Menü

Gazetecilik suç değildir!


04 Şubat 2016 - Zeynep Oral -

Halen gösterimde olan “Spotlight” adlı filmi gidin görün. Sadece tüm ödülleri topladığı ve 6 dalda Oscar adayı olduğu, akıllı senaryosu, dengeli kurgusu, harika oynandığı için değil... Tom McCarthy’nin filmi, aynı zamanda biz Türkiye’de yaşayanlar için müthiş çağrışımlara açık, ders niteliğinde bir film! 

Gerçek olaylara dayanan film, Boston Globe gazetesinin başına yeni gelen yöneticiyle birlikte “Spotlight” (Spot Işığı) adlı araştırmacı gazeteci ekibinin Katolik Kilisesi’nde çocuklara, gençlere taciz olayını araştırması üzerine kurulu... 

Araştırma ilerledikçe “münferit olay” diye bakılanın nasıl yaygın ve sistematik olduğu... 

Araştırma ilerledikçe gelip geçici değil nasıl on yıllar boyunca sürdüğü... 

Araştırma ilerledikçe, sadece din adamlarının değil, yargıdaki savcı, avukat, eyaletin idari görevlilerin de, hatta kimi gazetecilerin de durumdan haberdar olduğu... 

Ama herkesin bildiği bir gerçeğin nasıl örtbas edildiği... Gizlenen gerçeğin ortaya çıkmaması için gazetecilerin nasıl vazgeçirmeye çalışıldığı vb... gözler önüne seriliyor. 

Anladınız mı neden görmeniz gerektiğini...

Orada ödül, bizde ceza 

Filmi izlediğim gün gazetemizin haber koordinatörü ve yazarı Ayşe Yıldırım’a“Sandık Başında Onları Unutmayın” yazısı nedeniyle soruşturma açılıyordu. 

Aynı gün usta çizerimiz Musa Kart, gazetedeki karikatürü nedeniyle ifade veriyordu.

Ve yazarımız Özgür Mumcu bir yıl önceki “Zalim ve Korkak” başlıklı yazısı nedeniyle hapis istemiyle yargılanırken hâkim karşısında ifade veriyordu... 

Boston Globe gazetesi ve Spotlight ekibi, kendi ülkelerinde ödüllere boğulmuştu. 

Bizde ise herkesin bildiği gerçeği yayımladıkları için Can Dündar ve Erdem Gül 72 gündür tutuklu. 

Adının önünde “mafya lideri” tanımlaması bulunan Sedat Peker, akademisyenlerin kanlarıyla duş alma fantezisiyle tatmin olmamış ki, “idamı geri getirip Can Dündar’ı asma” hayalleri kurabiliyor... Burası Türkiye!

Çocuk istismarı 

Filmin en can alıcı noktalarından biri çocuk yaşta tacize, istismara uğramış olanların, yıllar sonra bile bu olayı ele alışları ve içlerinde büyüttükleri acı... 

Bir küçük araştırma bizde de bu vahşetin ne denli yaygın olduğunu göstermeye yetiyor. Ama yok saymak, örtbas etmek, göz yummak, mağdur olanı suçlamak, susturmak, tehdit etmek bizde de en sık rastlanan olgular... Hele hele din adına, “din adamı” kisvesi adı altında yapılanlar... 

Şaşmamak gerek. “Bir babanın öz kızına şehvet duyması haram mıdır değil midir”...“Şehvet duyarsa nikâh düşer mi düşmez mi?” diye Diyanet’te tartışıldığı ortamda...“Dindar” geçinenlerin ruj sürene, açık giyinene, gece çıkana tecavüz edilebilir dediği ortamda hiç şaşmamak gerek! (Yıllarca Rize’de çeşitli okullarda din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği yapan sonra Kızılay Rize Şube Başkanlığı görevine getirilenMehmet Nuri Gezmiş’i anımsayın...) 

UNICEF’in yaptığı araştırmalara göre dünyada çocuk istismarı yüzde 1-10 arasında; Türkiye’de bu oran yüzde 10 ile 53 arasında. Her 4 kız çocuğundan biri ve her 7 erkek çocuktan biri 18 yaşından önce cinsel istismara uğruyor. 

Faşizm böyle bir şey: Bileşik kaplar misali, ne silah sevkıyatı, ne tacize uğrayan çocuklar hakkında konuşmanızı istiyor! Siz en iyisi gidin “Spotlight”ı görün!

4 Şubat 2016

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.