Menü

Çağdaş bir bilge: Doğan Kuban...


05 Kasım 2010 - Zeynep Oral -

Önceki akşam İş Sanat, muhteşem bir konserle perdelerini açtı. Mevsimin ilk konseri Gürer Aykal yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'ndandı. Konserin solisti Fazıl Say!

Ravel'in, Sol Majör piyano konçertosunu dinlerken kendi kendime "İyi ki yaşıyorum" deyip duruyordum. Bu eser ve Fazıl Say sanki birbirlerine benziyor. Yani baştan çıkarıcı, sonsuz, dinamik, enerjik... Adeta ışık hızının peşindeler. Sonra ansızın müthiş duygusal... Zaman zaman caza, "blues"a göz kırpan, farklı türlere çengel atan, gerilimi hep diri tutan... Ama aynı zamanda hem gizemli, hem isyankâr... Eser sona erdiğinde nefes nefeseydim. Dinmek bilmeyen alkışları, Gershwin çeşitlemeleri, "Kara Toprak" ve kendi besteleriyle karşıladı Fazıl Say. Dinleyiciye kalsa sabaha dek "bis" yaptırırlardı… Sonra o muhteşem orkestradan romantiklerin en romantiği Çaykovski'nin en güzel senfonilerinden birini (4. Senfoni) dinledik... "İyi ki yaşıyorum, iyi ki yaşıyorum"larım sürdü gitti.

Gözünüz, gönlünüz, kulağınız, yüreğiniz İş Sanat, Fazıl Say ve Borusan Filarmoni’de olsun. Hayatta güzel şeyler de olduğunu sık sık kendinize hatırlatmaya çalışmaktan başka çare yok!

 

İNSANA VE YAŞAMA SAYGI

İnsana ve yaşama saygı, hayatta en önem verdiğim ilkelerden biri. İnsana ve yaşama saygının bilgiyle geliştiğini, bilgiyle yerleştiğini, bilgiyle çoğaldığını ben en çok onda gördüm, ondan dinledim, ondan okudum...

O dediğim Sevgili Doğan Kuban. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı'nın bu yılki onur konuğu Doğan Kuban! ("Sevgili" sözcüğünü taa çoooook öncelerde, Sanat dergisini çıkardığımız ilk yıllarda, yazılarıyla bizi aydınlatan, yüreklendirmeleriyle sesimizi geniş kitlelere duyurmamızı sağlayan insanlar için kullanıyorum. “Gönül zengini” olanlar için...)

Hiç kuşkum yok onu tanıyorsunuz, biliyorsunuz, kitaplarını okuyorsunuz. Sizlere onu tanıtmama gerek yok. Ondan neler öğrendiğime geçmeden önce bir itiraf:

Benim her hafta cuma gününü iple çekmemde Doğan Kuban'ın çok önemli bir rolü var. Hayır, her hafta sonu onunla buluştuğumu sanmayın! (Geri aldım, bir bakıma her hafta sonu onunla buluşuyorum da!) Cuma günü olsun; gazetemizin Bilim Teknoloji eki çıksın; çıksın da içinde hemen Doğan Kuban'ın yazısını okuyayım, ufkum genişlesin isterim...

Doğan Kuban'ın sadece yazılarını değil, kitaplarını da okumak, insanın ufkunu açmakla kalmaz, geleceğe inancını da güçlendirir. En karamsar, en kötümser, ülkemden ve dünyadan tüm umudumu kestiğim anda bile onun yazısı insana umut verir. Nasıl çıkar bu karanlıklar aydınlığa ya da asla çıkamaz gibi düşüncelere saptığınız anda Doğan Kuban okuyun, mutlak bir ışık, bir ipucu sunar size. Hayır reçete sunmaz. Düşünmenizi, öğrenmenizi, tartmanızı, sorgulamanızı, eleştirmenizi, yorumlamanızı sağlar. Bana inanmıyorsanız, açın bakın bugünkü yazısına!

TARİH BİLİNCİ

Doğan Kuban'ın benim için en önemli özelliklerini (önem sırası gözetmeden) satır başlarıyla şöyle sıralayabilirim:

- Benim için o sadece mimar, mimarlık tarihçisi değil. Benim için o tarihçi, yazar, mimar, sanat tarihçisi, bilim adamı, düşünür, filozof... (Şiir de yazıyor. Hatta Japon Haiku stilinde yazdığı şiirleri bile okumuştum bir zamanlar)

- Dünyaya merakla bakar, ilgiyle sarılır. Sorduğunuz bir soru, bir gözlem, öğrenmek istediğiniz bir konu onu heyecanlandırır. Bu merak ve ilgi bilimden sanata, doğaya çok geniş bir alana yayılır. Onunla bir nehir söyleşisi yapan Müjgan Yıldırım kitabına "Bir Rönesans Aydını" başlığını koymuştu ki, tam isabetti. (İş Bankası Yayınları)

- Olayları, durumları, bütünselliği içinde ele alır bağlantılarını ortaya koyar, gösterir, tarih ve coğrafyayla besler. Özellikle kültürel olayları… Kültürü ve sanatı, mimariyi ve kent sorunlarını tarih bilinciyle ele alır.

- Önyargıları kırar, varsayımları ve moda deyişle ezberi bozar.

- Alçakgönüllüdür. Kendini değil yaptığı işi önemser. Böbürlenmeyi bilmez. Sadece şu son "Osmanlı Mimarisi" dev eseri (YEM Yayınları) birkaç ömür caka satmaya yetse bile oralı olmaz.

- Bunca yıldır tanırım, onun öfkesini dışavurduğunu görmedim. Sesini yükselttiğini duymadım. İnsanı kahreden konuları bile, sakin sakin ele alır. Şiddeti düşüncede de dilinde de barındırmaz, barındıramaz.

Bu yazıyı yazarken, Faruk Şüyun'un hazırladığı, "Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Bir Kültür Çınarı" adlı kitabı (TÜYAP Yayınları) henüz görmedim. Ama Cumhuriyet Kitapları'ndan yeni çıkan "Çağdaş Bir Gelecek İçin – Türkiye'nin Bağımsızlık Savaşı"nı bir solukta okudum.

Çağdaş bir gelecek için bir Doğan Kuban yetmez, daha çok, daha çok Doğan Kuban'lar gerek bize diye haykırmak geliyor içimden!

Yarın cumartesi, yolunuz kitap fuarına düşerse, orada sizi bekliyor olacağım...

Cumhuriyet - 5 Kasım 2010

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.