Çukurova Sanat Günleri...
15 Nisan 2010 - Zeynep Oral -
Meğer çevrede ne çok Kozan hayranı varmış! Geçen pazar Kozan’a ilişkin “Fellini ve Kusturica çok kıskanacaktı...” başlıklı yazıma birbirinden keyifli tepkiler geldi. Elbet Kozan’a kaledeki o nikâh töreni için gitmemiştim. “Çukurova Sanat Günleri” çerçevesinde Adana ve Kozan’da birer konuşma yapmaya gitmiştim. Sözü Kozan’dan alıp Çukurova Sanat Günleri’ne geçmeden sinema ve televizyon filmleri, dizi çekenlere seslenmek istiyorum: Kozan’ı görün!.. Restore edilmeye başlanan konakları, arastası, ağları, bahçeleri, kaleleri, kuleleriyle doğal bir plato, harika bir film seti olabilir. Benden söylemesi...
1998 yılında Adana Sanat Günleri adı altında başlayan, üç yıl sürdükten sonra sürekliliği kesilen, sekiz yıllık bir aradan sonra, bu kez “Çukurova Sanat Günleri” adını alan etkinlik bu yıl dördüncü kez gerçekleştirildi.
Dört gün süren “Çukurova Sanat Günleri”nin bildiğimiz sanat etkinliklerinden farklı bir yapısı var: Sadece Adana’da değil tüm çevre kentlerde hatta sınır ötesinde de gerçekleşiyor. Örneğin bu yıl Lazkiye’de (Suriye’de) başladı, Mersin’deki törenle sona erdi. Açılışla kapanış arasında Adana, Kozan, Ceyhan, Tarsus, Silifke, Taşucu, Osmaniye, Gaziantep, Antakya, Harbiye, İskenderun’da çeşitli etkinlikler yer aldı.
Bence de bu, muhteşem bir düşünce. Yani sadece bir yerde değil de tüm yöreye yayma niyeti çok güzel... Hele son zamanlarda iller, ilçeler arası amansız çekişme, kıskançlık, takım tutmacılık göz önüne alınacak olursa, bu etkinlikleri tüm yöreye yayma ve sanat günlerini, dayanışmanın, paylaşmanın ortak harcı kılmak gerçekten harika bir düşünce. Ama eğer çalışırsa...
“Etkinlikler” dediğim, yazar, şair, gazeteci ve bu yıl özellikle dil üzerine çalışan öğretim üyeleri, araştırmacıların verdiği konuşmalar, konferanslar... Ayıp olmasın diye başkalarından değil, kendimden örnek vereceğim. Örneğin Kozan’da benim ve benden önceki tüm konuşmacıların dinleyicileri, on kişi ya vardı ya yoktu... (Sonradan anlaşıldı ki, etkinliğin yer aldığı Kozan Ticaret Odası, olayı “unutmuş!”) Elbet sayısal çokluk azlık değer ölçüsü olamaz ama, yine de insan emeğe, masrafa, çabaya, zamana üzülmeden edemiyor. Neyse ki, Mersin ve Antakya’da Adana’dakinden çok daha geniş ilgi varmış.
“Çukurova Sanat Günleri”nin mimarı, neferi, başlıca emekçisi, gazetemizin Adana temsilcisi Çetin Yiğenoğlu... Onunla konuşunca, “Çukurova Sanat Günleri”nin sadece etkinliklerden ibaret olmadığını görüyorum. Örneğin öncesinde ve sonrasında süren sergiler... Çukurova’ya ilişkin kitap ve dergi yayınları... Yerel basında sanat günlerine ilişkin müthiş bir seferberlik... Bu yıl Taha Toros’un aldığı, her yıl verilen “Çukurova Sanat Ödülü”... Bu etkinlikler aracılığıyla kurulan dış ilişkiler... Bu yılki Çukurova Sanat Günleri’nde, Fas, Suriye, Lübnan ve Filistin’den birer temsilci vardı.
Çetin Yiğenoğlu’nun vurguladığı gibi bunlar, yöresel rekabeti değil, bölgesel birlik ve dayanışmayı güçlendiriyordu. Bir bakıma “1071’den beri buralardayız” değil, “Bizim on bin yıllık geçmişimiz var” düşüncesini yaymaya yarıyordu.
Sadece çeşitli kuruluşların katkılarıyla varlığını sürdüren ve herkesin gönüllü çalıştığı “Çukurova Sanat Günleri”nin güçlendirilip sürdürülmesi en büyük dileğim. Ancak bunun için, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerle işbirliği, katılımcı bir program, örgütlü bir çalışma ve hedefin önceden belirlenmesi kaçınılmaz kanısındayım.
Cumhuriyet - 15 Nisan 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler