Bekaret
28 Ağustos 2004 - Zeynep Oral -
Bekaret Kontrolü Yasaklanmadıkça …
Şiddettin büyüttüğü şiddet , büyüyecek…
Herif, on beş yaşından küçük on iki kız çocuğuna tecavüz etmiş, üçüne daha da tecavüz etmeye teşebbüs etmiş. Kimini kaçırmış, kimini kandırmış, "babana olan borcumu ödeyeceğim" demiş, birinin ağzını kapatıp "ses çıkarma yoksa seni bıçaklarım" demiş, şiddet kullanmış, hile kullanmış, zor kullanmış. Herif yakalanmış. Herif itiraf etmiş. Üsküdar Cumhuriyet savcılığı dava açmış, herif yüz küsur yıl ağır hapis cezasına çarptırılmış ama ceza kanunu gereği , cezası en fazla verilebilen 36 yıla çevrilmiş … (İki yıllık bu süreci ve son gelişmeyi Hürriyet'te Mutlu Koser'in haberinden okuyorum.)
Ve son gelişme: Yargıtay kararı bozuyor. Neden?
Yaşı küçük kızlardan ikisinin "kızlık zarı bozulduğuna" dair adli tıptan rapor alınmamış! Yani bekaretin bozulduğunun belgesi yok!
Gördünüz mü şimdi durumu! Kız çocuklar, kaçırılmış, alıkonmuş, dövülmüş, işkence görmüş olabilirler… Ama o zar var ya o zar … Bakalım o zar "bozuldu mu"? Sıkmayın canınızı belki de bozulmamıştır!
Kız çocukların, çocuklukları yok edilmiş, hayatları çalınmış olabilir ! Düşleri, sevinçleri, umutları, kahkahaları silinmiş olabilir! Korkularla, travmalarla gelecekleri karartılmış olabilir! Ama ne önemi var! Yeter ki o zara halel gelmesin! O zar "bozulmadıysa", mesele yok!
Evet, Yargıtay, iki küçük kızın , iki çocuğun, adli tıp kurumuna yollanıp "kızlık zarlarının bozulup bozulmadığını tespit edilmesi gerektiğini" belirtmiş. Mahkeme , Yargıtay kararına uyarsa iki küçük kızı bekaret testine yollayacak!
Haaaaaaaayıııııııııııııır!
Aylardır, yıllardır, bu ülkede bekaret testleri yasaklanmalı diye haykırıyoruz. "Zar bozulmuş mu bozulmamış mı" diye bekaret kontrolü, kendisi başlı başına bir şiddet eylemidir!
Bekaret kontrolü, kendi başına, kız çocuğuna , kadına bir saldırıdır! Bedenine saldırıdır! Onuruna saldırıdır! Ruhuna saldırıdır! Beden ruh bütünlüğüne saldırıdır!
Özellikle bizimki gibi geri kalmış toplumlarda ; kadının erkeğin malı, toplumun malı sayıldığı toplumlarda ; "kadın namusu" üzerine erkeklerin politika yaptığı, karar aldığı toplumlarda ; şiddet içeren bu uygulama , "geleneğe", "töreye", "dine" dayalı güç ve iktidarı sadece sürdürmeye değil , güçlendirmeye de yarıyor.
Sonrası, "namus cinayetleri", aile meclislerinde alınan ölüm kararları, cinayetler intiharlar... Şiddettin büyüttüğü şiddet!
Sonrası, körüklenen ayırımcılık, büyüyen uçurum … İnsan hakları mı dediniz? Demokrasi mi dediniz , güldürmeyin adamı!
AB ve Kadınlar
Rastlantıya bakın ki , Yargıtay, çocuk yaştaki kızları bekaret kontrolüne yollarken, tüm medyamız, Avrupa Birliği'nin Türkiye'den beklentilerini, olmazsa olmaz şartlarını açıklıyordu. Bu şartlardan biri de kadın erkek eşitliğiydi.
Birden içimden "Günaydın!" demek geldi!
El insaf! Medyamız bunu yeni keşfetti herhalde ki manşetlere taşıdı! Ayrıca, bana kalırsa bu uyarıyı yapmakta AB geç bile kaldı.
Bu ülkede eşitsizliğe ve ayırımcılığa karşı savaş verenler , önce uzun yıllar boyu Medeni Kanunu , sonra da Türk Ceza Kanununu değiştirmek için didinenler , bu şartın bu koşulun bilincindeler. Türkiye "aday ülke" ilan edildiğinden beri, kadın kuruluşları bu noktaya dikkati çekiyor, hükümeti , meclisi uyarıyor, haykırıyor, sesini duyurmaya çalışıyor.
Avrupa Parlamantosu, Avrupa Komisyonu, açık seçik ve en net biçimde söylüyor: "Kadın erkek arasında fırsat eşitliği sağlanmadan tam üyelik olamaz" diyor.
Artık bunun kıvırtması, kaçamağı, olmaz, olamaz!
Hem AB'ye üye olmak isteyeceksiniz, hem de yok töreydi, yok gelenekti, dinimiz imanımız diyerek cinsiyet eşitliğini yok sayacak, kadına karşı ayırımcılığı körükleyeceksiniz ya da bunu körükleyen yasaları, uygulamaları muhafaza edeceksiniz!
15 Yaşından küçük , tecavüze uğramış kız çocuklarını bekaret kontrolüne yollayan Yargıtayla mı ; hakim ve savcılara bekaret testi kararı almayı kolaylaştıran ceza kanunuyla mı gireceğiz AB'ye ? Yoksa Meclis'teki yüzde 4'lük kadın temsil oranıyla mı?
Nedir bu inat?
14 Eylülde, Türk Ceza Kanunu Tasarısı Meclis'te görüşülmeye başlanacak. TCK taslağı bu haliyle yasalaşırsa bırakın AB için tarih almayı, kendimiz için, insan olmak için, "tarih almayı" unutun.
Bakmayın bir süre önce, ortalıkta dolaşan "bekaret kontrolü yasaklandı" sözlerine. Doğru değil. Sanılanın aksine, kimi medyanın yansıttığının aksine, bu tasarı bekaret kontrolünü yasaklamıyor.
TCK tasarısına eklenen "Reşit Olmayanla Cinsel ilişki" maddesi, yeni bekaret kontrollerine zemin hazırlıyor; bu uygulama için hakim ve savcı kararı çıkartmayı kolaylaştırıyor ; mağdurun onayını gerekli görmüyor; uygulayanlara herhangi bir yaptırım getirmiyor .
Oysa, tasarı alt komisyonlarda, üst komisyonlarda, kapalı ve açık oturumlarda tartışılmaya başlandığı günden beri, tüm kadın kuruluşlarının üzerinde durduğu , ısrarla talep ettiği kimi noktalar inatla görmezlikten duymazlıktan geliniyor: Bekaret kontrollerinin yasaklanması: "namus cinayetlerinde", "namus saiki" ifadesinin yer alması, inatla ret ediliyor.
Bu inadı Meclis'teki adamların zihniyetini bilen ben anlayabiliyorum . Ama AB'ye anlatamazsınız. Ceza yasanızda namus cinayetlerini caydırıcı maddelere yer vermeden , kadına yönelik ayırımcılığı ve şiddeti önlemeden, kadınlarınızı güçlendirmeye yönelik tedbirler almadan gelmeyin diyorlar
Şimdi Meclis'in aklını başına toplama zamanı. 6 Ekimde AB Komisyonu'nun yayınlayacağı İlerleme Raporu'nun yazımına önümüzdeki ay başlanacak. Yine önümüzdeki ay TCK tasarısı Mecliste ele alınacak.
İnattan vazgeçmenin tam sırasıdır.
Sadece AB raporuna yansısın ya da Türkiye, altına imza attığı, söz verdiği, uluslar arası taahütlerini yerine getirsin diye değil, Türkiye'de yaşayan insanlara, yine Türkiye'de yaşayan insanlar tarafından reva görülen şiddet, haksızlık, ayırımcılık biraz azalsın diye.
.
28 Ağustos 2004
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler