'Bu Akşam Evdeyim...'
12 Aralık 2010 - Zeynep Oral -
Sevgili okurlar, iki gün önce Fazıl Say içime işleyen bir yazı yolladı bana ve birçok arkadaşına. Okudum okuyalı o yazı, şiir gibi, müzik gibi, dans gibi yüreğimle, aklım ve ruhum arasında dolaşıp duruyor. Yazının uzunluğu bu köşenin sınırlarını aşıyor. Fazıl'ın affına sığınarak, kısaltarak sizlerle paylaşıyorum.
"... Bu akşam evdeyim." Ender gördüğüm ve çok özlediğim kızım Kumru ile beraber film seyredeceğiz.
Yeni biten solo keman bestemi (Cleopatra) kopistime e-posta olarak yollayacağım.
Ve gecenin geç bir vakti de olsa, nisanda Berlin'de çalınacak olan yeni eserim 'Alevi dedeler rakı masasında' üzerine çalışacağım... (Arif Sağ'ın bana anlattığı bir gerçek olaydan yola çıkan bir eser.)
Bu akşam İngiliz kemancı Priya Mitchell bugüne değin pek çok kez çalınan keman konçertomu 'Haremde 1001 Gece'yi Belgrad'da çalacak. Konseri dinlemeye bile gidemiyorum.
Yine bu akşam, dostum ve değerli meslektaşım Hüseyin Sermet, Londra'da önemli bir konser verecek.
Hüseyin, Ulvi Cemal Erkin'in öğrencisi idi. Ben, rahmetli hocalarımın konserlerime geldiğine inanmaya başladım. Fenmen... Gündemir... Oradalar sanki. Salondalar.
Kimbilir? Belki Erkin de öğrencisi Hüseyin'i dinlemeye gidecektir bu akşam?
Ve yine bu akşam dünyanın kimbilir hangi şehrinde, İdil Biret, Gülsin Onay resitaller veriyor olacaklar.
Gülsin her konserinde Saygun çalar mutlaka. Bu akşam da vardır programda. Belki Etüdler.. Belki prelütler...
Bu akşam Colorado eyaletinde bir evde, bir müziksever Güher-Süher Pekinel kardeşlerin Poulenc CD'sini dinleyecek.
Ama, Norveç'te, Çin'de, İtalya'da pek çok evde, pek çok müziksever aynı CD'yi dinliyor olacaklar. Erkin'in, Saygun'un eserleri hiç aklınıza gelmeyecek ülkelerde, topluluklar tarafından seslendiriliyor olacak. Filipinler'de mesela, bir Yaylısazlar Quarteti Saygun çalıyor olabilir. Ya da Kore'de. Ya da Hollanda'da...
Bu akşam Antalya Piyano Festivali'nde yine büyük ustaların katıldığı bir konser var. Biletleri tamamen bitmiş.
Ankara'da ve İzmir'de orkestralar haftalık konserlerini bu akşam veriyorlar.
Hepsi bu akşam.
Bu akşam, İngiliz şef Howard Griffiths ile ‘İstanbul Senfonisi'nin Mart 2011'de Moskova'daki seslendirilişi ile ilgili teknik detayları telefonla görüşeceğim.
Yine bu akşam, Ankara'da bir konservatuvar öğrencisi, verdiği sınıf resitalinde İlhan Baran'ın eserlerini çalıyor olacak.
Genç bir sopranomuz bu akşam Berlin Operası'nda Mozart söylüyor olacak. Bir başka genç soprano ise Milano'daki bir Şan Yarışması'nda finale kalacak, bu akşam.
Bu akşam Safranbolu'da (Geçen ay New York'ta dünya birincisi olmuş olan) Yaylısazlar Quartetimiz ‘Borusan Dörtlüsü', bir konser verecek. Konsere daha çok öğrenciler gelecek.
Paris'te bir Türk viyolonsel öğrencisi, arkadaşları ile ufak bir gruba çağdaş müzik konseri verecek.
Eskişehir'de bir müzikolog, Cemal Reşit Rey'in Orkestra eserleri üzerine yaptığı araştırmaya kafa patlatacak.
Prag'da yaşayan bir Türk balerin, bu akşam kendisini sakatlayacak kadar çok çalıştığı için hüzünlere boğulacak. Mersin'deki bir balerin ise hayatının en iyi performansını bu akşam verecek.
Bu akşam, Youtube'daki binlerce ‘Fazıl Say Videosu' tüm gezegende 250 bin kere tıklanacak.
Ben ise Kumru ile çizgi film seyrediyor olacağım.
Muammer Sun bu akşam bir ‘Onur ödülü' alacak. Eve döndüğünde ise müziğini yaptığı bir filme televizyonda rastlayacak...
Bu akşam Türk Hava Yolları ile uçan 78 bin kişi, uçağın içinde Alnar'ın Kanun Konçertosu'ndan bir bölüm dinleyecek.
Bu akşam avangard bestecimiz İlhan Usmanbaş evinde eski dostları ile buluşacak. Evde ‘yeni müzikte ne yapılıyor?' konusu konuşulacak.
Murat Bardakçı'nın ‘Türkiye'deki müzik inkılabı çatır çatır çöktü' dediği durum bu.
Aslında yukarıda yazdığım gerçeklere bakarsak, ben bir çökmüşlük göremiyorum. Siz görebiliyor musunuz?
Ama konu burada bitmiyor. Asıl gerçek şu: Bu dönemde, Atatürk ve Cumhuriyet inkılapları ile ilgili karalayıcı konuşmak hayli kazançlı iş. Ama beni kazanç ilgilendirmiyor. Beni müzik ilgilendiriyor!
Gerçekler, aslında yukarıda yazdığım gibiler. Bu akşam bu gezegende... Bu memleketin insanları, bu akşam...
Sevgili Okurlar, ne zamandır sürmekte olan "müzik inkılabı" tartışmasını ve Fazıl Say'ın yazısında buna ilişkin bölümleri, konunun benden bin kat daha uzmanı olan Evin İllyasoğlu'na bırakıyorum. Bakmayın bizim ülkemizde herkes her konuda bilip bilmeden konuşur, ama benim sevgi ve saygı anlayışım buna izin vermez. Yukarıda adı geçen tüm müzisyenler ve okura duyduğum sevgi ve saygı...
Teşekkürler Fazıl Say... İyi ki varsın.
Cumhuriyet - 12 Aralık 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler