Çalınan gelecek... Kamu Vicdanı... Yargı...
07 Nisan 2011 - Zeynep Oral -
Yara için için kanıyor. İşkence sürüyor...
Bakın kaç gün oldu, hala tartışılıyor. Her tartışma, her yazı, her yalan, televizyonda her program , her belirsizlik , yeniden ve yeniden bunalıma sokuyor onları. Yeniden yeniden öldürüyor onları.
Sınava giren 1700 genç... Gelecekleri çalındı. Hakları yendi. Adalet duyguları yok edildi.
Oysa YGS'de şifre rezaleti ortaya çıktığı an yapılacak ilk ve tek şey: başta ÖSYM başkanı olmak üzere, sınavlarda rol alan herkesi bir yana çekmek, soruşturmayı öyle sürdürmekti.
Bunu yapmak yerine, en önce ve çok erken Cumhurbaşkanı açıkladı her şeyin yolunda olduğunu. (Öyleyse niye soruşturma başlatıldı???) Derken Çemil Çiçek , ardından gecikmeli olarak Eğitim Bakanı, ÖSYM başkanının açıklamalarından ne denli tatmin olduklarını açıkladılar.
Onlar tatmin olmuşlar ama biz olmadık!
Peki kim giderecek kafamızdaki soruları, endişeleri , kuşkuları, tehditleri ?
Sakın yargı demeyin. Açık açık söylüyorum: Yargıya güvenim kal-ma-dı! Yalnız benim değil, milyonlarca insanın , kalmadı!
Hükümet daha baştan, "biz tatmin olduk. Hepsi bu kadar, uzatmayın!" tavrına girerse , nasıl hala yargıya güvenelim?
Sadece 1700 genç ve gözbebeklerini çerden çöpten korumaya çalışan onların aileleri değil söz konusu olan. Bugün en çok kanamakta ve işkencede olan kamu vicdanıdır.
Ne ilk ne de son
Ne çok duyar olduk , düşünür olduk kamu vicdanı sözlerini şu son zamanlarda! Rastlantı bu ya, genellikle yargıya ilişkin olarak duyduk!
3 yıldır hapis yatan gazeteciler, yazarlar bilim adamları...
Ergenekon'u araştırdıkları için içeri alınan gazeteciler...
İşte Ergenekon'un kasasıdır, tüm servet ondadır dedikleri insanı hapiste ölüme terk edilisi ve parasız olduğunun ortaya çıkması...
Hizbullah Terör Örgütü üyelerinin salıverilmesi...
Deniz Feneri hırsızlığının buharlaşması...
KPSS hırsızlarının ortadan yok olması...
Ve şu son günlerde süregelen , "zavallı suça sürüklenen minik yavrucuk" Hrant Dink'in katili Ogün Samas'ın, "arındırılma" çabası...
Bunlar ilk aklıma gelenler...
Bu ne biçim kamu vicdanı ki , kamunun bir bölümünün, yandaşların vicdanını hiç ama hiç etkilemiyor!
Bu hükümetin en büyük başarısı nedir diye soracak olursanız, bence toplumu böylesi ayrıştırmalarıdır!
Sait Faik Öyküsü
Ahlak sorunlarıyla, vicdan sorularıyla ne zaman karşılaşsam, Sait Faik'in çok sevdiğim, "Kriz" öyküsü gelir yerleşir içime.
Öykü çok kısaca şöyle:
Paris'te , Louvre Müzesi yanmaktadır. Bir adam kendini alevlerin arasına atar, La Jakond tablosunun bulunduğu odaya koşar. Tam tabloyu kurtaracak, karşısında küçük bir zenci çocuk görür.
Ya tabloyu kurtaracaktır ya çocuğu...
Meyhane sofrasında Necmi sorar: "Sizce hangisini kurtarmalı?"
Masadakilerin çoğu "Elbet La Jacond'u" der. Ve akla gelecek tüm nedenleri sıralarlar...
İçlerinden biri, "Çocuğu" der... Çünkü o gelecektir , belki nice La Jacond'lar yaratacaktır...
Bir başkası ,"Çocuğu" der, ve ekler "Sadece insan olduğu için..."
Kamu vicdanını, sadece ve sadece insan olduğumuz için kollamamız gerekir. Çocuklarımızı da, gençlerimizi de...
Onlar geleceğimiz olduğu için...
Bari onların adalet duygusunu yok etmeyelim.
Cumhuriyet – 7 Nisan 2011
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler