Menü

Bedri Rahmi: Yaşasın Renk...


09 Mayıs 2008 - Zeynep Oral -

"Ey Sanat! Seni bana musallat ettiler . Eğer ben de seni başkalarına musallat etmezsem, yuf olsun!!!"

Bu sözleri kendimi bildim bileli benimsedim. Öylesine benimsedim ki, mesleğe başladığım günden beri Sanatı, sizlere musallat etmek için çabalayıp durdum!  

Siz de sanatı başkalarına musallat edin ki, yeryüzünü biraz daha yaşanabilir kılalım...

"Ey Sanat! Seni bana musallat ettiler . Eğer ben de seni başkalarına musallat etmezsem, yuf olsun!!!"

Bu sözlerin sahibi, ben değilim.  Bunu söyleyen Bedri Rahmi Eyüboğlu.. Renklerin ustası, sözün ustası, şair ve ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu...

Haydi doğru İş Kulelerine Kibele Sanat  Galerisine! ""Yaşasın Renk! Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911-1975)" başlıklı retrospektif sergiye!

İlk kez birbirinden değerli  bu kadar çok Bedri Rahmi resimlerini bir arada görüyorum.  Başta aile koleksiyonu olmak üzere, çeşitli kurum, müze ve özel koleksiyonlardan derlenen 150 kadar eser yer alıyor.  Kimini bin kez görmüşüm kitaplarda, baskılarda. Ama orijinallerin tadı başka... Kimini, Sanatçının Narmanlı Yurdu'ndaki atölyesinde ya da Kalamış'daki evinde görmüştüm  diye heyecanlanıyorum, eski bir dostla hasret özlem giderir oluyorum.  İki gün, beş gün arayla yeniden yeniden dönüyorum sergiye, eserleri seyretmeye  doyamıyorum.

Şiirle resmin sevdası

Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911-1975)...O, hem resim dünyasında yaşadı, hem de şiir dünyasında... Ama en çok, en çok  bu ülkenin  toprağında, suyunda, havasında yaşadı. Yaşadığını resmetti, yaşadığını  dizelere döktü. Bedri Rahmi'de şiirle resim iç içe gelişir. İkisi birbirine, o her ikisine sevdalıdır.

Doğaya tutkundu. Yaşama tutkundu. Anadolu'ya tutkundu.  En çok tutkularında yaşadı.

Yaşamının her anını, dolu dizgin yaşamaya, soluk soluğa yaşamaya adamıştı. Yaşamı coşkuyla sevmeye, tutkuyla sevmeye adamıştı.

"Sevmek bu dünyayı çerden çöpten
Sevmek bir zerresini ziyan etmeden
Sevmek dinlenmeden sevmek..."
Renklerle, çizgilerle, ya da bin bir sözcükle, şiirinde ya da resimlerinde yaptığı, bu sevgiyi ve yaşama sevincini ortaya koymaktı.
Şiirlerini hep bu coşkuyla yazdı. Resimlerini hep bu coşkuyla yaptı.

Şiirlerine resmi;  resimlerine şiiri ve de yazıyı kattı.

Halk şiirinin deyişlerinden, türkülerin, masalların, tekerlemelerin özelliklerinden yararlandı. Onları çağdaş bir kucaklayışla, yalın bir dille, hani neredeyse yüreğine banarak yeniden yarattı. Şiirleri tanığımdır.

"İçerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum. Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter. İğribüğrü, kör, topal, kabulüm..." derdi.

Anadolu'dan, tüm dünyaya

Anadolu masallarından,  türkülerinden, el işlerinden, nakışlarından oyalarından; toprağında açan çiçekten;  Akdeniz'in sularından kıyılarından; en çok en çok insan yaşamından  ürettiği, çoğalttığı  renklerle, çizgilerle, lekelerle  resim yaptı.

Kilimler, yemeniler, nakışlar, yazmalar, çarşılar pazarlar, Anadolu  toprağı, kokusu, ovaları, suları, balıkları, takaları, kayıkları, yıldızları, geceleri, evleri, bin bir yöresi, en çok da insanları ve renkleri onun kalemiyle, fırçasıyla bir cümbüşe dönüştü. Kibele galerisindeki resimler tanığımdır.

Aşkın resmini çizdi... Kendi yüzünün bin bir halini çizdi...  Kendi yüzünü ya da sevdiğininkini çizerken, dünyayı çizdi.

Resimleri tıpkı şiirine, şiirleri de resimlerine benziyordu. Şiirinde müthiş bir görsellik, resminde müthiş bir şiirsellik vardı.

Merkeze hep sevdayı yerleştirdi.   "Usta çırağa yol göstermezse, ustalığı nerede kalır. Benim bildiğim, ustanın iyisi yol gösteren değil, sevmeyi öğretendir. Ustanın iyisi yüreğinin kapılarını sonuna kadar açıp,sevgisini yağma edendir."derdi...

Bedri Rahmi, şiirindeki gibi, resimlerinde de, Batının teknik ve olanaklarıyla Anadolu kültürünün, halk sanatlarının zenginliğini, duyarlığını bir bireşime ulaştırdı. Anadolu topraklarındaki kültürün sürekliliğini ve bütüncüllüğünü hepimizin kıldı.

Çok vaktiniz yok, 24 Mayıs'da kapanıyor, sakın kaçırmayın bu  renk cümbüşünü!

Yaşamı zenginleştirmek için notlar

-İstanbul ve Ankara'nın en değerli galerinden biri  Galeri Nev,  Beyoğlu'ndaki efsanevi Mısır Apartmanı'nda yeni mekanını açtı.  Yıllardır birlikte çalıştığı sanatçıların  kimilerinin önemli eserlerini bir araya getiren, insanı hem düşündüren hem şaşırtan hem de gülümseten eserlerden oluşan muhteşem bir sergiyle. Yeni  mekanla tanışmak, eserleri görmek, daha çok  keşif, öğrenme, tanıma tutkusunu ateşlemek için kaçırmayın. (30 hazirana dek)

-Pera Müzesi coştu:   Miro Sergisi olağanüstü: 20. Yüzyıla damgasını vurmuş ustalardan birinin eserlerini kitaplardan fotoğraflardan değil, sahicisini, orijinali görme olanağını sağlıyor. (Az kaldı "canlı canlı" görebiliyorsunuz diyecektim!) Resimler, litolar, gravürler,  heykeller... Miro'nun  şiirini, afacan çocuk neşesini, almış başını giden renklerini ve çizgilerini, mizahını,  sırdaşlığını,  duyarlığını, yalınlığını  ve karmaşasını  içinize çekmek için kaçırmayın...(31 Ağustosa dek)

-Pera Müzesi coştu:  Burhan Doğançay'ın  kolajlarıyla, Fransız ressam  Jacques Villegle'in "dekolajları"  bir arada...  İkisi de kent izleğinden yola çıkarak yeğyeni imgeler yaratıyor.  Kentin, sokakların, duvarların estetiğini  keşfetmek için kaçırmayın...  (3 Temmuza dek)

-Pera Müzesinin sergilere ilişkin yayınları  artı bir zenginlik. Kitapçıya girmişken  Brandon Taylar'un "Urban Walls" (Hudson Hill Press)  yani "Kent Duvarları: Avrupa ve Amerika'da Kolaj Kuşağı " kitabını incelemekten geri kalmayın.  (Her not, ayrı bir yazı konusu, ama günler hızla geçiyor ve  size zaman kazandırmak istedim!)

Cumhuriyet- 9 Mayıs 2008

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.