Berlin'deki Hitit...
13 Temmuz 2002 - Zeynep Oral -
"Bin Tanrılı Halk : Hititler" sergisi, Bonn'dan sonra Berlin'de açıldı.
"Bu antlaşmayı Hatti'nin kudretli büyük hükümdarı Şuppiluliuma'nın tarunu, Hatti'nin kudretli büyük hükümdarı Murşili'nin oğlu, Hattinin büyük hükümdarı Kudretli Hattuşiş ; Mısır'ın kudretli büyük hükümdarı, I. Ramses'in torunu, Mısır'ın kudretli büyük hükümdarı I. Sethos'un oğlu, Mısır'ın kudretli büyük hükümdarı 2. Ramses' için, gümüş bir levha üstünde yaptı.
Bu, barış ve kardeşlik için yapılmış , iyi bir antlaşmadır. İkisi arasında barışı sonsuza dek kurmuştur. (... 30 madde sıralandıktan sonra... )
Burada söylenmiş ne varsa hepsi , Hatti ülkesi için de ve Mısır ülkesi için de bu gümüş levhada durmaktadır. Bunlara her kim uymazsa, Hatti ülkesinin bin tanrısı ile Mısır ülkesinin bin tanrısı onun evini , ülkesini ve kullarını mahvetsin."
Tarih: İ. Ö. 1270. Kadeş savaşından 16 yıl sonra Kadeş Antlaşması 2 dilde , Akad ve Mısır dillerinde çivi yazısıyla kaleme alınmış ve iki kopya olarak taraflara sunulmuştu.
Şimdi bu anlaşma (aslı değil, kopyası) karşımda, taş tabletler halinde... Karşımda yani, Berlin'de Martin-Gropius binasında.
Ocak 2002'de Bonn Federal Sergi Sarayı'nda açılan "Bin Tanrılı Halk: Hititler" sergisi öyle büyük bir ilgi gördü ki, şimdi de Berlin'e taşındı. Sergiyi birkaç ay içinde Bonn'da 300 bini aşkın insan gezmiş!
Önceki gün Berlin'deki sergi açılışında, çevremdekilerin, hayranlıklarını gizlemeyen izleyicilerin değil, çoook derinden gelen bir başka sesin fısıltısını duyuyordum sanki. Anadolu'nun geçmiş tüm kültürünü özümseyen ses sanki şöyle diyordu:
"Biz Hitit'in Tanrı Kralları ve Tanrıça Kraliçeleri .... 800 yıl boyunca Anadolu'ya egemen olduk ( M.Ö. 2bin - 1190) Politikamızı gerçekçilik üzerine kurduk. Bizden önceki Hatti ve Hurri'lerden öğrendiklerimizi geliştirdik. Tüm kavimleri hoşgörüyle yönettik. Geleneklerine ve inançlarına saygılı olduk. Onların tanrılarını da kendi tanrılarımız gibi bildik. Mezopotamya'dan çivi yazısını alarak uygarca yaşadık.
Dış politikayı tampon devletçikler kurarak ve bunlarla aramızda evlenme yoluyla yakınlık kurarak yürüttük. Yasalara, insan haklarına ve anlaşmalara saygı gösterdik. Gerekince de savaştık.
Ama en çok sevdik, sevildik , mutlu yaşadık ve bütün bu süreçte güzeli yarattık."
Sergideki bütün o güzelliklerden pay almaya çalışıyorum: Altın, bronz,fildişi, taş, pişmiş toprak eserler... Heykeller, heykelcikler , kabartmalar... Fırtına, güneş, su , dağ, hava gibi doğa güçlerinin tanrı şeklinde düşünülüp tasvir edilmeleri... Bir tür muska işlevi gördüğüne inanılan minicik heykelcikler... Kralların ve koruyucu tanrıların geyik, boğa simgeleri... Dini işlevleri de olan çanaklar çömlekler... boy boy , çeşit çeşit mühürler...Kil tabletler...
Sergide gördüğüm her şey, 4 bin yıl önce Anadolu'da yaşayan bu insanların yaratıcılığını, sanata verdikleri önemi, olağanüstü gelişmiş estetik yaklaşımlarını, ince zevki ve güzelin yüceltilmesini ortaya koyuyordu.
Bu sergi için birçok kurum ve birçok insan, 1997'den beri çalışıyordu. Türkiye'nin 16 müzesinden titizlikle seçilen eserler, Alacahöyük, Çorum, Boğazköy, Kayseri, Sivas, Konya, İstanbul Arkeoloji, Kastamonu, Karaman, Amasya, Afyon, Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep, Urfa, Ankara Anadolu Nedeniyetleri Müzesi'nden geliyoru. Eserler ilk kez Türkiye dışına çıkıyordu. Başta, sergi komiseri Ayşe Toker olmak üzere, Berlin'e gelen arkeologların eserler üzerine titreyişleri, kem gözlerden sakınmaları , heyecanları görülecek bir şeydi....
"Bin Tanrılı Halk: Hititler" sergisini Kültür Bakanı İstemihan Talay açacaktı. (Bu proje için Kültür eski bakanı İstemihan Talay'a teşekkürler !) Son gelişmeler üzerine bu görevi Kültür Bakanlığı Müsteşarı Fikret Üçcan üstlendi. Üçcan bu sergiyi Almanya ile Türkiye arasında yeni bir dostluk ve işbirliği köprüsü olarak değerlendirdi ve bir noktayı özellikle vurguladı: Almanya'da yaşayan Türklerin de bu sergiyi görmelerini istiyordu.
Doğrusu, haksız da sayılmazdı. Almanya'da yaşayan 2 milyonu aşkın Türkiyeli için, geçmişi tanıma yolunda eşsiz bir fırsat yaratılmıştı. Bu fırsat Türkiye'de yaşayanlar için hep var. Yeter ki değerlendirelim, yeter ki merak edelim, tanımaya, anlamaya, öğrenmeye, Anadolu uygarlığıyla zenginleşmeye , çoğalmaya yönelelim !
Bu arada, ister inanın, ister inanmayın : Hitit sergisinin açıldığı gün, Hititlerin Fırtına Tanrısı Teşup ile Güneş Tanrıçası Hepat, Berlin'i teslin almışlardı. Birkaç saat arayla berlinliler senenin en sıcak, en güneşli gününü ve en büyük fırtınasını, ağaçları kökünden söken hortumu yaşadılar! Olacxak şey değil ama oldu! Siz şimdi gelin de Hititler'in gücüne inanmayın!
13 Temmuz 2002
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler