Çelişkiler sorgulanıyor...
21 Ekim 2011 - Zeynep Oral -
Kutluğu Ataman'ın "Mezopotamya Dramaturjileri"nde
Çelişkiler sorgulanıyor...
Daha galeriye yaklaşırken kendinize "dur bir dakika" diyorsunuz. Dur da kendine bak... Bakmakla kalmıyor, kendinizi görüyorsunuz üstelik... Kimim ben sorusuyla birlikte galeriden içeri giriyorsunuz... Ve sergi boyunca kimlik sorunları bir daha yakanızı bırakmıyor...
Arter'de Kutluğ Ataman'ın "Mezopotamya Dramaturjileri" başlıklı sergisinden söz ediyorum.
Gerilim Her yerde
Kutluğ Ataman'ın daha önceki sergilerini ve işlerini görenler onun kimlik sorunlarıyla didişmesini yakından bilirler... Bu sergi sanatçının son yıllardaki arayışını, sorgulamasını , tartışmalarını daha yakından tanımak ve anlamak için önemli. Bilmez değilim: Şu İstanbul Bienali günlerinde onun özellikle başka bir işi (Askerlik yapamayacağına dair Raporun sergilenmesi) başrolü kaptı. Ne yaparsınız, basınımız işin kolayını seviyor! Sanatçının dünyasını kavramak; son 20 yıldır ürettiklerini anlamak; bireysel ve toplumsal kimlik sorgulaması serüvenine katılmak için bu sergiyi görmek kaçınılmaz.
"Mezopotamya Dramaturjileri" sergisinde ise başrol gerilimde: Çoğrafyada gerilim, tarihte gerilim, ilişkilerde gerilim...
Hem dıştan hem içten izlenilen, dev ekranlara yerleştirilmiş bir video heykel "Kıyamet"te , başkaldırıyı, isyanı yıkıcılığı ve yapıcılığı, azgın suların kabarmasıyla izliyoruz . Uzaktan uyumun ta kendisi diyecekken, yakınlaştırdığımızda ürkütücü olan ayrıntılar...
"Kubbe" sırtüstü yatarak daha rahat izleyeceğiniz Batı-Doğu çelişkisini ortaya koyan bir eser.
"Kule" adlı eserde sadece susan ve bakan insanlar görüyoruz. Sadece yüzlerini... Her yaştan, her cinsten . Dudaklar mühürlü. Ama o yüzler öyle bir "konuşuyor ki" dehşete düşüyorsunuz! O susan yüzler neler neler anlatıyor...
"Mutluluk arayışı" nda ise sadece konuşan bir kadını izliyoruz. gülerek mutluluk arayışını anlatırken saflığı, yaklaşımı içinizi acıtıyor...
Rastgele bu üç örneği gerilimi anlatabilmek için seçtim... Hayallerle gerçekler arasındaki çelişki... Doğu - Batı, gelenek-modernite, evrensel-yerel çelişkisi... Görüntüyle algılanan arasındaki çelişki... Söylenenle söylenmeyen arasındaki çelişki... Çelişki ve çatışma... İkisi birbirinden ayrılmıyor.
Kurgulanan Kimlikler
Bu serginin serüveni yurtdışını da kapsıyor: Kutluğ Ataman, Mezopotamya Dramaturjileri serisine 2009'da başlamıştı. O tarihte ilk kez Linz Avrupa Kültür Başkenti kapsamında Lentos Sanat Müzesi'nde; 2010'da Roma'daki Ulusal 21. Yüzyıl Sanatları Müzesi MAXXI'nin açılışında gösterilmişti. Arap Baharı'ndan da esinlenen "Kıyamet" ise ilk olarak Mayıs 2011'de İngiltere'de Brighton Festivali'nde gösterilmişti.
Mezopotamya Dramaturjileri'nin Türkiye'de bu ilk sergilenişte 8 eser yer alıyor. Bunların dördünde Vehbi Koç Vakfının katkısı ya da yapım ortaklığı var.
Roma'daki MZXXİ'nin açışında katalogda yer alan yazısında Cristiana Parrella şöyle diyordu:
"Mezopotamya Dramaturjileri, çağdaş Türkiye'nin en önemli meselelerinden olan Doğu ile Batı, modernleşme ile gelenek, küreselleşme ile yerel kültürlerin devamı arasındaki problematik ilişkityi irdeleyerek, uzun zamandır modern Avrupa deneyiminin kenarında bekletilen, modernitenin kendisine ancak gerilimler arasında, çoğunlukla da sertlikle yol açabildiği bir ülke için özellikle aciliyet taşıyan bir soru soruyor: Bu düalizmin ötesine geçmek, tercüme ve uzlaşma için bir alan açmak mümkün mü?" Kolay bir yanıtı yok bu sorunun... İşte Kutluğ Ataman'ın yaptığı kimlikleri yeniden ve yeniden kurgulayarak; dili, sözü, edebiyatı yeniden kurgulayarak (İkinci Dil İngilizce" ve "Shakespeare'in Tüm Eserleri") tarihi ve coğrafyayı da yeniden kurgulayarak ( Çekimler Arjantin, Erzincan,vb.) ve yaşamı yeniden kurgulayarak bu soruya yanıt aramak...
Bu serginin önemli bir kazanımı da, Kutluğu Ataman'ın açıklamalarına, kendi anlatımına; eleştirmenlerin, küratörlerin yorumlarına yer veren bir belgesel film. Metin Çavuş'un yönettiği 222 dakikalık film (2 CD) hem Arter'de izlenebiliyor hem de satın alınabiliyor. BU çok yönlü sanatçıyı ve 15 yıllık sanatsal üretimini yakından tanımak için eşsiz bir fırsat. Sergiyi, açıldığı 15 Eylül'den bu yana 10 bin kişinin gezdiğini duyduğumda hiç şaşırmadım.
Not - Yaşadığımız bu korkunç savaşta, hayatını kaybeden tüm çocukların ailelerine, yakınlarına, sevenlerine sabır diliyorum.
Cumhuriyet - 21 Ekim 2011
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler