok satan” listelere girmekle bir tutulur oldu…
İşte bu gidişatta, Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün Nurdan Gürbilek’e verilmesi bence çok önemliydi. (Dün bu sayfalarda ayrıntıları okudunuz, tekrarlamayacağım…)
Bu karardan dolayı seçici kurulu (Cevat Çapan, Jale Parla, Nüket Esen, Semih Gümüş, Enis Batur, Feride Çiçekoğlu ve Can Yayınları adına Zeynep Çağlıyor) kutluyorum.
Bir kutlamam da Metis Yayınları’na. Nurdan Gürbilek’e inandıkları için, ona güvendikleri için, “kaç satar” hesaplarına girmeden ilk günden beri yazdıklarının önemini kavradıkları için, edebiyata hizmet ettikleri için.
Nurdan Gürbilek’ten okuduğum ilk kitap “Vitrinde Yaşamak”tı. Ardından “Yer Değiştiren Gölge”, sonra “Ev Ödevi”…
Ona sonsuz teşekkür ediyorum: Görünmeyeni gösterdiği için… Gerçek edebiyatı görünür kıldığı için… Baktığımızı görmemize yol açtığı için… Ukalalık taslamadan eleştirel düşünceyi “çaktırmadan” bize aşıladığı için…
İşte “Ev Ödevi”nden birkaç satır:
“Her çocuk ergeç aynı şeyi yaşar: Bir zaman gelir, onun için ev olmaktan çıkar ev. Ne erken çocuklukta olduğu gibi keşfedilecek bir dıştır artık, ne de dış dünyaya karşı sığınılacak bir iç. Tam olarak ne zaman yaşarız bunu: Evin dışarıya karşı bir sığınak olduğu kadar bir engel de olduğunu fark ettiğimiz an mı? Evin geçici, ana babamızın güçsüz, ölümlü olduğunu sezdiğimiz an mı? Yoksa evin bize bir iç dünya bağışlarken aynı zamanda büyük bir iç sıkıntısı da verdiğini, bir iç dünyası olmanın bedelinin bu iç sıkıntısı olduğunu fark ettiğimiz an mı?
Bu duygunun zamanı, yoğunluğu, katlanılabilirliği evden eve, çocuktan çocuğa değişir kuşkusuz. Tek bir şey dışında: Ömür boyu bize eşlik eden mutluluk imgelerimizin olduğu kadar, kurtulmak için hep çaba harcayacağımız korkularımızın, dağıtmak için her yolu denediğimiz iç sıkıntımızın da kaynağı, kaynağı değilse bile ilk sahnesi orası. İşte oraya, o mutluluk mekânının arka bahçesine, birçok düşün olduğu gibi birçok şiirin, öykünün, romanın da imgelerini topladığı o arka bahçeye bakmamın nedeni bu...”
Cumhuriyet - 28 Mart 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler