Feminizm ahlaksızlık değildir!
14 Mart 2008 - Zeynep Oral -
Aklım almıyor! Sanki bir düğmeye basıldı ve dört bir yandan, her yandan aşağıdan yukarıdan, sağdan soldan, bilinen ve bilinmeyen her bir yandan kadınlara karşı saldırıya geçildi!
Hani, yeni bir şey değil, hep böyleydi diyeceğim ama Dünya Emekçi Kadınlar Gününde Başbakanın birbiri ardından patlattığı inciler bu saldırılarla birleşince sistematik bir dayatmacılığa, baskıya, şiddete dönüşür oldu.
AKP iktidarıyla kadınlara karşı ayırımcılık bin kat artmıştır. Hızla baskıcı ve totaliter bir tavra yönelmiştir. Başbakan’ın bir zamanlar sözünü ettiği "toplumsal mütabakat" çoktan bir yana atıldı, saflar güç gösterisine, "çoğunluk bende" yarışına girdi ki, bundan tehlikeli bir şey olamaz!
Ama yine de en tehlikelisi nedir bilir misiniz? Ayırımcılığın sıradanlaşması!
Kaç zamandır şu köşede, AKP iktidarında kadına karşı ayırımcılığın ulaştığı korkunç boyutları dillendiriyorum: Bugün çalışma yaşındaki her dört kadından biri istihdamda yer alıyor. Çalışan kadınların yüzde 70’inin hiçbir güvencesi yok. Son bir yılda 372 bin kadın çalışma hayatını bıraktı. Kadının aldığı ücret, aynı işi yapan erkeğinkinin yarısı.
Dahası var: "Kocası iyi kazanıyorsa kadın çalışmamalı" diyen Bakanlar... "Çalışan kadın aldatır!" diye konuşan imamlar.. ."Kadınların ev dışında çalışmaları caiz değildir" diye fetvalar... Devlet dairelerinde ya da kuruluşlarda açılan sınavlarda "erkek olma" şartı koşmalar...
Katıldığı 8 Mart kutlamasında her kadından en az üç çocuk doğurmasını isteyen başbakan bu gerçekleri bilmez mi?
Peki Türkiye’deki işsizlik sorununu, Türkiye’de her yıl bir milyondan fazla çocuk doğduğunu, bebek ölümlerinin binde 30 (Uygar ülkelerde binde 5) doğum sırasında anne ölüm oranı hala çok yüksek olduğunu, sokağa terk edilen çocukları bilmez mi, sokakta çalışmak zorunda bırakılan çocukları bilmez mi?
Bir ülkenin gücünü belirleyen nüfusunun azlığı çokluğu değil, o nüfusun yaşam kalitesi, yaşam standardıyla, geleceğe ilişkin düşleriyle vizyonuyla ölçülür. Bunu bilmez mi başbakan?
Kadın bedeni üzerinden politika
Başbakan bu yukarıdakileri elbet bilir ama oy potansiyelini arttırmak için kadınlara doğurun önerisinde bulunabilir.
Başbakanın bilmediği şu: Demokratik bir hukuk devletinde kadınlara şu kadar doğurun demek kadına ve erkeğe yapılabilecek en büyük hakaret, kadınlara yönelik müthiş bir aşağılamadır. Çocuk doğurmak ya da doğurmamak, kaç çocuk doğuracağı, ne zaman doğuracağına ilişkin karar kadına aittir. Bu onun bireysel hakkı, insan hakkıdır.
Kadın bedeni üzerinden erkekler politika yapamaz!
Partisindeki kadınlar Başbakana feminizm konusunda biraz ders vermeli diye içimden geçiriyordum ki, Akşam gazetesi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, web sitesinde "Kadın Hakları" içerikli bir yazıda olmayacak sözler buldu .
Ben de girdim Diyanetin web sayfalarına. (O kadar çok yazı var ki, bulmam güç oldu.) Şöyle deniyor İnsan Hakları ve Kadın hakları bölümünde:
"Feminizm, ahlaki ve sosyal bakımdan çok olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bir kere, feminizm hareketine kapılan kadın, genel olarak kayıtsız şartsız özgürlük düşüncesiyle aile için vazgeçilmez olan birçok kural ve değerleri hiçe saymakta; esasen sosyal hayatın hiçbir alanında hiçbir insan için geçerli olmayan ‘Kendi hayatımı canımın istediği şekilde yaşamak hakkımdır!’ şeklindeki anlayışı, bütün değerlerin üstünde bir değer ve kanun kabul etmektedir."
" Ahlâkını kötü özentilerle dejenere etmiş, aklını fikrini feminizme adamış, erkeklere savaş açmış bir annenin çocuklarından meydana gelen toplumdan ne umulur?" diye soruluyor...
Bu abuk sabuk açıklamaların neresini düzeltsem ki!
Bu ve benzer sözler cehaletin daniskası. Ayırımcılığa karşı çıkan kadınları daha önce "marjinal" diye niteleyen Başbakan ve çevresinin zihniyetini ortaya koyuyor. Hiç olmazsa şu birkaç noktayı Başbakan dahil herkesin bilmesinde yarar var!
- Feminizmin bir düşünce akımıdır.
- Kökleri dünyada aydınlanma dönemine dayanır. Türkiye’de (Osmanlı İmparatorluğu’ndan) 19 yüzyıldan beri gündemdedir.
- Feminizm ekonomik, politik, toplumsal ve etik alanları kapsar.
- Feminizm kadının insan haklarını ve eşitliğini savunur. Ayırımcılığa karşı durur.
- Feminizm, "toplumsal cinsiyeti" analiz eder ve eleştirel bir bakış açısı sağlar.
Bugünlük bu beş noktayla yetineceksiniz. Günümüzde, feminizm, içine daldıkça, daha ne çok öğrenmemiz bilmemiz gerektiğini bize her an anımsatan bir bilim dalına dönüştü. Bu köşede derinliklerine dalmamıza olanak yok. Feminizm için çok şey söylenebilir ama söylenemeyecek tek şey "ahlaksızlık" olduğudur.
Not: "Amargi Feminist Kitapevi"ni biliyor musunuz? Her Cumartesi "Deneyimlerimiz Hangi Kapıları Açıyor" başlıklı sohbetler yapılıyor. Yarın sıra "O Güzel İnsanlar" kitabımla bende. Yolunuz oralara düşerse beklerim. ( KATİP MUSTAFA ÇELEBİ MAH. TEL SOK. NO:16 BEYOĞLU. Taksim Ticaret Lisesi Karşısı)
Cumhuriyet- 14 Mart 2008
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler