Menü

Çoçuklardan İstanbul'a Armağan ...


30 Temmuz 2005 - Zeynep Oral -

Çocukların düş gücü muhteşem!
Onlar “iki kere iki dört eder”den hiç bilmediğiniz renklerde gün ışığı yaratabilir; söğüt ağacının dalından dolu dizgin dört nala giden bir at yapabilir; yerdeki karıncayı ejderhaya , sudaki balığı denizaltına, uçan kuşu keşfedilmeyi bekleyen bir gezegene dönüştürebilir !

Hepsi bu kadar değil. Daha da çoğu var: Onlar , yaşadığınız kentte, gözlerinize gök kuşağını, gönlünüze bayram sevincini, aklınıza sonsuz umudu yerleştirebilir ... Beldenizi, çevrenizi zenginleştirebilirler.
Yeter ki onlara bu hak tanınsın, bu olanak verilsin. Bu hak tanındı, bu olanak verildi ve onlar bütün bu söylediklerimi gerçekleştirdiler. Gittim, gördüm ve bir kez daha onların sonsuz gücüne inandım.

Daha önce basın yayın organlarından haberlerini izlemiş olmalısınız: İlhan Koman Vakfı “ Beldemiz için Sanat” projesini hayata geçirdi. 7-14 yaşları arasındaki yüz çocuğun yaptığı heykellerden seçilen dört tanesi, anıtsal boyutlarda büyütülerek , İstanbul’un dört ayrı semtine, bu çocukların yaşadığı kendi semtlerine yerleştirildi…
Ben, haberlerle yetinmedim, bu dört eseri de görmek istedim. Ve İstanbul’un birbirinden çok farklı yerlerinde muhteşem bir yolculuğa çıktım. Niyetim , bu yolculuğu sizlerle paylaşmak. Ama önce hazırlık evresine bir göz atalım:
Kağıthane’den Tophane’ye
İlhan Koman Vakfı’nın hareket noktası , sanatçının çocuklarla ve sanatla olan ilişkisi… İlhan Koman’a göre sanat, bilim ve doğa bir bütündü. Sanat eserlerinin yalnızca müze ve galerilerde değil, yürüdüğümüz sokakta, soluklandığımız meydanlarda, yaşamla iç içe olmasını savunurdu. Her an gözlerimizin önünde olmalıydı sanat eseri. Uzanıp elimizle dokunabileceğimiz, malzemeyi hissedebileceğimiz mesafede…

Önce, İstanbul’un, dört semtinde çocuk atölyeleri kuruldu. Beyoğlu, Kağıthane, Fatih ilçelerindeki çeşitli okullardan bu atölyelere katılan çocukların başlangıçta sayıları 25 kadardı. Derken kardeşler, derken, komşular ve arkadaşların katılımıyla, oldu mu size yüz çocuk! Yaşları 7-14 arasında değişiyordu.
İlk iş, semtlerini Mimar Sinan Üniversitesi’nden 20 kadar sanatçı ve eğitmen ağabey ve ablalara tanıttılar, kendileri de kenti dolaşıp heykelleri gördüler. Yalnız İlhan Koman heykellerini değil, kentin tarihi birikimini de tanıdılar. Bunlar üzerine konuştular, tartıştılar. Sonra boyaları, malzemeleri, tanıdılar. Başlangıçta yalnız çanak çömlek gibi cisimler oluştururken, daha sonra “soyut” kavramını öğrenmeye başladılar.
Duygularını, düşüncelerini , el maharetine, renklere, önlerindeki malzemeye aktardıkça “Hiçbir şeye benzemeyen şeyler” çıkıyordu ortaya… Dört grup birbirinin işlerini görüyor, bir dizi etkinliğe birlikte katılıyordu…
Tam üç ay sürdü bu atölye çalışmaları. Sonunda yine çocuklar, kendileri her gruptan “en beğendikleri” dört heykeli seçtiler. Bu seçilenlerdi anıtsal boyutlara büyütülüp Kağıthane’ye, Balat’a , Cihangir Parkı’na ve Tophaneye dikilenler.
Artık heykelleri görmeye gidebiliriz.
Çocukların dünyası
Direksiyonda Ahmet Koman (İlhan Koman’ın oğlu ve Koman Vakfı kurucusu, başkanı), Özay ve Alçıray (ikisi de Mimar Sinan Üniversitesi’nden, hem atölyelerde hem uygulamada çalışmışlar) ve ben yola koyuluyoruz. (Zaten yukarıdaki bilgileri onlardan aldım) Doğru Kağıthane’ye …
Kağıthane’de , Sadabad Kültür Merkezi’nin bahçesine girdiniz mi, “Elele Gökkuşağı” adlı eser sizi karşılıyor. Adını da yapan çocuk koymuş…Gültepe İlköğretim Okulu’ndan, 12 yaşındaki Yaşar Özen’in eseri . Dev boyutlu iki insan ellerini kollarını havaya kaldırmışlar , başlarının üzerinde rengarenk bir gök kuşağı taşıyor. Müthiş albenizi olan, cıvıl cıvıl bir eser. Hafta içi, öğleden sonra saatleri. Çevrede pek kimseler yok ama avantajlı özelliği çok uzaktan, derenin karşı kıyısından bile görünüyor olması…

İkinci durağımız Balat . Tam iskelenin arkasındaki Akşemsettin Parkı. Ağaçların altı cıvıl cıvıl. Kimi aileler çimenlere serilmiş, kimi bisiklete biniyor, çoluk çocuk koşturup oynayıp duruyor. Ve işte kuşl! 8 Yaşındaki Muhammet Söylemez’in asıl adı “Leylek” olan eseri. Zaten kocaman gagasından belli, ama herkes kuş deyip duruyor. Ve çocuklar, kuşun altından girip üstünden çıkıyorlar, tırmanıyorlar, kayıyorlar, kuşu okşuyorlar. “Leylek” parka yerleşti yerleşeli büyük küçük herkesin sevgilisi olmuş durumda!

Şimdi de Cihangir Parkı’ndayız. Burası da sıcak yaz gününde çocuklarla dolu. Burada 7 yaşındaki Canan Asiyan’ın kocaman boyutlu “Kedi”si var. Çocuklara soruyorum bu heykelin , “Kedi”nin en çok nesini seviyorlar diye; biri “başına tırmanmayı” diyor, öteki “okşamayı” diyor… İçimden bu yanıtları İlhan Koman duysa ne sevinirdi diye geçiriyorum.

Ve Tophane Parkı’ndayız. (Dikkatli bakarsanız, Kabataş’tan, Karaköy’e giden yoldan bile görebilirsiniz. ) Burada daha yerine yeni konan 11 yaşındaki Barış Güven’in “Buluşan Duvarlar” adlı eseri. Birbirine ha değdi ha değecek iki taş duvar. Bir dünyanın iki yarısı , bütünün parçaları gibi; birbirine el vermek, omuz vermek gibi; birbirine uzanmak gibi… Oradan geçen bir adam, “bu ne biçim heykel böyle, üzerinde resim yazı falan olmayacak mı, bu daha bitmemiş “ diye söylenirken ; “Buluşan Duvarları” çevreleyen, tepesine tırmanan her yaştan çocuk, adamın arkasından sesleniyor. “Bitti amca bitti ! Dostluk bu, arkadaşlık, barış bu!”

Ne demişler: Çocuktan al haberi!

Çocuklar tarafından tasarlanmış heykeller, bir büyük kentin kamusal alanlarına kalıcı olarak dünyada ilk kez yerleştiriliyor. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve İstanbul’daki ilçe belediyeleri ve sivil toplum örgütlerinin büyük desteğiyle gerçekleşen proje, kendi çocuklarının yaratıcılığını geleceğe taşımada İstanbul’u öncü kılıyor. Üstelik Türkiye’de ilk defa yapılan “ İlhan Koman: Retrospektif ” sergisinin sürdüğü bu günlerin anlamını da pekiştiriyor. Bu heykeller artık hep bizimle; çocukların atölye çalışmalarını ve çektikleri fotoğrafları 7 Ağustosa dek Yapı Kredi Galerisinde görebilirsiniz.

Projeye katkıda bulunanları ve emeği geçenleri kutlarken, İlhan Koman’ın düşünceleri doğrultusunda ilerlemenin, heykeli yaşamın içine katmanın sevincini duyuyorum.

30 Temmuz 2005 - Cumhuriyet

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.