Menü

Geç kalmadık mı ?


29 Ekim 2006 - Zeynep Oral -

Bugün 29 Ekim. Cumhuriyet Bayramı…

Dünyaya meydan okuyan çok zorlu bir Kurtuluş Savaşı sonrasında kazanılmış ve toplumu, toplumsal ilişkileri dönüştürmek , geliştirmek için kurulan Cumhuriyetimizi , Cumhuriyet ilkelerini kutladığımız bayramımız…

Bu bayram sevincini doya doya yaşayamıyorsam eğer, ülkemin içine düştüğü durumdandır…

Bu duruma isyan etmek yerine, gündemi abesle iştigal edenlerin bize dayattıkları tutsaklıktandır…

Bu tutsaklıkta , “ben çıkarıma bakarım”dan, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın”a uzanan vurdum duymazlıktandır!

Bu bayram sevincini doya doya yaşayamıyorsam eğer, artık hayatta olmayan anamın , tüm çocuklarına, torunlarına “ Atatürk ilkelerini koruyamazsanız, sizlere hakkımı helal etmem” demesindendir…

Çok gerilere değil şu son birkaç haftaya dönüyorum ve…

“ Erkeklerin anne , eş ve kızından başkasıyla tokalaşması caiz değildir. Bunu yaparsanız nikahınız düşer” diye Madanya ilçesindeki tüm camilerde hutbe okunabiliyorsa…

Kız çocuklarını bile kucağa almanın sakıncalarını sıralarken kendi sapıklıklarını , kendi ahlaksızlıklarını sergileyenler karşısında eli kolu ve dili bağlı kalınabiliyorsa…

Oruç tutmadı , tutmuyor diye güpegündüz sokak ortasında insanlar öldürülüyor, insanlar bıçaklanıyor, insanlar dövülebiliyorsa…

İstanbul’un göbeğinde , koca Sultanahmet Camii’nde , Mevlidin sonunda hoca efendi “ Analarımızın, halalarımızın, teyzelerimizin, kızlarımızın kendi istekleriyle örtünmelerine yardımcı ol yaaaaarabbim…” diyebiliyorsa eğer… Kızların kadınların örtünmesi her yerde her fırsatta teşvik, destek görüp , bu ülkeyi temsil görevi, eş durumlarından yalnız onlara veriliyorsa eğer…

Eğitim bütünlüğü yok edilip , çağdaş eğitimin yerine dini eğitim yerleştirme yarışı her geçen gün hızlanıyorsa; ders kitapları hurafelerle doldurulup gepegenç beyinler yıkanıyorsa…

Kadınlara mahsus hastaneler, kadınlara mahsus lokantalar, kadınlara mahsus ulaşım araçları, kadınlara mahsus parklar diye diye, sınırlanan yaşam alanlarında bölücülüğün, ayırımcılığın dik alası uygulanabiliyorsa…

“Namus”, “Ahlak” gibi kavramlar, hala salt kadın bedeni üzerinden sorgulanıyor, tartışılıyorsa… Ve dünyadan habersiz kimileri de “efendim bu Kürtlerin geleneğidir, biz Türk’leri ırgalamaz” saçmalığını her an pompalamaya ve yaymaya çalışıyorsa…
( Mehmet Faraç’ın iki gün önceki yazısını okuduğunuzu umarım.)

Devlet kadroları, deminden beri saydığım uygulamaları benimseyen, destekleyen, sürdürmeye ve yaygınlaştırmaya çalışan kafa yapısındaki insanlarla dolduruluyorsa…

Bütün bu kokuşmuşluk, gericilik, irtica ve karanlığa yöneliş karşısında hala isyan etmeyip susuluyorsa…


Biraz geç kalmadık mı, ne dersiniz dostlar!


Cumhuriyet - 29 Ekim 2006

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.