Ekrem Akurgal: Geleceğe adanmış tüm bir yaşam...
04 Kasım 2002 - Zeynep Oral -
Behçet Necatigil , bir şiirinde şöyle diyordu:
"Adı , soyadı / Açılır parantez / Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti / Kapanır parantez. /(...) Parantezin içindeki çizgi / Ne varsa orda / Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci /Ne varsa orda."
Adını soyadını yazıp açıyorum parantezi:
Ekrem Akurgal (1911 - 2002) ...
Kapadım parantezi.
O aradaki çizgi var ya, o aradaki çizgi : Bilime, insanlığa ve geleceğe adanmış bir yaşam var o çizgide.
Dolu dolu yaşanmış 91 yıl . O çizgide mesleğine, işine, aşkla tutkuyla sarılmak var. Sonsuz bir azim ve inanç, emek ve alınteri , sürekli çalışmak ve üretmek var. O çizgide eşsiz bir alçakgönüllülük var. Ama ayni zamanda coşkuyla kanatlanan müthiş bir yaşama sevinci var.
Ekrem Akurgal 20 yaşında sınavlardan geçip devlet bursuyla arkeoloji okumaya Almanya'ya gittiğinde , elbet çok gençti. Ama bence o hep "genç" kaldı.
Gençliği, hiç eksilmeyen meraktan ; öğrenme, keşfetme, araştırma, inceleme tutkusundan ; bulduklarını öğrendiklerini paylaşmak istemesinden , parlak öğrenciler yetiştirmesinden , vericiliğinden, cömertliğinden kaynaklanıyordu.
Ankara Üniversitesi Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi'nin öğrencileri tanığımdır :. Bu kurumun öğretim üyesi, ordinaryüs profesörü, dekanı , Akurgal hiç yaşlanmadı.
Avrupa ülkelerinin çeşitli akademilerine üyeydi. Amerika'da Princeton, Almanya'da Berlin, Avusturya'da Viyana Üniversitelerinde birer yıl konuk profesör olarak ders verdi.
Bilimsel eserleri dört yabancı dilde, Almanca, İngilizce, Fransızca ve İtalyanca birbiri peşi sıra yayınlanırken ve dünyada tanınırken , kendi ülkemizde, anadilimizde bu eserleri okuyabilmemiz için uzun yıllar beklememiz gerekti.
Belki de belleğin önemini kavrayamamaktandı bu acı durum!
Arkeoloji, gelmiş geçmiş uygarlıkların , geçmiş toplumların, maddi izlerine, maddi kalıntılarına dayanarak inceleyen bilim diye tanımlanır.
"Geçmiş" sözcüğünün bunca ağır bastığı bir alanda yaşarken, bu yazının başlığına taşıdığım "geleceğe adanmış bir yaşam" sözünü yadırgayabilirsiniz.
Yadırgamayın.
Ekrem Akurgal, saklı kalmış uygarlıkların izini sürerken, bu izlerin peşinden koşarken, belki de insanı arıyordu. Belki değil öyle olmalı. Geçmişten ders çıkarıyordu.
Geçmiş bilinci olan, belleğini yitirmemiş bir toplum özlüyordu.
Toprağın gizlediklerini görünür hale getirdi. Ege'de, Foça, Çandarlı, Erythrai ve İzmir antik kentlerini o ortaya çıkardı.
Ekrem Akurgal'ı önce kitaplarından tanıdım. 8O'li yıllarda ise onunla e çalışma olanağını buldum. Uzun yıllar, "Türkiye- Yunanistan Dostluk Derneği"nin o Genel Başkanı, Ersin Salman ve ben Genel Sekreterleriydik.
Sivil Toplum Kuruluşlarının çok sakıncalı bulunduğu , "düşman"la yakınlaşmanın tehlikeli sayıldığı günlerde Ekrem Akurgal canla başla çalışıyordu. Haftalık toplantıların birini bile kaçırmıyordu. Derneğe ve amacımıza sonsuz katkıları oldu.
Bilim adamlığının yanı sıra, müthiş karizmasına da o dönemde tanık oldum. Bir de evrensel, çağdaş değerleri savunmasına...
Arkeoloji gibi somut , maddi verilere dayalı bilimlerin bile düş gücüyle nasıl beslenebileceğini de ondan öğrendim.
O geçmişi gün ışığına çıkararak geleceğe hizmet ettiğinin bilincindeydi.
Ekrem Akurgal (1911-2002)
Kapadım parantezi. Artık O, Hattiler, Hititler, Urartular, Frigler, Likialılarla , tüm Anadolu uygarlıklarıyla birlikte yaşıyor.
4 Kasım 2002
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler