Menü

Evet Ama"… "Ancak…" Demeden…


17 Temmuz 2009 - Zeynep Oral -

Vakit Gazete'sinin hedef göstermesi üzerine İdil Biret Konserine yapılan o dehşet verici saldırı üzerine  düşüncelerimi üç gün boyunca yazdım.  Başkalarının yazdıklarını da okudum.  Hala beni çok, hem de çok tedirgin eden bir durum var.

"Evet ama…" ve "Ancaaak…" diye başlayan tümceler.

Anımsayacaksınız: Sivas olaylarını yaşadığımız gecenin ertesi günü henüz katliamın tam bilançosu ortaya çıkmamışken , en saygın kalemler arasında bile hem olayları kınayıp , hem de  "Evet ama  Sivas'ta böyle konuşulmaz ki…", " Evet ama Aziz Nesin de şunu yapmasaydı…", "Korkunç , lanetliyoruz ancaaak  o ortamda "  diye başlayan nice "hafifletici"  nedenler sıralanır olmuştu.   Benim için en korkunç , en tehlikeli olan da işte tam da buydu.  Sivas'ta öyle, İstanbul'da böyle , Hakkari'de şöyle konuşulmalı; o yöre, o mahalle için  mubah olan, bu yöre , bu mahalle için suçtur demeye başladık mı yanmışız!

Bunun adı demokrasi kültürü olamaz!

Hayır, bunun adı demokrasi kültürü olamaz!

Konser'e saldıranların çıkıp da "öfkemiz İdil Biret'e değil,  kutsal avluda içki içenlere"  demeleri, bir savunma, bir  özür  olamaz! (Topkapı'nın kutsal olmadığını geçelim, üzerine çok yazıldı.) Bir de nerede içki içilir, nerede içilmez diye icazet ya da fetva verilmeye, bir kez başlandı mı yine yanmışız! Şurada içilir burada içilmez tartışmasına girildi mi, sonunu getiremezsiniz.  Gericiliğe, yobazlığa, cehalete ne kadar ödün vereceksiniz ? Ahlakı metreyle, dinciliği kiloyla, kutsallığı arşınla  ölçemezsiniz! Ama bu haddini bilmezler nereden kimden cesaret alıyor, nasıl böyle davranabiliyor diye elbet hesap sorabilirsiniz!

Burada, tehdit edilen, hedef alınan  bir değerler sistemi, bir yaşam biçimidir. Toplum muhafazakarlaştıkça, bu tehditlerin, bu hedef göstermelerin artacağından hiç kuşkum yok.  Bunlar arttıkça da daha çok şiddet sarmalına dolanacağımızdan…

Olay sırasında   büyük bir faciayı önleyenin Kültür Bakanı olduğunu, tüm tanıklar belirttiler. Onun müdahalesine dek, polisin sadece seyirci kaldığını biliyoruz.  O gün bugün  siz Cumhurbaşkanı ya da Başbakan'dan bir tepki duydunuz mu?      

Afganistan'dan İnsan Manzaraları

"Dünya basınından ve yakınlarımız tarafından "bizi keseceklerine " inandırıldığımız bir topluluk yerine; karşımızda çok acılar çekmiş ama gururundan bir şey kaybetmemiş, vakur, nazik, tevekkül ile gülen, yardım sever, derin ve köklü bir kültürün insanları vardı.  Afganistan kanı ve canı ile dile gelmiş, gerçek yüzü ile karşımızda duruyordu. Afgan halkı bizim ‘can gözümüzü' açmıştı."

İşte şu yukarıdaki paragraf beni yakaladı  ve bir daha bırakmadı. O paragrafın peşinde takılıp "Işıyan Sabahlara Doğru Afganistan " fotoğraflarını  seyre daldım.  

İki usta fotoğraf sanatçısı Gülnur Sözmen ve Caner Şenyuva'nın Kadir Has Üniversitesi Rezan Has Müzesi'ndeki fotoğraf sergisinden söz ediyorum. 

2005 Yılında gittiğim, gördüğüm, üzerine yazılar yazdığım Kabil kentinin insanları,  o gün bugün savaşla yaşam arasında sıkışıp kalmışlıklarıyla belleğimde yer etmişti.  Şimdi o insanların  bu sıkışıp kalmışlıktan daha da öteye , ruhuma seslenen suretleri karşımda.  Hem de ne sesleniş: Işıkla, gölgeyle, gülümsemeyle, aydınlığın ve karanlığın oyunlarıyla , kısaca sanatsal ifadeyle sesleniyorlar!

İki sanatçının deyişiyle "Bu sergi, Afgan halkı üzerinden ‘hepimizin aynı bütünün parçaları olduğumuzu' hatırlamamıza ve barış yoluna bir araç. 31 Temmuza dek süren sergiyi kaçırmayın!  Zaten şu birkaç satır da, hiç vakit yitirmeden gidip görmeniz içindi!  

Cumhuriyet- 17 Temmuz 2009

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.