'Delilik'le deha arasında... David Helfgott
09 Nisan 2010 - Zeynep Oral -
Onu dünyaya belki de en çok tanıtan, “Shine” adlı film (1966) oldu. Scott Hicks’in yönettiği ve Geoffrey Rushl’e en iyi erkek oyuncu Oscar’ını kazandıran film… Avustralyalı piyanist David Helfgott’tan söz ediyorum. O İstanbul’u, İstanbul onu çok sevdi. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti ev sahipliğinde, Aya İrini’de, Lütfi Kırdar’da verdiği konserlerle İstanbullu müzikseverleri büyüledi…
Bu gelişinde onu sahne dışında da tanımak ve sohbet etmek değilse de ona sarılmak fırsatını buldum. Eşi Gillian Helfgott’a bir kez daha sonsuz bir sevgi ve saygı duydum.
David Helfgott, hastalığının (şizofreni) tüm özelliklerini bir çocuk saflığı, bir bilge dehasıyla taşıyor. Kelebek kanadından ince bir duyarlılık… Şaşırtıcı bir hafıza ve bellek… Teknik beceri… Ölümlerden geri dönmenin mutluluğu… Yarın her şey bitebilir korkusu… Müziğe ve insanlığa duyduğu sonsuz aşk… Bunların tümünü benliğinde toplamış durumda.
David Helfgott, delilikle deha arasındaki o çok ince çizgide ilerlerken gücünü müzikten ve eşi Gillien’den alıyor. (Gillien 26 yıllık evlilikten sonra hâlâ ona âşık! Kendisi astrolojist. New York Borsası için çok çalışmış. Ancak kocasıyla igilenmekten, iş yaşamını bitirmiş.)
RAHMANINOV TUTKUSU
David Helfgott için, babayla yaşanan o trajik ilişki, mükemmeli yakalamak uğruna ruha edilen eziyet, gerçek dünyayla ilişkiyi koparma, sonsuz yalnızlık, toplum dışına itilme ve beynin çökmesi, artık bunlar çok geride kalmış… Şimdi müzik dünyasının bir parçası olmanın mutluluğunu yaşıyor.
“Neden bu Rahmaninov tutkusu?” sorumu ise şöyle yanıtlıyor:
“Rahmaninov, tüm yaşamı, yeryüzündeki tüm duyguları kapsar. İnsanın içindeki tüm duyguların, taa en derinlere gömülü olanları, bilinçaltındakilerin ortaya çıkmasını sağlar. Hem destansı hem de çok güzel melodilere sahiptir. Ancak bütün bunlar bir yana, benim yüreğim onun müziğiyle bağ kurabiliyor… ”
Ondan ayrılırken “The Guardian” gazetesinin yaptığı bir saptamaya hak vermeden edemiyorum: “Pavarotti, futbol fanatiklerine operayı sevdirdi, David de hayatı boyunca hiç klasik müzik konserine gitmeyecek olan insanlara piyanoyu ve klasik müziği sevdiriyor. 12 yıl akıl hastanesinde yattıktan sonra hayata karışan bir adamın müziğini herkes merak ediyor.”
CHOPIN TUTKUSU
2010 Chopin’in 200. doğum yıldönümü. Bu yıl boyunca bol bol Chopin dinleyeceğiz. Zaten dinliyoruz da…
İki gün önce bu sayfada, (7 Nisan Cumhuriyet) “İstanbul 2010 Chopin Piyano Haftaları”nın programını okudunuz. Ben, o programın arkasındaki, “görünmez kahramanı”, bu organizasyonun “mimarını” size tanıtmak ve ona müzik piyasamıza hoş geldin demek istiyorum.
Mehmet Mesci, Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Şefika Kutluer ve Zita Zempleni’nin sınıfında flüt eğitimi aldıktan sonra, Macaristan’da Liszt Müzik Akademisi Debrecen Konservatuvarı’nda lisansını, Edinburg Üniversitesi Müzikoloji Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı. (Dikkatli okurlar bu adı anımsayacaklar. Cumhuriyet Pazar’da onun Macaristan’dan yolladığı yazıları okurduk…) Macaristan’da ve Fas’ta belgesel film yönetmenliği yaptıktan sonra, Türkiye’ye dönüp müzik organizatörlüğüne başladı. Programı inceleyin, kaçırılmayacak konserler var!
DİNLEMEK VE OKUMAK
Ne zamandır vurgulamak istediğim bir nokta: Chopin dinlerken Chopin okumak… Aldığınız tadı çoğaltmanın en temel yollarından biri bu! Dinlediğiniz eserle ilgili kendinizi ne denli donatırsanız, bilgilendirirseniz, yaşayacağınız doyum o denli çoğalacaktır! Yalnız müzikte değil, hayatın her alanında aynı şey geçerli!
Can Yayınları’ndan çıkan iki muhteşem eser var:
İlki Aydın Büke’nin “Chopin / Tuşlara Adanmış Bir Yaşam” kitabı yalnız Chopin’in yaşamına ve müziğine değil, bir dönemin tarihsel, kültürel, toplumsal yaşamına da ışık tutuyor. Edebiyattan resme, sanatın her dalına uzanan, şölen niteliğinde bir eser. Aydın Büke’nin Bach ve Mozart biyografilerinin olduğunu da anımsatayım.
İkinci kitap André Gide’in çoktan “klasikleşmiş”, Türkçeye çevirdiği “Chopin Üzerine Notlar”ı (Türkçesi Ömer Bozkurt). Ama bir de “hediyesi” var bu kitabın: İdil Biret’in yazdığı önsöz ve İdil Biret’in yorumladığı Chopin kaydı. Hem dinleyip hem okuyabilirsiniz. Olağanüstü!
NOT - Sevgili Okurlar, Çukurova Sanat Günleri’ne geldim bile. Bugün Kozan’da 17.30’da Ticaret Odası Salonu’nda; yarın 10 Nisan, Adana’da saat 18.00’de Adana Kültür Sanat Merkezi’nde sohbete ve kucaklaşmaya beklerim…
Cumhuriyet - 09 Nisan 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler