Menü

Derin Devlet - Derin Aile


19 Temmuz 2018 - Zeynep Oral -

Derin Devlet  sözünü görüp, faili meçhul cinayetlerden  ya da şu sıralar fazlasıyla popüler olan  Adnan Hoca'cılarla Fetö'cüler karşılaştırmaları yapacağımı sanmayın... Hayır. Konumuz, her yeni açıklamayla hop oturup hop kalktığımız , "Türkiye' nin utancı" diye haykırıp, bir süre sonra unuttuğumuz; yeni bir açıklamayla , yeni bir  "çocuk anneler  vahşeti"  ortaya çıktığında yeniden  ayaklandığımız sonra yine unuttuğumuz  Ensest...
             Türkiye’de son 6 yılda, 18 yaşından küçük  119.046 , yaklaşık 120 bin  kız çocuğun   anne olduğunu  açıklandı  CHP Genel Başkan Yardımcısı,İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi birkaç gün önce .  15 yaşından küçük çocuklar tarafından dünyaya getirilen bebek sayısı 2 bin 215.
            Kaybolan kız çocukları, taciz saldırısına uğrayan çocuklar, yılda 400-500 çocuk hamilenin getirildiği hastaneler;  bunları kayıtlara geçirmeyen  görevliler;  soruşturmayı engelleyen  başhekimler; ihbar edeni sürgüne yollamalar... Medyaya düştüğü an  kıyameti koparıyor sonra unutuveriyoruz.  14 Yaşındaki kız çocuk  doğumda "Hem dayım, hem abim  tecavüz etti" diyor; yine veryansın ediyoruz sonra yine unutuyoruz...  Ve hiç bir şey değişmiyor.
            Bizler unutsak da bunlar var. Ve bunlar  toplumun  güncel yaşamının bir parçası...Peki değişmeyeni nasıl değiştireceğiz!

            Ailenin Karanlık Yüzü

        Önümde müthiş bir kitap var: "Ailenin Karanlık Yüzü: Ensest" .(Metis Yayınları) Yeni çıktı  Üç bilim insanı , akademisyen Alanur Çavlin, Filiz Kardam, Hanife Aliefendioğlu tarafından 18 uzmanın  araştırma, uygulama  ve gözleme dayanan birikimleriyle hazırlandı. Türkiye'deki durumu ayrıntılarıyla ortaya koyuyor.Durumu saptıyor; ayrıntılarıyla koşulları  örnekleri  irdeliyor ve asıl önemlisi önerilerde bulunuyor, yol gösteriyor, yapılması gerekenin altını çiziyor...

           Birkaç satır başıyla  bu kitabın vurguladığı noktaları özetliyorum:
            - Ensest toplumsal bir sorundur.  Ağır ceza gerektiren insan hakkı suçudur.
            - Her çocuğun kendini güvende hissedeceği   onu anonim kötülüklerden koruyacağına inanılan  aile ortamında  gerçekleşir.
            -Ailenin mahremiyetini arkasına alarak gizlenir ve sürdürülür. Elbet bu ataerkil iktidarların  kanatları altında sağlanır...
            - Çocuğun kendisini olayın  suçlusu olarak görmesi  olayın ortaya çıkmasını önler.  (Anımsayın: "Ben imamım benim sözüme mi yoksa sana mı inanırlar" laflarını   duyduk tecavüzcü imamlardan...)
            -Devleti ailenin babası ; aileyi  toplumun mikrokozmosu olarak gören cinsiyetci tutum,  hukuktan, ders kitaplarından  medayaya , televizyon dizilerine her alana egemendir..  

ANNENİN ROLÜ

            Kitabın  bir kaç önemli yanı var:  Mağdur olan çocuğun   tarafını tutarak  yazılmış olması... Ayrıntılı bilgiye ve derinlemesine incelemeye  yer vermesi.... Aile'deki rolleri sorgulaması...  Çözüm önerileri getirirken de olayın çok yönlülüğüne dikkati çekmesi.
Zihniyet değişikliği  kaçınılmaz: Kadını da çocuğu da bir birey olarak  ele almadığımız, kabul etmediğimiz sürece bu rezilliği geriletmek çok zor. Ancak ve ancak  kadını ve çocuğu birey olarak kabul ederek ve ettirerek çözüm yolları arayabiliriz.     
Kadını siz sadece aile içindeki rolüne hapsederseniz ;   ensest olayı karşısında onu da "suç ortağı" olarak kabul edersiniz...  Oysa yanlış!  Bu kitapta  kadınların konumunun , erkeklerle eşitsizliğinin, onun çoğunu koruyamamasına yol açması; yaşanan travmadan nasıl etkilendiği de ortaya konuyor.   

TÜM  REHBER ÖĞRETMENLER OKUMALI

Kitabı hazırlayanlardan  Filiz Kardam " Türkiye, altına imza attığı çocuk haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeleri yerine getirmeli.  Bu sözleşmelere  uygun program yapılanmasını gerçekleştirmeli. Ancak o zaman bu sorunu ciddiye aldığını ortaya kor" diyor... Görüyorsunuz  çok şey değil, öncelikle   verdiğimiz sözü yerine getirmeyi istiyoruz!
Kitabın tüm yazarları vurguluyor: Aile bireyleri, akrabalar, öğretmenler, sağlık personeli, avukatlar, hakimler, güvenlik güçleri , medya çalışanları , Sivil toplum kuruluşları  ama en çok en çok kamu otoritesinin   yükümlülükleri var  ensest olayından.
Benim diyeceğim ise şu:  Bu yol gösterici kitabı  eğitim sistemi içindeki herkes okumalı. Tüm rehber öğretmenler,  Eğitim Bakanı... Mümkünse tüm bakanlar...  Zor  ama yine de söyleyeyim: Meclisteki  herkes...  Yeni rejimde Meclis görevlerinin çoğu Cumhurbaşkanına devredildiğine göre,  devletin başı da okumalı. 

19 Temmuz  2018

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.