Birikim ve Bellek kazandı
22 Nisan 2011 - Zeynep Oral -
St. Petersburg'da , Avrupa Tiyatrosu Büyük Ödülü Peter Stein'a verildi:
Birikim ve Bellek kazandı.
"Avrupa Tiyatrosu Ödülü", 1987'den bu yana her yıl, tiyatro sanatını bir yerden alıp farklı boyutlara taşıyan, olanaklarını genişleten, ufkunu açan evrensel bir dil yakalayan tiyatro insanlarına veriliyor. Bu güne dek bu ödülü alanlar şöyle: Giorgio Strehler, Peter Brook, Arianne Mnoushkine, Heiner Müller, Robert Wilson, Luca Ronconi, Pina Bauch...
Bu yıl Avrupa Tiyatrosu Büyük Ödülü Alman yönetmen Peter Stein'a verildi. Tiyatro Onur Ödülü ise Rusya'nın efsanevi topluluğu Taganka Tiyatrosunun kurucusu yöneticisi, her şeyi olan Yuri Lubimov'a verildi. St. Petersburg'da tiyatroyla soluk alıp verdiğimiz bir haftanın sonunda görkemli bir törenle ödüller sahiplerini buldu.
Avrupa Komisyonu tarafından geliştirilen, "Avrupa Tiyatrosu Ödülü" , AB'nin en önemli kültür projelerinden biri olarak sürmekte.İlk on yıl Avrupa Tiyatro Ödülleri, Sicilya'nın Taormina kentinde, dünyanın her yerinden tiyatro uzmanlarının katılımıyla Taormina - Arte Tiyatro festivalinde verildi. Ekonomik krizle birlikte , her yıl başka bir ülke bu olaya ev sahipliği yapar oldu.
Geçen yıl 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul iken, başta Dikmen Gürün olmak üzere çok uğraştık, bu prestijli olayın İstanbul'da gerçekleşmesi için. Olmadı , yapamadık.
Gorki'nin, Dostoyevski'nin koltuğu
Sondan başlıyorum: Ödül töreninden: Moskova'daki Bolşoy'dan St. Petersburg'daki Marinski Tiyatrosu'ndan sonra Rusya Cumhuriyetinin en görkemli tiyatro binasındayız. 18oo'lerden beri yangınlara, işgallere rejim değişikliklerine sellere direnen 1700 kişilik Alexasndrinski Tiyatrosu'ndayız... "Görkemde, La Scala'yı bile geride bırakır" diye övünülen yapıda tek boş koltuk yok.
Karanlıkta soluklar tutulmuş, salonu tarayan bir projektör, kah kırmızı kadifeyi, kah altın kapama oymaları, kah kristal avizeleri aydınlatıyor. Sonra bir koltuğa odaklanıyor. Sahneden gelen ses açıklıyor: Bu koltuk Gorki'nin tiyatroya, operaya, baleye geldiğinde oturduğu koltuk. Şimdi orada Peter Stein oturuyor... Salon alkıştan inliyor" Projektör dolaşıyor ... Bir başka koltukta duruyor. Bu, Dostoyevski'nin koltuğu , şimdi orada Yuri Lubimov oturuyor... Alkış daha da büyüyor. Sonra sıra "Tiyatroda Yeni gerçeklik Ödülleri"nde. Altı kişi ya da kuruma verildi. Onları alkışlıyoruz. (Nasılsa bu yazıya hepsini sığdıramam diye adlarını bile vermiyorum. İleride bakarız...)
Biraz sonra sahneye, bir perde iniyor. Meyerhold'un , o tiyatro dehasının bu tiyatroda kullandığı ilk perde!
Heyecandan , hırstan, kıskançlıktan ağlamamak için zor tutuyorum kendimi: Vazgeçtim Eliza Bİnemecyan'ın, İsmail Dümbüllü'nin, Muhsin Ertuğrul'un oturduğu koltuğu ya da locayı görmek, kendi oturduğum iki yıl önceki koltuğu bulamıyorum ben şu İstanbul kentinde. Yazıklar olsun, tiyatro sinema yapılarını yok eden zihniyete! Yuh olsun!
Ödül töreninden çok etkileyici bir an daha: Peter Stein Ödülünü almak üzere sahneye çıktığında İngilizce konuşacaktı. "Benim Alman olduğumu hepiniz biliyorsunuz. Ama bu sahnede Almanca konuşmaya utanırım. Nedenini hepiniz biliyorsunuz. Burası St. Petersburg" diyecekti. O an tüm salon yine ayağa fırladı. (Elbet Nazi işgaline değinmeydi bu.)
Stein : Belleğimizin Bekçisi
Büyük Ödülü kazanan Alman yönetmen Peter Stein bence bu ödülü çoktan hak etmişti. Keşke artık tiyatrodan uzaklaşıp daha çok operaya yöneldiği yıllarda değil de, 1970'den beri yönettiği o muhteşem topluluğu Schaubühne'yle büyük klasikleri sahnelediği dönemlerde alsaydı...
Ona bu ödülün verilme gerekçeleri atrasında şu özellikleri vurgulayabilirim:
Metne önem vermesi , metne çok katmanlı analizlerle yaklaşması...
Klasik , çağdaş ya da modern tüm eserlerde tarih bilincini bileyip, toplumsal belleği öne çıkarması...
Oyunlarını alışılagelmiş mekanlar dışında da sahneleyip, uzamı noyutlandırması...
Tiyatroya muhteşem oyuncular kazandırması: Bruno Ganz, Edith Clever, Jutta Lampe, Klaus MariaBrandauer, ilk aklıma gelenler...
Rus Tiyatrosunu yeniden keşfetmemizi sağlaması . (Unutulmaz Çehov Oyunları...) "Ben bir şey yapmadım, onlardan öğrendiğimi yeniden onlara verdim" diyecekti törende. Stanislavski metodunu öyle bir geliştirip kullandı ki , buna Ruslar bile şaşırmıştı!
Kültürlerarası, kültürlerüstü ilişkilere köprü görevi yapması. Nitekim Türk sanatçılarla da çok çalışmıştı Berlin'de. Onunla konuştuğumda bana Ayla ve Bewklan Algan'ı soracak, acı haberi benden öğrenecekti.
NOT: Sevgili Okurlar . Yarın 23 Nisan İzmir Kitap Fuarında konuşmam ve imza günüm olduğu için Kars'a gidip Mehmet Aksoy'a destek olamıyorum. Aklım ve Kars'ta... Olanağı olan herkes gitmeli. Gidemeyenlerden yolu İzmir'e düşenleri fuara beklerim.
Cumhuriye 22 Nisan 2011
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler