Bayram Sevinci … Yıldız Kenter …İdil Biret…...
14 Aralık 2008 - Zeynep Oral -
Bayram bitti. Ekonomik kriz, kimse bir yere kıpırdamaz, deniyordu. Ama bana bir kez daha İstanbul bayramda boşalmış gibi geldi. Belki o “boşalmışlık” duygusu nedeniyle akan, ha bire akan kurban kanı kenti böylesine kapladı. Kentin içi dışı kan, yine kan, yine kan oldu…
Kan manzaralarıyla karşılaşmamak için bayram günlerinde evimden çıkmadım. Sevdiklerimi eve topladım… İnanın ilaç gibi geldi… Zaten “bayram” dediğimiz nedir ki? Sevdiklerinizle kucaklaşmak … Geleceğe ilişkin umut beslemek… Sevinçleri paylaşmak… Hepsi bu.
Gelelim başlıktaki “Bayram Sevinci” sözüne. Sevinci yaratan sanat olaylarından başka birşey değil.
60 Yıl Önceydi…
Bundan 60 yıl önceydi. Sene 1948… Günlerden 12 Aralık’’tı. On ikinci ayın on ikinci gecesinde Ankara Devlet Tiyatrosu’nda Shakespeare’in “12.Gece” oyunu oynanıyordu.
Hocaların hocası, oturdu şu mektubu yazdı:
“Yıldız, iki gözüm kızım,
Bugün senin meslek hayatına ilk adımını attığın mübarek bir gündür. Mübarek diyorum, çünkü Shakespeare gibi bir dahinin ‘Onikinci Gece’ kadar güzel bir eserinde baş kadın rolü oynayarak sahneye atılmak, şimdiye kadar çok az bahtiyara nasip olmuştur. Fakat sakın bu başlangıç seni gurura sürüklemesin, bilakis daha çok çalışmaya ve daimi bir tevazua bağlasın. Esasen ben senin dürüst ve kuvvetli seciyenden bunu bekliyorum.
Bugünün hayatında çok uğurlu olmasını bütün kalbimle diler, sana Tanrıdan muvaffakıyet, sıhhat ve saadet temenni ederim, evladım. Muhsin Ertuğrul.”
Bu mektubu Yıldız Kenter aldığında neler hissetti bilemiyorum. Ama bildiğim şu:
Çok az bahtiyara, nasip olan bu fırsatı, Yıldız Kenter muhteşem bir biçimde değerlendirecek, bu başlangıç onu daha çok , daha çok çalışmaya yönelecekti.
Mektubun üzerinden 60 yıl geçti…
Bir kutlama
Bugün, bir kez daha on ikinci ayın on ikinci günü… Yıldız Kenter’in Sahnedeki yaşamının 60. yılı… Ona sevgim saygım, sadece muhteşem bir oyuncu, eşsiz bir tiyatro insanı olduğu için değil. Onun cesaretine de hayranım.
Yıldız Kenter, risk almaktan korkmaz. Çünkü çalışmaktan korkmaz. Daha doğrusu çalışmadan ne yapabileceğini, nasıl yaşanabileceğini bilemez. Her oyun bir sınav, her rol bir sınav , her temsil bir sınavdır onun için. En çok, en çok kendini sınadığı bir sınav...
Yıllar geçtikçe, şan şöhret ünün garanti belgesine sırtını dayayabilir, yakaladığı başarının emin sularında yüzerek tüm tehlikelerden azade kılabilirdi kendini. Yapmadı. O bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle kendine yeni hedefler koydu, yeni riskler aldı, yeni atılımlara girişti...
Yıldız Kenter’in tiyatroyla dolu dolu geçen sanat hayatının 60. Yılı yetiştirdiği oyuncuların ve dostlarının katılımıyla bu akşam Kenter Tiyatrosu’nda kutlanacak. Yıldız Kenter’in sahneye koyduğu ; Defne Halman ve Engin Hepileri’nin rolleri paylaştığı, yarın ilk gösterisi yapılacak “Victoira” adlı oyunun genel provasında kutlanacak. Zaten söz konusu Yıldız Hanım olduğunda, başka türlüsü, çalışma dışı bir kutlama düşünülemezdi…
Bu akşam orada olmayı ne çok isterdim…. Ama imkansız. Çünkü halen aynı anda birçok yerde birden olmanın yolu bulunamadı…
Sizler bu yazıyı okuduğunuzda ben Fransa’nın Nice kentinde toplanan Avrupa Tiyatro Forumu’na doğru uçuyor olacağım. Dünyanın belli başlı tiyatro insanlarıyla “Güç ve Tiyatro – Tiyatronun Gücü” başlıklı bir tartışma toplantısına katılacağım.
İki gün sonra yani Pazar akşamı Süreyya Operası’nda İdil Biret’in vereceği konsere de ayni nedenle katılamıyorum. Oysa her yıl İdil Biret’I bir kaç kez dinlemek, insanın zihnini açar, yüreğini ısıtır, insanı ölmekten ya da kahrolmaktan alıkoyar!
İdil Biret Arşivi
Bu ay İdil Biret Arşivi, Naxos’un markalar ailesine katılıyor. İdil Biret Arşivi kayıtları tüm dünyada CD olarak ve Naxos Music Library, ClassicsOnline, iTunes, eMusic ve Amazon gibi sitelerde dijital formatta dağıtılacak... Başlangıç olarak Dijital formatta İdil Biret’in 19 CD’lik Beethoven edisyonunun ilk dört albümünü, Şubat 2009’da öteklier izleyecek… Biret, Beethoven’ın piyano sonatları, konçertoları ve Liszt tarafından piyano için yapılmış senfoni uyarlamalarının tamamını halkın önünde konserlerde çalmış tek piyanist unvanını taşıyor. Şu anda bu eserlerin tümünü kayda alan ilk piyanist unvanını da alıyor. Beethoven Kayıtlarının Yapımı adlı bir DVD de halen yapım aşamasında.
Anımsatalım: Yedi yaşında başladığı kayıt hayatı boyunca 9 ayrı marka için 80’i aşkın kayıt yaptı İdil Biret. Bunun yanı sıra radyo ve televizyon programlarındaki performansları da saymak gerek. Bu kayıtlar arasında en önemlileri Naxos için yapılan 40 CD’yi aşkın Brahms, Chopin, Rahmaninov’un tüm eserleri serileri, Boulez, Ligeti ve Stravinsky albümleriydi. Ticari olarak bugüne kadar ulaşılabilir olmayan kimi CD’ler de İdil Biret Arşivi’yle birlikte piyasaya sunulacak.
Bu gelişmeler karşısında her zamanki alçak gönüllülükle İdil Biret şöyle diyor:
“Kaydedilecek eserler konusunda karar verme özgürlüğüne sahip olmak, bir müzisyenin tecrübe edebileceği en mutluluk verici şeylerden biri. İdil Biret Arşivi etiketinin kurulması ve Naxos tarafından tüm dünyada dağıtılıyor olması, benim için bir rüyanın gerçekleşmesi.”
Hem Yıldız Kenter’i, hem İdil Biret’i bu sayfadan kucaklıyorum! İyi ki varsınız!
Cumhuriyet – 14 Aralık 2008
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler