Menü

Bodrum


25 Haziran 2000 - Zeynep Oral -

Mavi Uygarlık, Kızıl Alevlere Teslim...

"Mavi Gezi bir ağaçtır / Dalları deniz / Mavi gezi bir bahçedir / Gülleri deniz//

Mavi gezi bir bebektir / Beşiği deniz / Dişleri deniz / Gözleri deniz//

Mavi Gezi bir rüyadır görülmemiş / Mavi gezi bir kitaptır yazılmamış / Mavi, gezi bir masaldır söylenmemiş."

Yaz geldi mi Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bu dizeleri, "Haydi" der, "haydi hiç durma! Koş maviye!" Ya koşabilirim ya koşamam...

Denize ulaşamazsam bile, dört duvar arasında açarım kucağıma Gürol Sözen'in o muhteşem "Mavi Uygarlık" kitabını (Akbank Yayınları) ve başlarım Ege'den Akdeniz'e mavi yolculuğa... Nice toplumların gelip geçtiği, yerleştiği, denize saygılı, doğaya saygılı kurduğu yerleşim merkezlerinin arasından, söylenceler, efsaneler, masallar arasından , görkemli antik tiyatrolar, anıtsal heykeller, konuşan mezar taşları, denize eğilmiş suskun ağaçlar arasından geçip, ufkun sonsuzluğunda kaybolurum... Daha doğrusu yolumu bulurum. (Teşekkürler Gürol Sözen!)

İşte yine böyle bir günde, kucağımda "Mavi Uygarlık"...

Maviyi görmedi gözlerim. Ortalığı kara bir duman, ateş , kızıl alevler ve kül kapladı. 400 Hektarlık alana yayıldı yangın. Ormanlar yandı, çamlar, kızılçamlar yandı, zeytin ağaçları, menengeç ağaçları yandı, makiler, kaktüsler, palmiyeler, muz ağaçları, bugenvilyalar , sardunyalar, zakkumlar yandı, cırcır böcekleri, karıncalar, çekirgeler, kaplumbağalar yandı. Halikarnas Balıkçısının yüreği ve emekleri yandı. Yeşilimiz yandı, bağrımız yandı, gözlerimiz yandı, ciğerimiz yandı...

Diyorlar ki, doğa acımasız. O şiddetli rüzgar olmasaydı ...

Hayır, acımasız olan insanoğlu. Doğanın acımasızlığı yalnızca kendisine saygı duymayanlara, kendisini horlayanlara, kendisini yakıp yıkıp yok etmeye çalışana! İnsanoğlunun acımasızlığı, zalimliği ise hem doğaya, hem birbirine...

Ne ilk ne son yaz yangını bu. Her yaz, her orman yangınından sonra bin kez söylenenler , yangın söner sönmez unutulduğu için , belleksiz toplum olmayı sürdürdüğümüz için sürüyor yangınlar.

Elimizdekinin değerini bilmediğimiz için sürüyor yangınlar.

Ne doğaya ne de bu topraklarda bizden önce yaşamış toplumlara, uygarlıklara saygı duymadığımız, sevgi duymadığımız için sürüyor yangınlar.

Açgözlülüğümüz, hoyratlığımız , günü gün edişimiz kısa vadeli hesaplarımız, çıkar ilişkilerimiz , bilgisizliğimiz sürdüğü için sürüyor yangınlar.

Bilimsel olana sırt çevirdiğimiz , bilimsel olanı küçümsediğimiz için sürüyor yangınlar.

Bodrum yangınından bir gün sonra bindiğim taksinin şoförü, "Keşke futbola bunca para yatıracaklarına, şu yangın söndürücü helikopterlerden alsalardı" diye yakınıyordu.

Yangından sonra bir mimar arkadaşım , artık vergi ödemeyeceğini, ödediği vergilerle meclistekilere zırhlı araba alınmasına dayanamadığını söylüyordu.

Bir başkası, "bir tank eksik alsınlar onun yerine yangın söndürme uçaklarından alsınlar " diye isyan ediyordu.

Korkarım ki, bu yangın sonrasında da öncekiler gibi olacak. Unutacağız. Yok sayacağız. Olmamış gibi yapacağız...

Bir sonraki yangına kadar... Maviyi, yeşili toptan tüketene kadar...

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.