Birlik, beraberlik ama nasıl?
05 Ocak 2017 - Zeynep Oral -
Herkesin (yani aklı başında olan, mantıklı düşünebilen, düşünce üretebilen, ülkesini seven, sevdiğine inanan herkesin) düşünce birliğine vardığı bir nokta var: Bu kahrolası acıdan, karanlıktan, çamurdan kurtulabilmenin tek yolu birlik ve beraberlikten geçiyor.
Birlik ve beraberlik evet ama nasıl?
Bir an için geçmiş hesaplaşmaları bir yana bırakalım.
Mesela diyelim yeni yılla birlikte mezhepsel, dini ya da etnik tüm ayrımcılığa son veriyoruz...
Mesela: Son zamanlarda dilimizden düşürmediğimiz yaşam tarzı etiketlerini bir yana bırakıyoruz...
Mesela: Bunları birbirine düşürmeye çalışan oydu, şuydu, dış güçlerdi, iç güçlerdi, o partiydi, bu partiydi demekten vazgeçiyoruz...
İnanın milletin tümü değilse de çoğunluk bunu yapabilir. Millet öylesine can güvenliğinden yoksun, öylesine iş ve aş derdine düşmüş, öylesine mutsuz ve umutsuz ki, bu yukarıda sıraladığım “mesela” dediklerimi yerine getirebilir. Yeter ki Meclis’tekiler izin versin... Devlet izin versin... Hükümet izin versin!
Kışkırtma doludizgin
Oysa terör katliamından bu yana 5 gün içinde yapılan tam tersi. Ağızlardan “birlik beraberlik” sözleri düşmüyor ama kışkırtma, ayrımcılık, milleti birbirine düşürme gayreti doludizgin devam ediyor.
Birtakım medyada birtakım yazarlar hâlâ muhalif olan herkesi hedef gösteriyor... Artık kime rastgelirse...
Anayasanın değişmez hükmü laikliği öven gözaltına alınıyor!
Tanrı aşkına, Halkevleri üyesi stajyerimiz Ayşegül Başar ve Hamit Dışkaya’nın gericiliğe geçit yok demesi, laikliğe çağrı yapması, başkanlık istememesi mi “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ediyor”; yoksa Diyanet’in tüm camilerin cuma hutbesinde yılbaşı kutlamalarını “gayri meşru” ilan etmesi mi?
Bununla ilgili hükümetin bir açıklaması oldu da ben mi duymadım?
Erdoğan’a çay vermem diyen Şenol Buran Cumhuriyet’e döndü ama Saray’a gitmem diyen muhtara soruşturma açılıyor...
Neden yanımızda değiller?
Başta Başbakan, çeşitli bakanlar, bu terörist saldırı karşısında neden bütün dünya bizimle empati kurmuyor, neden Paris ya da Berlin’deki gibi kenetlenip yanımızda yer almıyorlar diye soruyor!
İnanması zor ama sanki bilmezmiş gibi ciddi ciddi soruyorlar:
Neden mi? Söyleyeyim:
Türkiye’de muhalefet eden 144 gazeteci ve yazarın hapiste olduklarını; 177 medya organının kapatıldığını bildikleri için... Attıkları bir tweet, bir sendikaya bağlılık, bir bankaya para yatırmış oldukları için aylardır hapiste çürüyenler olduğu için...
Barış isteyen akademisyenler, o akademisyenlere destek veren sanatçılar işlerini kaybettikleri için...
Milleti temsil eden seçilmiş 12 milletvekilinin tutuklu olduğunu; 51 belediyeye kayyım atandığını; Meclis’ten HDP’yi kemire kemire yok etme çabalarını bildikleri için yanımızda değiller.
Birlik ve beraberlik?
Evet, keşke başarabilsek. Ama birlik ve beraberlik kavramının sadece sözde kalmasının asıl nedeni ayrımcılıktır. Ayrımcılığı, kin ve şiddetle, intikam duygusuyla kışkırtmayı sürdürmektir. Ülke için için kanarken, kan gövdeyi götürürken hâlâ Meclis’i yok sayacak başkanlık sistemi ve yaraları kaşıya kaşıya yeni anayasa hazırlama peşinde olmaktır.
5 Ocak 2017
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler