Menü

Felsefecinin Rolü…


16 Ağustos 2003 - Zeynep Oral -

Dünya Felsefe Kongresi'nde gün boyu, aynı zaman dilimlerinde , farklı mekanlarda birbirinden ilginç toplantılar, tartışmalar… Toplantıların birinden çıkıp ötekine giriyorsunuz… Ellerde program kitapçığı, izleyeceğiniz toplantıyı seçmekte güçlük çekiyorsunuz. Dünyanın dört bir yanından gelmiş insanların düşünceleriyle haşır neşirsiniz… Dünya daha bir aydınlık görünüyor.

Kültürel kimlik, insan hakları, özgürlükler, demokrasinin geleceği, küreselleşme, uluslar arası düzen, eşitsizlik, yoksulluk, şiddet, terör, savaş ve barış, barış kültürü, bilim ve teknolojideki yeni gelişmelerde karşılaşılan sorunlar, sınır tanımayan hastalıklar, yaşamın her alanındaki etik, felsefenin her alanında farklı düşünce biçimleri, bunların gelişimi ve geleceği, yani geleceğimiz...

İki toplantı arasında, bir arkadaşım, "gel seni Prof. Sari Nusseibeh'le tanıştırayım" diyor.

Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nın önündeki o boş alana, masalar iskemleler konmuş, isteyen çayını kahvesini içebiliyor.

Filistinli bilim adamı, Al Quds Üniversitesi Rektörü Sari Nusseibeh, bir masada tek başına oturuyordu. Yanına yerleştik. Tanışma faslından sonra, arkadaşım ve ben biraz önce çıktığımız toplantıyı , orada söylenenleri , bundan sonra gideceğimiz toplantıyı vb. dile getirme telaşındayken, o , çok sakin ama acısı yoğun mu yoğun bir sesle, "Bugün iki intihar saldırısı daha olmuş. İki ölü, pek çok yaralı …" dedi.

Birden donup kalakaldım.

Günlerdir, içeride konuşulanların, tartışılanların , yeryüzünde olup bitenle, yaşadığımız en katı gerçeklerle iç içeliği, bütünlüğü, birliği gelip masaya yerleşti. Sari Nusseibeh'in o bir cümlesi, o cümleyi söyleyiş tarzı, günümüzde felsefecinin rolünü, yüzlerce, binlerce bildiriden daha açık seçik ortaya koyuyordu.

Zaten Sari Nusseibeh , (Oxford Üniversitesi çıkışlı) rektör olmadan önce Filistin Kurtuluş Örgütü'nün Kudüs bölge sorumlusuymuş. O kısa sohbette İsrail'li bilim adalarıyla geliştirdikleri çalışmaları dile getirecekti. Bir yanda Filistin ve İsrail bilim adamlarının ortak projeler üretmesi, ortak çalışabilmesi için fon oluştururken bir yandan da geçen yıl kurulan "Barış İçin Halkın Sesi" ağının başını çekiyordu.Burada sundukları yol haritası, hedef haritası, iki taraf için de bir umuttu.

Onu dinlerken, günümüz aydınının , düşünürlerinin rolünü apaçık görebiliyordum. Barış Kültürünü yerleştirebilmek için yeryüzünün onun gibi insanlara öyle çok ihtiyacı var ki…

İzlediğim ilginç toplantılardan bir de gençlerin düzenledikleri İnsan Haklartı toplantısıydı. Dünya Felsefe Kongresi tarihinde (!900 yılından beri yapıldığını unutmayın!) ilk kez, evet ilk kez, öğrencilere de kendi organizasyonlarını gerçekleştirme fırsatı İstanbul Kongresinde veriliyordu. Bence bu bile başlı başına kutlanılacak bir olay. Katılım çağrısına dünyanın çeşitli ülkelerinde 60 öğrenci yanıt vermiş, jüri, bildirilerden 14'ünü seçmişti.

"İnsan Hakları" başlıklı oturumda Avusturyalı Birgit Langenberger , Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nden , başlayarak, adım adım çözümlemelerle Amerikan Anayasası'nın daha baştan köleliği, kolonyalizmi, eşitsizliği nasıl içselleştirdiğini gözler önüne koydu. "Unutmayalım, Jefferson köle ticaretine karşı çıkıyordu, köleliğe değil."

Birgit Langerberger Amerikan anayasasın ürettiği problelere dikkat çekerken, " İnsanlık" ve "Ahlak" adına yapılan yanlışları , "Reform" adına, bir küçük azınlığın çıkarları için konan yasaları, "Gelişme" ve "Yarar" adına yerleştirilen adaletsizliği , "kendini, kendi insanlarını, kendi topraklarını korumak" için ABD'nin oluşturduğu tehdidi sergiliyordu.

Gençlerin ne düşündüğüyle ilgilenmiyorlar mı?

Oysa ünlü Alman düşünür Jürgen Habermas, onları dinleyecek ve toplantının sonunda her birini ayrı ayrı kutlayacaktı.

Felsefe öğrencilerinin tartışmalarını dinlerken, düşünmeden edemedim: Benim zamanımda lise eğitim programında felsefe dersi vardı. Şimdi yok. Ancak seçmeli ders olarak alabiliyorlar.

Gençler düşünmeyi öğrenmesinler diye mi…

Dört dörtlük bir organizasyonla başta Ioanna Kuçuradi olmak üzere, Dünya Felsefe Kongresi'ni İstanbul'da gerçekleştirenleri , katkıda bulunanları kutluyorum.


16 Ağustos 2003

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.