Menü

Demokrasimiz ve Kadınlarımız...


08 Ekim 2010 - Zeynep Oral -

Sizi bilmem ama benim gözüm yollarda hep o afişlere takılıyor…

Kentin her yerinde şu son 12 Eylül öncesinden kalma, “Evet” propagandası yapan, artık bugün kah yırtılmış, kah yazıların bir kısmı silinmiş, yarım yamalak afişler… “Daha özgür, daha demokratik Türkiye’ye EVET” diyordu afişler.

Anayasal hak

Şimdi silinmiş, yırtılmış afişlerde boşlukları dolduruyor belleğimdekiler . Yüreğim, saçlarından sürüklenen kız öğrencinin o güzel başını yerleştiriyor okunamayan “özgür” sözünün yerine…Yıldız Teknik Üniversitesi’nin girişinde parasız eğitim istediği, AKP ve Gül’ü protesto ettiği için yerlerde sürüklenerek götürülürken, saçları polislerin parmakları arasında kaldı, kentin yırtık afişlerine yapıştı.

Üniversite harçlarını protesto edenler hala cezaevlerinde , onlar da gelip o afişe asılıyorlar…

Sonra acımasızca, gaddarca kapatılan bir başka kız öğrencinin fotoğrafı gelip ekleniyor “Daha demokratik” sözcüklerinin yerine… İçim yine bin kez “Haaaaaaayır!” diye haykırıyor!

“Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.”

“Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”

Anayasal hakkımızı kullanmayı bile çok görenlere bin kez HAYIR!

Ağzından demokrasi ve özgürlük sözcüklerini düşürmeyenler içerde bir tülü dışarıda başka türlü konuştukça… Kendilerini pohpohlayanlara sarılıp, kendilerini protesto edenleri polisin önüne attıkça… Yandaş gazetecileri kollayıp, karşı çıkan ya da eleştirenleri içeri tıktırdıkça … Bunlar oldukça, “demokrasi” yi daha çoooooook bekleriz.

“Türkel Minibaş’lar Yetişiyor”

Türkel Minibaş adı her geçtiğinde içime bir aydınlık, yüzüme bir gülümseme yerleşiyor. Geleceğe duyduğum güven artıyor, en azından umudum çoğalıyor.

Önceki gün İstanbul Teknik Üniversitenin açılışında bu olaylar yaşanırken, ben Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin yeni başlattığı bir programa katılıyordum. Programın adı “Türkel Minibaş’lar Yetişiyor.” Özellikler işletme ve iktisat fakültelerinin başarılı öğrencilerine yönelik bir burs programı…

ÇYDD Başkanı Aysel Çelikel’in de belirttiği gibi ,amaç Türkel Minibaş’ın aynisinin tıpkısını yetiştirmek değil elbet. Amaç, onun ilkeleri doğrultusunda, hayata sımsıkı sarılışını, sorumluluk almasını, yaratıcılığını, bireysel duruşuyla toplumsal duruşunun bütünlüğünü , liderlik vasıflarını , demokratik katılımcılığını gençlere önermek…

Farklı üniversite ve yüksek okullarda eğitimini sürdüren genç insanlara toplumun farklı kesiminden deneyimlere sahip insanları buluşturmak, seçtikleri alan dışına çıkıp farklı algılamalara açılmak…

Eğer bu ülkede günün birinde gerçek Demokrasiye kavuşma umudunu hala içimizde yeşertiyorsak, bunun için kaçınılmaz olduğuna inandığım, çok yararlı bir program.

"Barış İçin Israr Ediyoruz”

Türkiye'de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmek amacıyla kurulmuş KAGİDER, 8 yılda büyük aşamalar kaydetti.

Bu hafta onların Kadın Gelişim Merkezi’nde “Barış İçin Israr Ediyoruz: Kadın Kenti Diyarbakır” filmini izledim.

Melek Ulagay Taylan’ın yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği çarpıcı bir belgesel. Anımsayacaksınız, geçen 8 mart Diyarbakır “Kadın Kenti” ilan edilmiş ve sayısız etkinlik yer almıştı. Diyarbakır’da O günleri genç kameraman Aydın Kapancıkl’la belgeleyen Melek Ulagay, kendi deyişiyle, “yorumsuz” (ancak unutmayalım her seçim bir yorumdur) bizlere aktarıyor ve olayın sadece 8 Martlarla sınırlı kalmamasına hizmet ediyor. (Editör: Didem Pekün)

Nitekim sözlerini ve güçlerini, barış için israrlarını, taleplerini, o günden beri her yana duyurmaya çalışıyor kadınlar.

Sennur Sezer’in şiirleri… Rojda ve Şevval Sam’ın şarkıları… Zeynep Tanbay’ın dansı… Ülkenin her yerinden kadınların halay çekmeleri, ağaç dikmeleri… Panellerde konuşan S. Tucel, E. Keskin, M.Ahısta, A. Tuğluk, Y. Özsökmenler, G. Kışanak, F.Kaşan gibi kadınlardan alıntılarla ilerliyor film. Kadınların gücü ve liderlik konumları müthiş etkileyiciydi!

Avukat Reyhan Yalçındağ’ın dikkati çektiği kimi konular bu ülkede yaşayan her insanın içine yerleşmeli diye düşünüyorum. (Sözleri kelimesi kelimesine değil ama ana fikir olar şöyle: )

Bir coğrafyayı ortaklaşa paylaşıyorsanız, sizin yaşadığınız zulmü, başkası görmese de onun mağdurudur… Doğu’daki kadınlara yapılanı, Batıdaki kadınlar da kendilerine yapılmışçasına derinden hissetmeli. Kürt ve Türk kadınları arasında olması gereken dayanışma değil, omuz omuza mücadeledir. Destek, dayanışma, işbirliği , eylem ve talep birliği ancak eşit koşullarda , eşit biçimde omuz omuza mücadele verirlerse gerçekleşebilir . Olması gerek budur… (Teşekkürler Reyhan, teşekkürler Melek)

Demokrasi yolunda kadınlara daha çok iş düşüyor!

Cumhuriyet - 8 Ekim 2010

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.