Behçet Necatigil'i Anarken
12 Aralık 2004 - Zeynep Oral -
Sonbahar yorgunluğu mu desem, AB yorgunluğu mu? Yoksa hiçbir zaman hiçbir tünelin ucunda hiçbir ışık görememe, yarının bugünden daha güzel olamayacağı inancı mı? Hava karanlık, yürekler soğuk, yükler ağır ve çevrede bolca ölümler…
Yine de karamsarlık bizim işimiz olmamalı diyorum. Ve şiire sığınıyorum. Şiirin ve şairin has olanına… Yarın , 13 Aralık, Behçet Necatigil’i yitirişimizin 25inci yıldönümü.
Yazarken, birden irkildim. Koskoca, 25 yıl geçmiş aradan. Oysa sanki daha birkaç gün önce onunla sohbet ediyordum duygusunu taşıyordum içimde. Sanki , sessiz ,sakin, çekingen bir kapı vurulacak, Behçet Hoca, kapıdan başını uzatacak “Gelsem, / siz yine yine orada mısınız?” diyecek…
Tüm yaşamını şiire adamış usta bir şair, nice öğrenci yetiştirmiş onurlu bir hocaydı.
Onun şiiri öyle bağırıp çağıran, yüksekten uçan , ya da iddia peşinde koşan bir şiir değildi. Süse püse , abartılara tahammülü yoktu. Tam aksine, sessiz sakin, ama birikimlerden damıtılmış bir şiirdi. Kendi yaşamından, kentlerden, evlerin içinden, arada kalmışlıklardan, “sokaktaki adamdan”, orta halli insanların binbir gündelik halinden , aile ilişkilerinden, sıradan yaşamlardan, güncel baskılardan, yaşamımızdan çalınan, alınıp yok edilen sevinçlerden, söylenemeyenlerden, sıkışıp kalmışlık duygusundan, tedirginliklerden, özlemlerden damıtılmıştı.
Şiir geleneğimizi çok iyi bildiğinden, bütün bu damıttıklarını, gözlem gücüyle zenginleştirip, hiçbir yapaylığa sapmadan, titiz bir işçilikle, ustalıkla dile getirdi. Bireyi anlatırken, toplumu anlatıyor olması, bundandır.
İşte “Sevgilerde” adlı şiiri:
“Sevgileri yarınlara bıraktınız / Çekingen, tutuk, saygılı. / Bütün yakınlarınız / Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden / (Siz böyle olsun istemezdiniz) / Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi / Kalbinizi dolduran duygular /Kalbinizde kaldı. Siz geniş zamanlar umuyordunuz / Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. / Yılların telâşlarda bu kadar çabuk / Geçeceği aklınıza gelmezdi. Gizli bahçenizde / Açan çiçekler vardı, / Gecelerde ve yalnız./Vermeye az buldunuz / Yahut vaktiniz olmadı. “ Tam, bu yazıyı “sakın sevgileri yarınlara bırakmayın , gizli bahçenizde açan çiçekleri soldurmayın, vermeye asla az bulmayın” deyip bitirecektim ki, dayanamadım, “Yıldızlarda uyku”yu da paylaşmadan edemedim:
“Şehre çöken karanlık /Sokakta bir adam gördü./Kattı adamı önüne
Evine götürdü.
Adam dinlendi biraz, / Sofraya oturdu./Yemeklerini yediler, / Annesi çocuğu yatırdı.
Şehre çöken karanlık / Her gece başucunda / Yalnız korkan çocuğa /
Masallar anlatırdı.
O gece garip bir şey oldu: / Karanlık uzandı göğe, / Gökten bir yıldız aldı,/
Odaya getirdi.
Boşlukta dönen yıldız / Işık ışık bölündü. / Renkli maytaplar gibi
Çocuğun üstüne döküldü. /
Çocuk hemen uyudu / Uykusunda güldü. “
Belki , şimdi her zamankinden çok, Behçet Necatigil’in yalınlığına, duruluğuna sakinliğine, içselleştirdiği duyarlığa gereksinimiz olduğuna inanıyorum. . Ne deriniz, bu ülkedeki her eve bir Behçet Necatigil külliyatı mı armağan etsek…
12 Aralık- Cumhuriyet
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler