Biz Adalet İstiyoruz!
14 Şubat 2010 - Zeynep Oral -
Geçen yıldı. “Benim babam bir kahramandı” dedi içlerinden biri. Bir araya geldiler. O baba, benim arkadaşımdı, adı Ümit Kaftancıoğlu’ydu… Gazeteciliği bana öğretendi, adı Abdi İpekçi… Hayran olduğum meslektaşımdı, adı Uğur Mumcu… Okumaya doyamadığım edebiyatçıydı, adı Sabahattin Ali… Canım ciğerim eşsiz dostumdu, adı Onat Kutlar… Her sohbetinden sonsuz yararlandığım hocamdı, adı Cavit Orhan Tütengil… Yüreğime en yakın şairlerden biriydi, adı Metin Altıok… Aklı güzel, yüreği güzel, vicdanı güzel arkadaşımdı, adı Hrant Dink… Ve daha niceleri…
Babaları, eşleri, kardeşleri, çocuklarıydı hunharca öldürülenler…
En kötüsü o cinayetler değildi. Daha da kötüsü vardı. Bu cinayetler yok sayıldı. Unutturulmaya çalışıldı. Sanki hiç olmamış gibi yapıldı. Örtbas edildi. Belgeler gizlendi, suç kanıtları yok edildi, yakalanan katiller saklandı, kaçırıldı, yurtdışına kaçırıldı, maşalar tetikçiler star muamelesi gördü. Kiminde dava bile açılamadı, kiminde açıldı ama bir arpa boyu yol alınamadı. Kâh “devlet sırrı” dendi, kâh “zamanaşımı”…
Yalnız en sevdiklerini yitirme acısı değil, bir de yargıdan sille yemenin acısı, bir de yargı mağduriyeti insanı yeniden yeniden öldüren!
Lanet olsun böyle “devlet sırrı”na, lanet olsun böyle yargıya!
Geçen yıldı, bir araya gelip örgütlendiler. Adları Toplumsal Bellek Platformu.
Bize düşen görev
Sabahattin Ali’den Hrant Dink’e… Bombayla, kurşunla, işkenceyle, ateşle öldürülenlerin yakınlarını izliyorum. Toplumsal Bellek Platformu’nu…
Meclis’e gidişlerini, konuşmalarını, ortak acılarında kenetlenişlerini, sabırlarını, öfkelerini, taleplerini, söyleyebildiklerini, söyleyemediklerini izliyorum…
Konuşurken nasıl, hem de nasıl dikkatli olduklarını gördükçe içim acıyor. Her sözü tartarak, inceden inceye düşünerek… Öyle ya, medyamız malum. Ağızdan çıkacak her sözü ne yana çekecekleri belli mi olur! Magazinleştiren var, çarpıtan var, siyasi görüşlere alet eden var, kullanan var…
Nükhet İpekçi demişti ya: “Sayın Ağca diyen de var, katil Ağca da…”
Örneğin, daha bir süre önce “Artık Abdi İpekçi, Uğur Mumcu gazeteciliği bitmiştir, o tür gazetecilik demodedir” diyenlerin, bugün kendilerini Abdi İpekçi yerine koymaları beni nasıl çılgına çeviriyorsa, kim bilir bu yazılanların ne çoğu, bütün bu aileleri nasıl delirtiyordur! Kavram kargaşası bir yana, üç gün önce ne dediğini, ne söylediğini anımsamıyor bizim medyamız!
İşte o nedenle diyorum ki, öldürülenlerin yakınlarına değil, asıl bize görev düşüyor. Toplumsal Bellek Platformu’nun yanında yer almak, bu ülkede yaşayan her vatandaşın görevi olmalı.
“Onlar adalet istiyor” sözünü bir an önce, hemen şimdi, şimdi ve burada “BİZ ADALET İSTİYORUZ”a dönüştürmeliyiz.
Söylediklerini duymadınız mı? Katılmıyor musunuz?
“Tetikçilerin yakalanmasını, teşhir edilmesini, kahramanlaştırılmasını seyrettirdiler hep bize. Mahkemelerde bizimle alay ediliyormuş gibi bir duyguya kapıldık. Ne hak hukuk, ne akıl vicdan, hiçbirine sığmayan bir durum. Ailelerin ötesinde toplumun varlığını, sağlığını, geleceğini tehdit eden bir konu. Emir komuta zincirine ulaşılmadıkça, geride kalan, kaçan, kaçırılan, korunan, gizlenen tüm suçlulara ulaşılmadıkça bu cinayet dosyaları kapanmış sayılmamalı.”
Ve onlarla birlikte haykırmalıyız: “Biz adalet istiyoruz!”
Ancak o zaman bebeklerden katil yaratmayı durdurabiliriz…
Cumhuriyet- 14 Şubat 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler